Hiatus Kaiyote, Elbow ve bu hafta başka ne dinlesek?
Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Şevval Öztemur, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal
Hiatus Kaiyote iki senelik sessizliğini, neşeyi aramakla ilgilenen bir şarkıyla bozdu. Elbow, 10. uzunçalarından ilk tekliyi fırlattı. Yeni Future Islands albümü, solist Samuel T. Herring’in yıllar içinde kaybettiği insanlara dair bir anlatı.
Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.
TEKLİ: Hiatus Kaiyote – Everything’s Beautiful
(Brainfeeder)
Tanıdığımız en iyi delilerden Nai Palm ile aşırı yetenekli arkadaşları Paul Bender, Perrin Moss ve Simon Mavin’i buluşturan Hiatus Kaiyote’ye 2013 çıkışlı ilk albümünü dinlediğimiz günden beri bayılıyoruz. İki senedir sessiz kalan dörtlü, yeni bir uzunçaların ayak sesleri olacağını umduğumuz bir groove banyosuyla çıkageldi bu kez. Grubun imzası olmuş konuşkan bas riffleri ve lezzetli vokal armonileri yine yerli yerinde. Bir ütopyada yaşıyormuş yanılgısına düşmeden; hayattaki güzelliği, zarafeti ve neşeyi aramakla ilgileniyor “Everything’s Beautiful”.
TEKLİ: Tierra Whack – SHOWER SONG
(Interscope)
Ünlendikçe katıksız özgünlük ve tuhaflığının yitmeyip, daha da koyulaştırmasıyla göz dolduran MC, duş esnasında şarkı söylemenin aldatıcı tatmini hakkında naçizane bir parça yazmış bu sefer. 15 Mart’ta yayımlanacak ikinci albümü WORLD WIDE WHACK’ten groove, funk, renk ve köpük dolu bu zıpır parçanın, ADC Studio’nun hareketlendirip Alex De Corte’nin yönettiği animasyon klibi ise tam şurada.
TEKLİ: Pet Shop Boys – Loneliness
(Parlophone Records / x2 Recordings)
Pet Shop Boys dans pistlerine geri döndü, önümüz ilikleyip sallanmaya başlayabiliriz. Prodüktör koltuğunu James Ford’un devraldığı yeni albüm Nonetheless, 26 Nisan’a tarihlendi. 10 parçalık koleksiyonun açılışını yapacak “Loneliness”, ikilinin ışıltısından hiçbir şey kaybetmediğini ispatlar nitelikte. Pürüzlenmeden ilişki kurulabilen şarkı sözleri, dile takılan melodiler ve ihtişamlı synth arpejleri… Klibine de buradan ulaşabilirsiniz.
ALBÜM: Future Islands – People Who Aren’t There Anymore
(4AD / GRGDN Müzik)
İsminden de anladığımız gibi albüm boyunca kayıp, kalp kırıklığı teması hakim. Future Islands diskografisinin yedinci uzunçalarında solist Samuel T. Herring; hayat tarzından dolayı kaybettiği insanları anlatıyor. Herring’in dediğine göre şarkıları yazarken içinde olduğu ilişkide kaybolmuş sanki, yazdıklarına şu an baktığında eli kulağında olan bir bitişe yaklaşırken bilinçaltının sanki onu uyarmaya çalıştığını fark etmiş. Her albümü hayatının bir bölümü olarak gören Herring’in bu sefer hassas ve savunmasız olduğu bir dönemine eşlik ediyoruz.
TEKLİ: Okvsho & AKIRA – Pasitos Jaguari
(Current Moves)
Zürihli Christoph ve Georg Kriss biraderlerin 7 Mart’ta kendi etiketlerinden yayımlanacak sıradaki albümü A place between us’tan baile – funk esintili üçüncü tekli “Pasitos Jaguari”, Arjantin – İsviçreli rapçi AKIRA’nın vokal ve dizelerinin yanında Güney Afrikalı saksafoncu Sisonke Xonti’nin de katkılarını barındırıyor. Elektronik etkili modern caz ikilisi, üç yıl önceki Orange Wine EP’nin ardından etki alanını genişleterek, Afro – Latin yörelere selam çakmış. AKIRA’nın odakta olduğu hafif tripli, bol kırmızılı klibine şöylemesine buyrun.
