Afet bölgesinde Herkes İçin Mimarlık nasıl olur?

Röportaj: İlayda Güler

6 Şubat’tan bugüne art arda sıralanan felaketler, geride sevdiklerini, evlerini, işlerini, kentlerini kaybetmiş milyonlarca insan bıraktı. Hâliyle afetten etkilenen şehirleri ayağa kaldırırken; geçmişte yapılan hataları tekrarlamamak, bölge halkını incelikle planlanmamış tepeden inme müdahalelere mecbur bırakmamak, onlara ihtiyaçlarını seslendirecekleri ve kendi yaşamlarına dair karar verebilecekleri alanlar açmak oldukça kritik.

Tasarım ve uygulama süreçlerinde eksikliği hissedilen katılımcı mekanizmaları teşvik ederek, toplum yararına ve toplumla birlikte çalışan bir mimarlık ortamı oluşmasına destek olmak niyetiyle 2011’den bu yana faaliyet gösteren Herkes İçin Mimarlık Derneği; 6 Şubat depremlerinin ardından Sivil Toplum için Destek Vakfı ve Turkey Mozaik Foundation ortaklığında hayata geçen Kahramanmaraş Depremi Küçük Destek Fonu aracılığıyla bir Afet Sonrası Topluluk Merkezi üzerinde çalışmaya başladı. Ekip; çeşitli çocuk birimleri, geçici barınmaya dair araştırmalar, Kahramanmaraş Mimarlar Odası için konteyner ofis gibi başkaca projelere de eş zamanlı olarak katkı vermekte.

Herkes İçin Mimarlık’tan İbrahim Emre Gündoğdu ve Merve Gül Özokcu’nun kapısını çaldık. Afet sonrası geçici yaşam alanlarında saptadıkları mekânsal problemler, koşulları iyileştirmeye yönelik çözümler, yeniden inşa sürecine yerlileri dâhil etmek konusundaki ısrarlarının sebepleri, geleceğe dair arzuları, ihtiyaçları ve dahasını konuştuk.

Kahramanmaraş Afet Sonrası Topluluk Merkezi Tasarım Atölyesi çıktıları

Afet Sonrası Topluluk Merkezi nerede olacak ve ne zaman kullanıma açılacak? Tasarım ve uygulamasını üstleneceğiniz bu mekânı niçin topluluk merkezi olarak işlevlendirmeyi öncelediniz? Ekibinizden saha ziyaretinde bulunanlar da oldu; gözlemleriniz sonucunda, yeniden inşa devam ederken kullanılacak geçici yaşam alanlarında barınma dışında nasıl mekânsal ihtiyaçlar tespit ettiniz?

Depremden iki hafta sonra, hem topluluk merkezinin yerini belirlemek hem de süper kerpiç tekniği ile yapılacak projenin İTÜ ve İYTE’deki laboratuvar süreçlerinde kullanılmak üzere toprak numunesi almak amacıyla Kahramanmaraş’a gittik. Bu gezide gördüğümüz Dulkadiroğlu Sümer Mahallesi, Pazarcık Bağdınısağır Mahallesi, Elbistan Konteyner Kent Alanı gibi keşiflerin ardından Kaf Kolektif’in konuşlandığı Sümer Ortaokulu’nda açık, yarı açık mekânlar ve Türkoğlu 23 Nisan Parkı’nda bir kapalı alan içeren, ilk topluluk merkezini konumlandırma kararı aldık. 2023 yaz sonuna kadar devam etmeyi planladığımız inşa sürecinde bir sonraki durağın neresi olacağında, laboratuvar sonuçları kadar, sahada yürüttüğümüz katılımcı araştırmalar da belirleyici olacak. İlk durağımız ve partnerimiz olan Kaf’ın mahalleye dair uzun vadeli projeksiyonları, mahalleliyle kurmuş oldukları ilişkiler ve bizim karşılıklı ortak niyet diyaloğumuz bu kararın verilmesinde etkili oldu. 

