hmmm? - Mika Sperling

Duygu durumları, mekânlar, zamanlar ve kaydedilenlere dair sorular sorduk. Hamburg – Frankfurt hattında yaşayan fotoğrafçı Mika Sperling, arşivinden görüntülerle yanıtladı. Sanatçı, geçtiğimiz yıl Kerber Verlag etiketiyle yayımlanan son kitabı Mother Tongue’da, odağına küçük kızı ve Vietnamlı kayınvalidesini alarak kökenlerin, kültürün kişilerarası ilişkileri nasıl etkilediğini inceliyor; buradan ulaşabilirsiniz.

Favori çocukluk fotoğrafın?

Ocak 1991. Yedi aylığım, annem beni kollarına almış; Almanya’nın Frankfurt kentindeki havaalanına gidiyoruz. Çekildiğim ilk fotoğraf. Büyürken, hayatımın başlangıcını tanımladı. İlk fotoğraf albümüm onunla başladı. Son zamanlarda anlamı benim için dramatik bir şekilde değişti çünkü büyükbabam tarafından çekildiğini fark ettim.

Yeniden yaşamak istediğin bir gün? (Bu soruya yalnızca metinle cevap verdi)

Noel ile 2016 yılbaşı arasında bir gün. Partnerimle ilk karayolu seyahatimiz, San Francisco ve Los Angeles arasında bir yerde, sahilde. Ayaklarım pencereden dışarı sarkar ve ellerim, parmağımda henüz alışkın olmadığım bir yüzükle ışığı yakalarken, o da arabayı sürüyor. Chris Isaak’in “Wicked Game” şarkısı eşliğinde sırılsıklam âşık ve sarhoş gibi hissediyorum.

Biriktirmeyi en sevdiğin şey?

Ruhumun özüne dokunan fotoğraf kitapları. Edindiğim kitaplar, şu anki ilgi alanlarım ve özümsediğim temalar hakkında çok şey açığa çıkarıyor. Bir kuralım var: Söylemek istediklerimi ifade etmeye çalışan bir fotoğraf kitabını bulamazsam, kendiminkini yayımlamalıyım. Bu yüzden şu anda ikinci monografim üzerinde çalışıyorum: I Have Done Nothing Wrong / Yanlış Hiçbir Şey Yapmadım.

Özlem duyduğun bir dönem?

Düzenli stüdyo zamanı. Son projem I Have Done Nothing Wrong üzerinde çalışırken, düzenli stüdyo saatlerim vardı ve çok fazla deney yapabildim. Bugünlerde yazmaya ve şarkı söylemeye de epey ilgi duyuyorum. Son 10 yılı, doğru yaklaşımı bulmaya çalışarak geçirdim; bu yaz sonunda pes ettim. İçgüdülerimi takip etmeye ve sürece güvenmeye karar verdim. Kendimi hiç bu kadar yaratıcı ve canlı hissetmemiştim.

Bir daha hiç gitmeyeceğin (ya da gidemeyeceğin) bir yer?

Çocukluk apartmanım, annem bu hafta ayrıldı. Dün gece temizlemeye yardım etmek için oraya gittim; odaların ve duvarların son fotoğraflarını çektim. Orası çocukluk masallarıma sahne olmuştu. Bir kayıp gibi geliyor ama faaliyet için her zaman açığım. Bir bakıma, çektiğim fotoğraflar birer anıt gibi artık.

Terapötik nedir? Tanımla.

Benim için bir yol, bir korkuyu tespit etmek ve sonra onunla; bir mercekle, performansla, yazıyla veya sesimle yüzleşmek; ta ki artık ben farklı bir insan olduğum için değiştiğini görene kadar. Tamamlayıcı yol ise sakin bir kaplıca aramak; vücudum buharlaşırken ve zihnim meditasyon yaparken, sıcak ve soğuk banyolar yapmak, uzun süre uzanmak.

Bizi, kendini en özgür hissettiğin yere götürmeni istesek?

Sakin bir okyanusun ya da gölün yumuşak sularında, insan yapımı sesleri algılayamayacak kadar uzakta. Kulaklarım suyun altına dalarken sırt üstü süzülüyorum, dalgalar bedenimi usul usul taşıyor.

Şu sıralar içini açan manzara?

Ben hamağımda uzanırken; çocuklarım çimlerde oynar, çiçekleri toplayıp gökkuşağı renginde iksirler karıştırırken gördüğüm, bahçemdeki dev kestane ağacı ve masmavi gökyüzü. 

Sık sık baktığın / gördüğün bir duvar? 

Brothers and Sisters serisinden bir fotoğrafın olduğu oturma odası duvarım, büyüyen muz bitkimizi suluyor gibi görünüyor. Yanında, diğer şeylerin arasında bir Asana Fujikawa heykelinin yaşadığı ve en yeni fotoğraf kitaplarımı sergilemeyi sevdiğim sevgili vitrinim. Onun sağında, Family Tree / Aile Ağacı’na bakıyorum. Ladin ağacındaki güvercinlerin fotoğrafı, eski evimizinden bir görünüş.

“Çocukluk” nedir?

Çocukluğum, anlatmak istediğim hikâyeler için ilham aramak üzere zihnimde geriye yolculuk ettiğim bir zaman. Bir anne olarak en önemli şeyin çocuğu kırmamaya çalışmak olduğuna inandığım için çocuklarımla empati kurmanın ve onları daha  iyi korumanın (kendimden) bir yolu olarak da hizmet ediyor. Bu çok genç benliğimizden öğrenecek çok fazla bilgelik var. Kendi başıma dışarıyı merak etmeyi, fantastik dünyalar yaratmayı ve süper güçlerim varmış gibi davranmayı seviyorum. Çocukluğumun daha karanlık kısımlarına geri dönüp, kendime saklanabileceğim belirli dünyalar yaratarak nasıl hayatta kalmaya çalıştığımı görmek ise beni incitiyor.