ALBÜM: Philip Glass – Philip Glass Solo
(Orange Mountain Music)
Müzik için yaşayan, usta bir zanaatkar hayatı boyunca ürettiği besteleri yeniden yorumluyor. Hâliyle fazlasıyla düşünceli, olgun, incelmiş bir ses dünyası inşa oluyor dakikalar ilerledikçe. Zarafetine diyecek yok; duygusunda kaybolmak zihin açıyor.
ALBÜM: R.A.P Ferreira & Fumitake Tamura – the First Fist to Make Contact When We Dap
(Ruby Yacht / Alpha Pup)
Chicagolu filozof, şair ve rapçinin; besteci, prodüktör ve mühendis Fumitake Tamura ya da -Ferreira’nın ona seslendiği lakabıyla- “bun” ile Japonya’da saat farkına alışmaya çalışırken ürettiği bu albüm; Ferreira’nın absürtlüğüyle pitoresk, içeriğiyle güçlü dizeleriyle Tamura’nın hip hop prodüksiyonuna getirdiği dokusal ve özgün yaklaşımı buluşturuyor. Her parçasıyla “rap albümü” dinlemeye gelirken yanımızda getirdiğimiz beklentileri hem zorlayıp hem de şımartıyor. Yeraltı sahnesinden Self Jupiter, ELDON, Hprizm ve sha ray gibi ilgi uyandıran isimlerle çalışan R.A.P., dünyevi referanslar kullanarak semalara baktıran konuları kurcalamış. Durgunluğuna aldırılmaması ve aldanılmaması gereken, tüm deliliğiyle bilgin albümden “47 rockets taped to my chair (for dr. refaat alaeer)”, “elite mind flayer judo”, “bending corners (sitting sidewayz revisited)” ve “the words of the poem” ilk favorilerimiz.
TEKLİ: Phosphorescent – Revelator
(Verve Records)
Phosphorescent, namıdiğer Matthew Houck 20 yıllık solo kariyerinin altı yılla en uzun arasını verdikten sonra yeni bir albümle geri dönüyor. 22 Mart’ta yayımlanacak yeni koleksiyondan çıkan ilk tekli, albümle aynı adı taşıyor. 2013’teki harika Muchacho ile kariyerinin zirvesine çıkan Houck; o dönemden beri daha temiz, parlak bir sound ile devam ediyor. “Revelator”da da yüklü yaylılar ve lap steel eşliğinde bunu yeniden yaşatmış. Ama asıl güç, vokal yorumu ve sözlerde. “Ânında klasik” bir şarkı. Efkârı sevenlere…
ALBÜM: The Smile – Wall Of Eyes
(XL Recordings / GRGDN Müzik)
Radiohead’den Thom Yorke ve Jonny Greenwood’un yanlarına Sons of Kemet davulcusu Tom Skinner’ı alarak kurdukları yeni grupları The Smile, ilk albümü A Light For Attracting Attention ile 2022’nin önemli müzik gündemlerinden biri olmuştu. Üçlünün son numarası Wall Of Eyes, ekibin daha önce de birlikte çalıştığı Sam Petts-Davies prodüktörlüğünde hayat bulmuş. Oxford ve Abbey Road Studios’a yayılan kayıtlarda, yaylı aranjmanlarında ekibe Hugh Brunt yönetimindeki London Contemporary Orchestra eşlik etmiş.
TEKLİ: Güneş Özgeç – Bu Gemi Yandı
(Bağımsız)
Güneş Özgeç’in elektronik melodilerle kurduğu dünyasına açılan yeni teklisi “Bu Gemi Yandı” tematik olarak, tam da 20’li yaşların içinden çıkamazlığına, yol bulamazlığına, her şeyin hem mümkün hem de çok zor oluşuna parmak basıyor. Bahsi geçen duygu durumunu “Kararsızlığında bölünen, bölündükçe çoğalan, çoğaldıkça bulanan milyonlarcası arasından nasıl çıkılır bu kapandan? Tam da çizmiştim rotayı; pusula şaştı, dümen kaçtı. Bu gemi yandı.” sözleriyle anlatıyor müzisyen. Kapak görseli de Cosmicnutz (Selût) imzalı.