Nisan sonuna kadar bitirmeyi hedeflediğimiz merkezin amacı, depremle birlikte kaybedilen -belki öncesinde de zayıf olan- bir araya gelmeyi sağlayan sosyal altyapılar oluşturmak. Bir sofra, bir oturak etrafında bir araya gelmek kadar, istenildiğinde yalnız kalabilmenin de önemli bir ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bu ihtiyaçlar birlikte bir şeyler izlemek, dinlemek, tartışmak, üretmek, öğrenmek şeklinde çoğaltılabilir. Topluluk merkezinin, hem bazı noktalarda özelleşen hem de ihtiyaca göre değişebilen bir yapıda olmasını istiyoruz. Bunları yaparken de hem destek olmak isteyen katılımcıların hem de mahallelerdeki kullanıcıların tasarım ve uygulamaya dâhil olduğu süreçler kurguluyoruz. Katılımcı süreçlerin (Herkes İçin Mimarlık’ın 12 yıldır sürdüregeldiği çalışma yöntemi olmasının yanı sıra) deprem sonrasında insanları edilgen, yardım alan pozisyonundan çıkarıp kendi ihtiyaçlarına karar veren, kendi mekânlarını dönüştürenler olmalarına; bu süreci belki yeni inşalarla sürdürmelerine teşvik etmesini umuyoruz.

Kahramanmaraş Afet Sonrası Topluluk Merkezi Tasarım Atölyesi çıktıları

Tanımladığınız problemlere yanıt verecek çözümler üretmek için iki günlük bir tasarım atölyesi düzenlediniz. Nasıl geçti? Atölye çıktılarının sizi hangi yaklaşıma, hangi temel prensipleri benimsemeye yönlendirdiğinden biraz bahsedebilir misiniz? Afet bölgesine ekonomik, ekolojik ve sosyal hassasiyetler etrafında bakınca, yaşam senaryoları ve bunlara hizmet edecek mekânları kurgularken nelere dikkat edilmeli sizce?

Atölye için bir açık çağrı yapmıştık. Üç gün açık tuttuğumuz başvurulara çok yoğun ilgi oldu. Başlangıçta düşündüğümüz 30 kişilik kontenjanı, gelen 410 başvuru sonrasında esnetip, 45’e çıkardık. Bu olumlu bir gelişme oldu. Optimum bir sayıyla, keyifli ve verimli bir atölye geçirdiğimizi düşünüyoruz. Altı ayrı masada çalışılan atölyede, aldığımız fon miktarınca karşılayabileceğimizi düşündüğümüz malzeme ve üretebileceğimizi düşündüğümüz alan büyüklüğü bir belirleyici oldu. Açık ve kapalı mekânlar olmak üzere yaklaşık 100 m2, yani 6 m3 ahşap ve 25 kontrplak olarak belirlediğimiz bu atölye girdisine çok bağlı kalmamakla beraber, bu miktarlardan özellikle alan büyüklüğü, grupların nasıl farklı şekillerde kullanılabileceğinin bir araştırma verisine dönüştü. Bölgedeki üretim ve yaşam alışkanlıkları üzerine düşünmenin yanı sıra yeni oluşan durumda özellikle çocuk ve kadınların ihtiyaçları tasarım fikirlerini yönlendirdi. Topluluk merkezinin yerleşkesine yönelik çalışmaların yanı sıra mutfak, tuvalet, oyun birimi, hayvan barınağı, sebze yatağı gibi farklı ölçeklerden fikirler derlendi ve tasarlandı. Özellikle yaklaşan yaz mevsimi için gölgelik detayları önemli bir konu başlığıydı. 

Bu atölyeye gelen yoğun başvurular bizi atölye çıktılarını ve ortak mekân konusunu daha geniş tartışmaya yöneltti ve atölyeden iki gün sonra 150 kişinin katıldığı bir de forum gerçekleştirdik. Bu forumda gençlerin vakit geçirebileceği alanların çok azaldığı, dönüşebilen yerler kadar sahiplenilebilecek, iz bırakılabilecek yerlerin önemi, kentsel hafızaları unutmamak için çalışılması gerektiği gibi konular konuşuldu. Atölyedeki ve forumdaki üretimlere ve tartışmalara, süreçte bugüne kadar yaptıklarımızı, iş birliklerimizi de içeren ve yeni işlerle güncellenen himafet.org sitesinden ulaşılabilir.

