İranlı kadınlar Sinematek/Sinema Evi’nde konuşuyor

Hazırlayan: Eylül Ege

Sinematek/Sinema Evi programında, mayıs ve haziran boyunca gösterimlerini gerçekleştireceği Luchino Visconti retrospektifinin yanı sıra İranlı Kadınlar Konuşuyor adlı bir seçkiye daha yer veriyor. Kadın ve non-binary sinemacılar tarafından çekilmiş dört uzun metraj belgesel ve altı kısa filmden oluşan seçkiye, küratörlüğünü Saliha Yavuz’un üstlendiği Buradayız Ayaktayız sergisi eşlik ediyor. 25 Haziran’a kadar sürecek gösterimlerin seans bilgileri ve dahasına dair detaylar burada.

Farklı kuşaklardan sinemacıların İran’ınkiyle iç içe geçen kişisel tarihlerine, sinemaya, direnişe ve sanata bakışına ışık tutan filmler, Another Gaze/Another Screen’in küratörlüğünü Daniella Shreir’ın yaptığı “İran İçin, İran’dan Filmler” adlı programdan seçildi. 

Bir Ailenin Röntgeni, 2020
Seçkide yer alan filmlere dair

Türkiye’de ilk kez seyirciyle buluşacak filmlerden bazıları: Maryam Tafakory’nin, kadınla erkeğin birbirine dokunmasının gösterilmesini yasaklayan devrim sonrası İran sinemasında bir çantanın değmeden dokunmayı mümkün kılan bir sinemasal motif hâline gelişini anlatan video makalesi İran Çantası (2020), yönetmen Mina Keshavarz’ın şiddet mağduru büyükannesi ile kadına şiddetin cezasızlığına karşı verilen güncel mücadelenin hikâyelerini iç içe işlediği Tehlike Altında Yaşama Sanatı (2020) ve sayısız festivalden ödüllerle dönen Firouzeh Khosrovani imzalı Bir Ailenin Röntgeni (2020). 

Programın konuğu olarak İstanbul’a uğrayacak Mania Akbari, Ne Cüretle Bunu İstersin’de (2022); devrim öncesi İran sinemasında erkekler tarafından çekilmiş ve bugün hepsi yasaklı olan filmlerdeki kadın özgürleşmesini ve sömürüsünü görselleştiren yaklaşık 100 adet klibi, kendi göğsüne çiçek dövmesi yaptırdığı görüntülerle harmanlıyor.

Tehlike Altında Yaşama Sanatı, 2020

Bani Khoshnoudi’nin 2009’daki cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası çoğunlukla cep telefonlarıyla kaydedilen protesto görüntülerini başkaca direniş hareketlerinin arşiv materyalleriyle buluşturan Sessiz Çoğunluk Konuşuyor ‘u (2010), diktatörlüğe karşı halk ayaklanmasını kayıt altına alıyor.

“Kuşaklararası Aktarımlar” başlıklı kısa film seçkisi kapsamında gösterilen İpekten Hayaller’de (2003) ise yönetmen Nahid Rezai yıllar sonra, okuduğu liseye dönüyor ve 2002 İran’ında aynı sıraları dolduran kız öğrencilerle hayallerini, umutlarını, umutsuzluklarını ve isyanlarını konuşuyor.

Yeşim Paktin, Mavi Çiçek, 2022
Eşlikçi sergi: Buradayız Ayaktayız

Füruğ Ferruhzad’ın ruhunun dizeleri ile mekânda dolandığı Buradayız Ayaktayız sergisi, İran’ın tarihi boyunca ve özellikle bugün her yerde yaşanan hak ve özgürlük taleplerini dile getirme, direnme ve sesini duyurma ihtiyacı duyan bir direnişin yansıması.

Sergi mekânında, Claudine Mulard ile Kate Millett ve Sophie Keir’ın İran’daki İslam Devrimi’nin ardından Tahran’da gerçekleşen büyük kadın yürüyüşünde çektiği fotoğraflar; Bahar Samadi’nin çeşitli direniş gösterilerinde birbirinden farklı coğrafya, kültür ve dinlerden insanların buluşmasını belgeleyen Assembly adlı video enstalasyonu; Ata Kam’ın 2013’teki Gezi Parkı protestoları sırasında çektiği Here and Now fotoğrafı; görsel hafızamızda yer etmiş, dünyanın farklı yerlerindeki protestolardan sahnelere yer verdiği cyanotype resimleri ile Yeşim Paktin’in Mavi Çiçekler ve Direniş serileri; direniş hareketlerini yaratan milyonlarca “anonim” insan anısına, kolektif bilincin bir parçası olarak anonim kalmak isteyen bir sanatçının Çöküş başlıklı resmi; Pegah Derakhshan Rokni’nin The Wind Will Blow Our Hair Away deseni ve Fulya Çetin ile Can Ünlü’nün İran’daki protestolara selam ettikleri Salınan serisi yer alıyor. 

Buradayız Ayaktayız, 25 Haziran’a dek Sinematek/Sinema Evi sergi salonunda ücretsiz olarak ziyarete açık.

Giriş görseli: Claudine Mulard, Tahran, 1979