TEKLİ: Mildlife – Yourself
(Heavenly Recordings / GRGDN Müzik)
Psikedelik cazı iyi hissettiren ritimlerle yoğuran Avustralyalı dörtlü Mildlife, yoldaki uzunçalarlarından yeni bir tekliyle belirdi. Kulağı okşayan vokali, duygu yüklü sözleriyle içimize akan şarkıyı gruptan Kevin McDowell “Duygusal açıdan çok olumlu ve parlak. Her şeyden önce koronun akorlarında canlandırıcı bir yükseliş var. Oturup onu dinlediğimi ve hepimizin mutlu olduğunu hissettiğimi hatırlıyorum.” sözleriyle anlatıyor.
ALBÜM: Ty Segall – Three Bells
(Drag City)
Rock’n’roll âleminin yerinde duramayan gerçek kahramanı Ty Segall’in her yeni işinde kendine başkaca yaratıcı meydan okumalar koyma alışkanlığı, heyecanlanmak için yeterli sebep. Bir de Hello, Hi’dan sonra yine distortion ve fuzz pedallarını donatmış belli ki. 15 şarkılık koleksiyon için “kişinin kendi derinliklerine doğru bir yolculuk” tanımını yapmış kendisi de. Kulak kabartarak bol bol savrulacağımız bir koleksiyon.
EP: Vanishing Twin – Life Drummer
(Sub Pop)
Yeni bir albüm habercisi mi, yoksa spontane bir ilham patlaması mı henüz bilemediğimiz üç parçalık EP’sinde, deneyselliğinin sınırlarını daha da genişletmiş Vanishing Twin. Her üyenin ana dilinde bir şarkı türettiği bu çok dilli, kısa fakat uzun etkili dinletinin başlık parçası, hipnotize edici bas yürüyüşü ve üstat Valentina Magaletti’nin doğrudan, sinirli, zımba gibi atak ve vuruşlarıyla kademe kademe kendimizden geçirdi. Sarmallı beatler, boğuk, yankılı elektronik tınılar ve bunlara eşlik eden çansı seslerle türettikleri gizem ve tekinsizlik tümüyle mest edici. W.A. Mathieu’nun The Listening Book: Discovering Your Own Music (1991) adlı kitabındaki aynı adlı bölümden uyarlanan sözleriyle kavanoz, plastik şişe, çöp kutusu gibi vurgulu çalgıya dönüştürülebilecek çeşitli objeler teker teker sıralanmış. Ürkütücü hızda kana giren “Life Drummer”ın ardından gelecekten bir kabilenin tribal ritimleriyle ulvileşen “Inarisan” ortamı sise boğan “Non Guardare” ise bol dokulu, mistik ve yoğun bir kapanış yapıyor.
TEKLİ: Prefuse 73 – A Lord Without Jewels
(Lex Records)
Geleneksel normlara meydan okuma yolunda bir jenerasyonun ufkunu açan öncü müzisyen ve prodüktör Guillermo Scott Herren namıdiğer Prefuse 73’den yeni albüm habercisi. Kayıp soundtrackler, musique concrète ve caz ilhamıyla üretilmiş koyu, devinimli, melankolik bir kayıt. Başka diyarlara götürüyor, hızla etkisi altına alıyor; bizden söylemesi.
TEKLİ: Elbow – Lovers’ Leap
(Polydor)
Yeni bir Elbow albümü haberi her zaman heyecan yaratır. Manchester çıkışlı grubun 22 Mart’ta serbest kalacak 10. uzunçaları Audio Vertigo’dan fırlatılan ilk tekli “Lovers’ Leap” de bu heyecanı ziyadesiyle harlıyor. Prog-latin nefeslilerin yanında daha önce pek şahit olmadığımız şekilde efektli, biraz teatral Guy Garvey vokali ve gergin atmosferiyle alışık olduğumuz Elbow’dan farklı bir yaklaşımla karşı karşıya olduğumuz aşikâr. Elbow’un albüm yayımladığı yıllar güzel geçer genelde. Tahtaya vuralım.