Kullanacağınız malzeme ve üretim metotlarına nasıl karar verdiniz? Ahşap, çoğunluk tarafından hızlıca kabul gören bir malzeme olsa da toprak konusu biraz tartışmalı. Önerdiğiniz süper kerpiç tekniğinin depremden etkilenenlerin yaşam alanları için yarattığı olanakları ve uygulama detaylarını paylaşabilir misiniz? Süper kerpiçin afetlere dayanım kapasitesi ve güvenilirliği hakkında neler söylersiniz? Bu konu hakkında size ilham veren örneklerden birini açıklayabilir misiniz?

Ahşap, dernek olarak uzun süredir işlerimizde kullandığımız bir malzeme. Hem ahşapla çalışma hem de topluluklara yönelik mekânlar, birimler üretmeye; kendi pratiğimiz üzerinden karar verdik. Ancak toprak da uzun süredir üzerine konuşup, düşündüğümüz; üyelerimizden ve dostlarımızdan bazılarının yapı üretme deneyimleri olan bir malzeme. Biz, işlerimizde toprak bir yapı bugüne kadar yapmamıştık; toprak sıva yapma noktasında kalmıştık. Ancak geçmiş inşa deneyimlerinin yanı sıra akademik olarak da toprak üzerine çalışan üye ve dostlarımız depremin ikinci günü bir araya gelerek toprakla inşa imkânlarını tartışmaya başladılar. Süper kerpiç tam da bu noktada depreme dayanımı ile ön plana çıkan bir yapım tekniği. Nader Khalili’nin ürettiği California’da deprem testlerinden geçmiş bu yapıların farklı yerlerde depremlerden sağlam çıkmış uygulamaları mevcut. Burada önemli noktalardan biri yapının kubbe formunda olması; başka formlarda bu teknikle sağlamlığı sağlamak için farklı müdahaleler, hesaplamalar gerekiyor.

Toprağın kötü algısının, “kerpiç evler depremden yıkıldı” haberlerinin biz de farkında olduğumuzdan bu konuda teknik ve bilimsel koşullar sağlanmadan ilerlemekten kaçınıyoruz. Yukarıda bahsettiğimiz gibi keşif gezimizin amaçlarından biri, test için toprak numuneleri almaktı. Bu numuneler şu anda 2 üniversitede teste tabi tutuluyorlar. Testler sonucunda içlerine katmamız gereken bağlayıcıların oranına (çimento, agrega) karar vereceğiz. Ayrıca projeler çizip CalEarth’ten sertifikalı uzmanlarla paylaşıyoruz. Projesine uygun olarak yapılması gereken bu yapıların yine uzmanı eşliğinde yapılması gerekiyor. Bu uzman eşliğinde kurulacak ekibin uygulamayı öğrenmesi, birkaç pratikten çarpan etkisi ile yeni kişilere, sahada tekniği öğretmesi mümkün. Tekniğin bu katılımcı imkânı ve malzemenin kolay tedariği, üzerine çalışmamızda etkisi olan diğer unsurlar oldular. Bir örnek vermek yerine hem süper kerpiç hem başka tekniklerle afet sonrası inşa konusunda üyemiz Ceren Yıldırım’ın kaleme aldığı yazıyı şuradan okuyabilirsiniz.

Yerel malzemeleri kullanmak ve yerinde öğrenmeyle bölge halkını da inşa aşamasına dâhil etmek bu aciliyet hâlinde işleri hızlandırması bakımından da oldukça önemli. Katılımcı süreçler konusunda oldukça deneyimli bir ekip olarak bu tercihin afet ortamındaki olumlu katkılarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

