Go Ons ve MUBI’den anda kalmanın özünü yansıtan filmler
Zamanın hızla aktığı, çağın talepleriyle kesintisizce çevrelendiğimiz bir dünyada durmak ve ânı içselleştirmek artık bir lüks değil, bir gereklilik. Göğe bakmayı unutturan apartmanlar, dikkati dağıtan metropol ışıkları, zihni yoran rutinler arasında “durmak ve anda kalmak” sadece huzuru değil; öz benliği ve yaşamın özündeki sadeliği yeniden keşfetmenin de bir yolu.
Go Ons’un mottosu olan “Dur ve Anda Kal” kavramı; günlük koşuşturma içinde unutulmuş anların kıymetini bilme çabasını, küçük molalarla ruhu tazeleme ihtiyacını ve hayatın sıradan akışını özel anılara dönüştürme gerekliliğini simgeliyor. Bu yaklaşımla Go Ons ile MUBI bir iş birliği yaptı ve ortaya, anda kalmanın özünü yansıtacak altı filmden oluşan bir seçki çıktı: Wim Wenders’ten Perfect Days / Mükemmel Günler (2023), Charlotte Wells filmi Aftersun / Güneş Sonrası (2022), Trần Anh Hùng imzalı La Passion de Dodin Bouffant / Şeflerin Aşkı (2023), Ferzan Özpetek’ten Mine Vaganti / Serseri Mayınlar (2010), Mia Hansen-Løve filmi Bergman Island / Bergman Adası (2021) ve Rodrigo Moreno’dan Los delincuentes / Kabahatliler (2023).
Durup anda kalmanın ruhunu sinemanın büyüsüyle buluşturan seçkiye erişmek için herhangi bir ücret de gerekmiyor üstelik. Üç ay boyunca devam edecek MUBI x Go Ons iş birliği kapsamında, hem bu filmlere hem de platformdaki diğer yapımlara dileyen herkes bir ay boyunca ücretsiz olarak erişebiliyor. Yapılması gereken tek şey ise Go Ons’un Instagram sayfasını ziyaret edip, bio’daki linke tıklamak.
MUBI x Go Ons iş birliğini kapsayan yapımlar hangi açılardan “Dur ve Anda Kal” mottosunu taşıyor, yakından bakalım:

Anda kalmak üzerine, anda kalmalık altı yapım
Günlük hayatın kaosu içinde keyifli vakit geçirmeyi kendimize hatırlatmak, sıradan anlardaki güzellikleri bulmayı başarmak ve kendimize küçük ödüller armağan etmek her daim mümkün olmuyor. Seçkideki yapımlardan Perfect Days / Mükemmel Günler’in baş karakteri olan, Tokyo’daki umumi tuvaletlerini temizleyerek hayatını kazanan Hirayama için ise mükemmel gün sandığımızdan daha yakın, hatta belki de tam olarak bugün. Dinginliği ve iç huzuru bazen bir Lou Reed kasetinde, bazen bir Patricia Highsmith kitabında, bazen ise ağaçlardan süzülen gün ışığı gibi küçük mucizelerde bulabilen bu karakterin zarif portresi, hayatın kaçınılmaz hızına rağmen yavaşlayabilmenin ve anda kalabilmenin değerine methiyeler diziyor.
Rutinlerindeki pratikleri keyifli anlara çevirebilenler de var; misal La Passion de Dodin Bouffant / Şeflerin Aşkı’nın işlerini aşkla yaparken aynı tutkuyu aralarındaki bağa da yansıtan Eugenie ile Dodin’i gibi… İştah, arzu ve hazzın kesişim noktasındaki hikâyelerinde şimdinin güzelliği hem yemeklerde hem de aralarındaki yoğun duygusal çekimde saklı. Bazıları ise çözümün rutini bozmakta, tekdüzeleşmiş hayatlara yeni bir düzen getirmekte olduğunu düşünüyor. Tıpkı Los delincuentes / Kabahatliler’in karakterleri gibi… Modern yaşam döngüsünü kıracakları bir arayışa giren Román ile Morán, koşmayı değil durmayı tercih edenlerden. Bir diğer kaçış da Bergman Island / Bergman Adası’nın karakterlerine ait fakat bu hem yaratıcı bir uzaklaşmaya hem de kendini bulma çabasına tekabül ediyor. Şimdinin büyüsüne erişebilmek için bazen bilinçli bir kopuş gerekiyor.
Hayat bir deneyimler bütünüyse, deneyimlerin nasıl zamanla derinleşen anlamlara eriştiği ve eşsiz anılar olarak yeni bir forma bürünebildiği üzerine bir modern başyapıt da var seçkide: Aftersun / Güneş Sonrası. Neşesi buruk, melankolisi kıymetli bir tatilin fotoğrafını -hiç solmayacakmışcasına- çeken film, derinlerden çıkardığı her bir anla kişisel hafızanın sınırlarını keşfediyor. Her ânın, hatta acıların bile kıymetini aile dinamikleri üzerinden hatırlatan bir başka yapım, Mine Vaganti / Serseri Mayınlar ise birlikte olmanın coşkusunu işlerken, kendi yolunu çizmeyi tercih eden karakterleriyle ânı yaşayabilme cesaretini de kutsuyor.