TEKLİ: Sahra Halgan – SHARAF
(Danaya Music)
Doğu Afrika’daki özerk bölge Somaliland’da yaşayan müzisyen ve aktivist Sahra Halgan, üçüncü stüdyo albümü Hiddo Dhawr’ı canlandırıcı etkiye sahip bir parçayla duyurdu. Albüm adını müzisyenin 2013’te açtığı; bölgenin ilk canlı müzik mekânından alıyor. Hiddo Dhawr’ı bu mekânı mümkün kılan tüm kadınları kutlamak için kaydettiğini ifade eden Halgan, ilk tekli “SHARAF”ta da herkesi kendi biricikliğine değer vermeye çağırıyor. Vintage klavyeleri ve punk enerjili gitar riffleriyle kana karışan parçanın görsel eşlikçisi de burada.
TEKLİ: Megan Thee Stallion – Hiss
(Hot Girl Productions)
Tutkulu ve tehditkâr sözlerle dolu alev alev bir ortama giriş için parolamız: “Hiss.” Megan Thee Stallion, parçanın arka planını “Bir yılan sizin oyun oynadığınızı ve sallandığınızı hissettiğinde, aslında size geri çekilmenizi söylüyordur.” sözleriyle açıklıyor. Kişisel hayatının dayandığı deneyimlerden ve sektördeki savaş alanından beslenen şarkı, müzisyenin bir duvara çivi çakarmışçasına işlediği sivri kelimeleri ve gümbür gümbür bas partisyonlarıyla müzikal bir manifestoya dönüşüyor âdeta. Yumurta çatlağından içine daldığımız metaforik anlatımlarla dolu “Hiss”in klibi için de buraya buyrun.
TEKLİ: Mark Knopfler – Ahead of the Game
(Universal)
Mark Knopfler’ın kariyeri tabii ki Dire Straits ile tanımlanacak sonsuza dek. Ancak kendisinin Dire Straits ile olan zamanının iki katından uzun sürmüş, saygın bir solo kariyeri olduğunu atlamamalı. Özellikle 2012’deki Privateering’den sonra oldukça kaliteli yapıtlar verdiğini de. 74 yaşındaki yetenekli gitaristin yeni teklisi “Ahead of the Game” de 12 Nisan’da yayımlanacak yeni solosu One Deep River için umut vadediyor. Fazla genel geçer bir prodüksiyona sahip olsa da gitar stilini nerede duysanız tanıyacağınız müzisyeni hâalâa aktif görmek keyif sebebi.
ALBÜM: human scum – Chants For The Fallen
(Hexe Music)
Çok yönlü müzik insanı Kaan “Golem” Akay’ın 2022’de human scum adıyla başladığı solo serüveninin üçüncü halkası. Chants For The Fallen’da önceki iki yayınına kıyasla daha uzun bir kurguyla karşımıza çıkan human scum, ilk kez prodüksiyonlarına kendi çaldığı davul partisyonlarını da katmış. Umutsuzluğa, aidiyet meselesine ve sıkışmışlığa sonik tasvirler getiren beş parçalık albüm, Akay’ın geniş ilham havuzunun farklı köşelerine temas ediyor ve içinden çıkması pek de kolay olmayan ruh hâllerini başınızdan aşağı boca ediyor; kimi zaman çok narin, kimi zaman harharlı bir üslupla.