Yukarıda da değindiğimiz gibi hızlandırmanın ötesinde -ki hızlıca yapılması gereken çok şey olduğunun da farkındayız- dâhiliyet konusunu daha çok önemsiyoruz. Biz tüm konularda katılımcılıkla yöntemler geliştirilmesini savunuyoruz. Şu an yıkılan şehirlerin, köylerin yeniden inşasında ise bu katılımcılık çok daha önemli hâle geliyor. Bunu yapmadığınızda, masa başından alınan kararların ya genelde kötü sonuçlar doğuracağını ya da o sonuçları bile doğuramadan uygulanamayacağını düşünüyoruz. Dâhiliyet insanların yapılanları sahiplenmesine, afet ortamından çıkmaya olumlu bir katkı yapacaktır. Burada katılmanın, dâhiliyetin neoliberal dayatmaya dönmüş günümüz yaygın uygulamalarını, depremzedelere de dayatmaktan bahsetmiyoruz. İmkânı olmayanları zorlamak değil, bu imkânları tepeden inmeden birlikte yaratmak önemli olan. Birçok kurum ve topluluğun benzer söylemleri gibi, yakın temas halinde olduğumuz Kahramanmaraş Mimarlar Odası’nın şehrin yeniden inşasına dair birlikteliği, şehrin insanlarının süreçte yer almasını vurgulayan ısrarlı paylaşımlarını bu noktada çok önemsiyoruz.

Bir yandan, Kahramanmaraş’ta dayanışan Kaf Kolektif için oyun birimleri üretiyorsunuz. Tasarım da sizden mi? Çocuklar için yapılan uygulamalarda neleri gözetiyorsunuz?

Kaf’la yollarımız keşif gezimizde kesişti ve o günden bu yana temas hâlindeyiz. Yaptıklarını, tabandan örgütlenmelerini çok kıymetli buluyoruz; çok önemli, umut veren bir örnek oldular ve olmaya devam ediyorlar. 

Kaf’ın çocuklara yönelik özelleşmiş mekânlar isteği de Afet Sonrası Topluluk Merkezi Tasarım Atölye’sinde gündemdeydi ve bu atölyedeki adaptör.AC ekibi bu konuyla ilgilenmek isteriz dediler. Ekip, bu işin çıkma malzemelerin dönüştürülerek yapılabileceği üzerinde durdu. Biz de malzeme dönüşümü deneyimlerimize dayanarak, bu fikir üzerinde çalışmaya karar verdik. Bu niyetler üzerine adaptör.AC, bağımsız gönüllülerden oluşan bir ekip oluşturup bir ön tasarım ve dört günlük bir uygulama atölyesi gerçekleştirdi. Biz de bağımsız üretim modelleri, fikir ve pratikleri gözeten, alternatif ve kolektif üretime, açık iletişime ve fikir birliğine önem veren ve Oyun Parkı Kolektifi adını alan bu ekibe uygulama sürecine üyelerimizle dâhil olduk. 

Tasarımlardan yola çıkarak bulduğumuz özellikle çıkma hazır tırmanma birimleri, platformlar, pergole parçaları, çatı gibi elemanları bağlantı parçaları, kaydırak, lastik gibi unsurlarla bir araya getirdiğimiz bir oyun parkı oluşturduk. Demonte olarak hazırladığımız bu park, 20 Mart günü araca yüklenerek Sümer Ortaokulu’na doğru yola çıktı. Biz de peşinden Maraş’a geldik ve burada, Kaf ile birlikte montajı gerçekleştireceğiz.

Bir “Deprem Sonrası Geçici Barınma Yerleşimleri Tasarım Rehberi” oluşturmak üzere Urban.koop önderliğinde düzenlenen çalıştayda Atölye, MAD, Sokak Bizim Derneği ve dahasıyla buluştunuz. Bu program hakkında bilmemiz gerekenler nelerdir? Nasıl yürütüldüğünden, paydaşları ve arzularından biraz bahsedebilir misiniz?

Rehber, afet sonrasında uzun bir zaman alacağı düşünülen geçicilik durumunu tartışmak, bu durumdaki yaşantıya dair altlık oluşturabilecek fikirler sunmak, doğrudan ihtiyaca yönelik tasarımlar üretmek değil. Biz de bu geçici durumun önemli olduğunu, süresinin geçmiş deneyimlerden çok belirsiz ama muhtemelen uzun olacağını düşünüyoruz. Bu geçicilik, eskisi gibi sorunlu ve nihayetinde çökmüş kentler yapmak yerine, yeni yaşam hayalleri kurabilmek için de önemli bir deneyim zamanı olmalı. 