TEKLİ: Grace Cummings – On and On
(ATO Records / GRGDN Müzik)
“On and On”, kırılganlıkla sarmalanmış sözlerin yazarı Grace Cummings’in 5 Nisan’da yayımlanacak Ramona albümünden bir tadımlık; “Ya bir rüyada sıkışıp kalmayı ya da her dakika, her gün aynı dünyada sıkışıp kalmayı” anlatıyor. Yalnızlığını paylaşıma açma yolunu yazmakta bulan Cummings, sanki bir melodi rüzgârı gibi duvarları aşıp mekânı dolduran güçteki genişleyen vokallerine destek veren derinlikli sözleri ve piyanosuyla okyanustaki dalgalardan da ihtişamlı bir alan inşa ediyor. Atmosferi dinleyeni yutan parçanın altın renkli klibi de burada.
TEKLİ: Ministry – B.D.E
(Nuclear Blast)
Endüstriyel metalin öncülerinden Ministry yeni teklisinde, kadınlara yönelik şiddet ve kadın düşmanlığı gibi kritik konuları ele alıyor. Grubun kurucusu Al Jourgensen “Toplumumuzdaki ‘incel’lik alt kültürü ve genel olarak kadın düşmanı eğilimler tehlikeli olmasına rağmen gözden kaçıyor gibi görünüyor, bu yüzden buna ışık tutmanın zamanının geldiğini düşündük. Gerçek Ministry tarzına uygun olarak, bununla alaycı bir şekilde mücadele ediyoruz.” diyor. Şarkılarında dünyayı ilgilendiren sistematik ırkçılık, dengesiz güç dağılımı, bitmeyen savaşlar gibi politik meselelere yer vermekten kaçınmayan Ministry’nin 16. stüdyo albümü HOPIUMFORTHEMASSES, 1 Mart’ta bizlerle.
TEKLİ: Blue Bendy – Come On Baby, Dig!
(The state51 Conspiracy)
Üç dakikayı bile bulmayan “Come on Baby, Dig!”, her “Tamam, şimdi şarkıya alıştım.” dediğiniz boşlukta yeni bir sürprizle çıkarıyor karşınıza ve her dönüşü sindiremeden de bitiveriyor. Grubun solisti ve söz yazarı Arthur Nolan’ın bir ayrılık sonrası yazdığı parçada caz ve post punk ögeleri, ortalığı karıştıran elektronik efektlerle büyüdükçe büyüyor. 2019’dan beri aktif olan grubun ilk uzunçaları So Medieval için 12 Nisan’ı iple çekiyoruz. “Come on Baby, Dig!”in klibine de bir bakın bizce.
EP: Rinxlaya & Gantz – KÖTÜ MÜZİK
(Bağımsız)
“Geri geri adımlar at.” diye kulağımıza fısıldıyor Rinxlaya ve etkisinden uzun süre çıkamayacağımız bir kısaçaların içine adım atmış bulunuyoruz. Söz yazarlığında opak metaforlardan ve “ortamı germek”ten çekinmeyen müzisyenin kelimeleri neredeyse paranoyak bir ses dünyası yaratan Gantz’la birleşince, arkamıza baka baka yürüdüğümüz karanlık koridorlardan geçiyoruz beş şarkı boyunca.
ALBÜM: TORRES – What an enormous room
(Merge Records)
İsmiyle de hemen ilgiyi çeken yeni TORRES albümü, 10 şarkı boyunca da dikkati üstünde tutmayı başarıyor. Kişisel konuların, distortionın köklendiği gitarlarla birleştiği albümde müzisyen, dinleyicisine daha dinamik ve hiddetli tarafını gösteriyor. Özellikle “Collect”, “Wake to flowers” ve “Ugly mystery” şarkıları, adı geçen kocaman odayı tek başına kaplayabilecek ihtişama sahip.
TEKLİ: Squid – Fugue (Bin Song)
(Warp Records)
Son Squid albümü O Monolith sırasında kaydedilen fakat albüme giremeyen; beşlinin yıllardır konserlerinde çaldığı “Fugue (Bin Song)” nihayet stüdyo versiyonuyla dinlemeye açıldı. Grubun imzası hâline gelen girift melodik yapılar ve sersemletici kırılmalar; bu kez animizm ve anlam arayışına ilişkin sözlerle buluşuyor. Tortoise üyesi John McEntire’ın miksiyle dinliyoruz.
TEKLİ: Arab Strap – Bliss
(Rock Action)
Yeni Arab Strap koleksiyonundan dinlemeye açılan ilk parça, grubun 2020’deki geri dönüşünde kullandığı slogan olan “Mezarımızdan çıktık ve rave’e hazırız.” cümlesini akıllara getiren bir açılışla karşılıyor. Sonrasında melankolik gitar cümleleri ve Aidan Moffat’ın şairane hikâyeciliği başrolü üstleniyor. Yine bir karakter anlatısı söz konusu ama zamanın ruhuna dair gözlemlerini de şakıyor: “Bize yabancılara dikkat et dediler ama artık hepimiz yabancıyız. Gerçek zamanlı otomatik bir kurguda, avatarı olan hayaletleriz.”
TEKLİ: Corridor – Mourir Demain
(Sub Pop)
“Mourir Demain”, Corridor’un “yaşlanmak ve hayatın yeni kısımlarını keşfetmek” fikri ile dolu olan, ismini de vokalist Jonathan Robert’ın kedisinden alan dördüncü albümü Mimi’nin habercisi. Seyri de tam olarak yaşamın kendisi. Jonathan Robert, şarkının çıkış hikâyesinin, kız arkadaşıyla hayat sigortası araştırmaları sırasında doğduğunu söylüyor: “Küçük kızımız büyürken biz de vasiyetimizi yapmayı düşündük. Kendi kendime ‘Kahretsin, artık yavaş yavaş ölümümü planlamaya başlıyorum.’ dedim.” Paul Jacobs’un yönettiği klibi de şurada.
ALBÜM: Fabiano do Nascimento & Sam Gendel – The Room
(Real World Records)
Pamuk gibi olma ihtiyacı duyduğunuz anlarda bu odaya buyrun. Los Angeleslı saksafoncu Sam Gendel’in flütü andıran, hafif, yumuşacık soprano saksafon tınılarıyla Brezilyalı gitarist Fabiano do Nascimento’nun, enstrümanının telleri üzerinde dans eden parmaklarından çıkan sıcak titreşimlerin diyaloğu karşılayacak sizi. Modern klasik tabirini hakkıyla taşıyacak; döngüsel, hassas, iç ferahlatıcı bir şahanelik.
TEKLİ: Nubya Garcia – Fortify
(Concord Jazz)
Nubya Garcia, “Fortify”da yine harikalar yaratıyor. Birçok ânında doğaçlama gibi hissettiren parça boyunca ritim departmanıyla saksafon yer yer soru-cevap, yer yer de kocaman bir monolog hâlindeymiş gibi hissettiriyor. Garcia yeni teklisinde yaratmak istediği atmosferi şöyle tanımlıyor: “Hayatın karmaşası ve kaosu içinde kendinizi korumanın ve güçlendirmenin yollarını aramakla ilgili. Bu, dünyalarınızda neyi korumaya çalıştığınızı çözmekle ve stresinizi ortadan kaldıracak güvenli alanlar ve uygulamalar yaratmakla ilgili.”
TEKLİ: bilgeteker – KABUS
(Gülbaba Records)
2022’de bağımsız olarak yayımladığı dört teklinin ardından sessizliğini Gülbaba Records etiketli yeni parçasıyla bozdu bilgeteker. Aynı zamanda opera öğrencisi olan müzisyen, “KABUS” adlı parçasında Türkçe pop ve trap esintileri arasında geziniyor. Sözlerini Idyl ile yazdığı teklisinin kayıtlarında Ateş Berker Öngören ile çalışmış bilgeteker.
ALBÜM: Tapir! – The Pilgrim, Their God and the King of My Decrepit Mountain
(Heavenly Recordings / GRGDN Müzik)
Londra çıkışlı Tapir!’in ilk albümü, önceden iki tanesi önceden yayımlanan üç EP’nin birleşmesinden doğuyor. Hikâyenin baş karakteri olan kırmızı yaratık The Pilgrim’i; karmaşık bestelerle şekillenen, sihirli yollar ve mistik manzaralardan geçiren uzun bir yolculuk boyunca takip ediyoruz. Sonunda “Mountain Song”la beraber, kendimizi bir dağın tepesinde buluyoruz. Hepsi kendi başına da oldukça katmanlı ve merak uyandıran 12 şarkı birleşince, ortaya hiçbir zaman net cevaplar alamadığımız yepyeni bir dünya çıkıyor. Davullar ve saksafonların yarıştığı, koroların muntazam sonik resimler çizdiği, alternatif bir gerçeklik yaratan bir serüven bu.