Urban.koop’un rehber öngörüsü beş başlıktan oluşuyor: “Plan Kurgusu”, “Sosyal Etkileşim, Müşterekler ve Donatılar”, “İklimlendirme ve Sürdürülebilir Altyapı”, “Konut Birimleri”, “Kent ile Entegrasyon”. Urban.koop’taki arkadaşlarımız bizi, odaklandığımız alan itibarıyla Sosyal Etkileşim, Müşterekler ve Donatılar masasına yönlendirdi ancak çalıştaya gelen üyelerimiz farklı masalara da dağıldılar. Çalıştayın başındaki genel tartışmadan sonra masada Şehrine Ses Ver ekibi ve bireysel katılımcılarla birlikte sahadaki ortak alanların durumu ve ihtiyaçlar üzerine konuştuk. Afet sonrası ihtiyaç duyulan ortak mekânlar için şu anda yaşadığımız süreçte ve ilerideki başka afetlerde miktarlarla, özelliklere dair öngörüler çıkarma hedefiyle günü sonlandırdık. Urban.koop ekibi her masadan notlar aldı ve çalıştayın sonuçlarını derlediler. Nisan başında da bir forum yapılması planlanıyor. Foruma kadar masalarda konuşulan konuların rehberde yer alabilecek şekilde geliştirilmesi planlanıyor. Sivil toplum yapılanmaları ve kolektiflerle sürece devam eden ekip, bilgi almak ve dahil olmak isteyenleri [email protected] adresine mail atmaya davet ediyor. 

Herkes İçin Mimarlık, afet konusunda gelecekte başka neleri gerçekleştirmek istiyor? Bunun için nelere / kimlere ihtiyacı var? Size bireysel çabalarla destek olmak isteyenlere yol gösterebilir misiniz?

Öncelikli hedefimiz ahşap ve toprakla yapmak istediğimiz topluluk merkezlerinin çoğalmasını sağlamak. Bunun için ilk tasarım ve uygulamaların hem bizim için hem depremzedeler için fikir verici, öğrenilecek ve geliştirilecek örnekler olacağını düşünüyoruz. Kaf ve Türkoğlu Belediyesi ile yapmayı planladığımız ilk denemelerle belki de eş zamanlı olarak yapılacak bir diğer ortak alan işimiz Kahramanmaraş Mimarlar Odası’nın ofislerini kaybetmiş mimar ve mühendisler için kurmaya başladığı konteyner ofis alanında olacak. Bu alanın özellikle kentin geleceğinin yeniden birlikte hayal edilmesi için meslek insanları ile kentlileri bir araya getiren, ortak tartışmalara imkân sağlayan bir alan olmasını hayal ediyoruz. Belirlenmiş bu yerlerdeki çalışmaların haricinde diğer illerde de benzer işler üretmek istiyoruz. Bunları yine dernekler, kurumlar, kolektifler gibi sivil toplum örgütlenmeleri ile birlikte yapmak için ön temaslarda bulunuyoruz. Önümüzdeki günlerde yine sahada keşifler ve temaslarda bulunacağız.

Amacımız deprem bölgesinde uzun süreli çalışmak ve bu çalışmalar sırasında bizim ve tüm katılımcıların, kullanıcıların üretim ve mobilizasyon kapasitemizi artıracak, gezici bir atölye olarak çalışacak bir karavan dönüştürmeyi istiyoruz. Her zaman malzemeye ihtiyacımız var, bunu mümkün olduğunca yerelden tedarik edebilmek isteriz. Aynı şekilde biz her ne kadar üretimin içerisinde yer alsak da karşılıklı öğrenmeyi sağladığı için önemsediğimiz yerelden usta desteklerine açığız. Tasarım ve uygulama süreçlerinde bireysel dâhiliyetlere de açığız, bu konularda yine çağrılar yapacağız. 

Herkes İçin Mimarlık’a Fonzip ve GoFundMe üzerinden bağışta bulunmak mümkün.