TEKLİ: Justice & Tame Impala – One Night / All Night
(Genesis / Ed Banger / Because Music)
Gaspard Augé ve Xavier de Rosnay, solo maceralarının ardından yeni bir Justice koleksiyonu için stüdyoya girdi. Sekiz yıllık arayı kapayacak Hyperdrama adlı albümden paylaşılan ilk tekli Tame Impala’nın Kevin Parker’ıyla birlikte hayat bulmuş fütüristik bir disko parçası. Justice’e özgü iniş çıkışlarla bezeli düzenlemesiyle albüm için merakı kabartan “One Night / All Night”ın Anton Tammi’nin ellerinden çıkan video klibi de işte burada.
TEKLİ: Klaus Johann Grobe – Highway High
(Trouble In Mind)
Altı sene sonra sahalara dönen İsveçli ikili Klaus Johann Grobe, alıştırdığı krautrock-disco kombinasyonundan bir miktar taşan, yumuşayan bir parçayla yeni bir albümün yolda olduğunu duyurdu. “Highway High”ın yaklaşık beş buçuk dakika boyunca katman katman açılarak beyindeki zevk merkezini istikrarla uyaran nefis düzenlemesi tarafından ele geçirilmeniz muhtemel. Sıkı tutunun.
TEKLİ: Shannon & The Clams – The Moon Is In The Wrong Place
(Easy Eye Sound)
10 Mayıs’ta salıverilecek aynı adlı albümünden ilk tekliyi sunan bağımsız punk güruhunun uğursuz tonlarda seyreden parçası, çoktandır alametifarikası olmuş garage – surf tınısıyla birlikte 60’lar psikedelisinden etkilenmeler de içeriyor epey. DIY estetiğini yitirmeyip besteciliğinde belki biraz ciddileşmiş gruptan alışık olduğumuz retro bilim kurgu içerikli klibinde Shannon’ın biricik köpeği Spanky Joe da bandoya “Set Morale Prince” kisvesiyle dâhil edilmiş.
ALBÜM: Gruff Rhys – Sadness Sets Me Free
(Rough Trade Records / GRGDN Müzik)
Mark James tasarımlı Sadness Sets Me Free albüm kapağında bir köşesinde gitarlar bir diğer köşesinde parazitli televizyon bulunan bir konteynırın tam ortasına yerleştirilmiş Gruff Rhys’i uzay boşluğunda görüyoruz. Çıkış parçası “Celestial Candyfloss”un “insanların sevgi ve kabul arayışı içinde kat edecekleri kozmik uzunlukları anlatan bir cep senfonisi denemesi” olduğuna değinen Rhys’in yaratım sürecinde yer aldığı toplamda 25. albüm, kozmik yalnızlığın evrensel korkusuna dair aydınlatıcı bir el kitapçığı.
TEKLİ: SiR – No Evil
(Top Dawg Ent.)
Inglewood çıkışlı şarkıcı-söz yazarı Sir Darryl Farris’in 90’lar R&B – soul esintilerini katmer katmer yaşatarak, bir bakıma D’Angelo’ya selam çakan yakarışlı parçası. Boğuk elektrik gitar cızırtıları ve bunlara tezat, sert mi sert kicklerle cümlemizi kiliseye götürüyor. SiR serzenişte bulunurken, onun terli vücudunu, parçanın dramasına paralel ve mesajı güçlü imajlarla çaprazlayan Fransız yönetmen Loris Russier’in çektiği klibinden de çıkarabildiğimiz kadarıyla, kendisini bu kadar yüksek enerjide hiç görmedik.