Isınma turu: Leprous

Metal müziğin farklı akımlarının başlıca merkezlerinden biri olan Norveç’in progresif rock dünyasına en büyük armağanlarının başında gelen Leprous, 13 Şubat Perşembe akşamı Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde. Ekibin kışkırtıcı performansı öncesinde müzikal geçmişlerinin satır başlarıyla ısınma turu atalım.

Solist ve klavyeci Einar Solberg ve gitarist Tor Oddmund Suhrke tarafından 2001 yılında Norveç’in Notodden şehrinde kurulan Leprous, birçokları tarafından 21. yüzyılın en nitelikli progresif metal grupları arasında gösteriliyor. Ekibin ilham kaynakları sofistike pop, film müzikleri ve trip-hop gibi yaklaşımlarla çeşitleniyor ve bunun sonucunda da ortaya ne zaman nereden vuracağı belli olmayan bir müzikal dışavurum çıkıyor. Değişen kadrolarla kaydedilmiş çeşitli demo ve EP’lerin ardından ilk stüdyo albümü Tall Poppy Syndrome’u 2009’da yayınlayan Leprous, kısa sürede müzik otoritelerinden övgüler toplamaya başladı. Sekiz şarkılık albümün bir saatlik akışında King Crimson, Yes gibi 90’lar öncesi progresif rock gruplarından izler ve Tool, Porcupine Tree gibi nispeten yakın geçmişin ilham verici ekiplerine referans verilebilecek anlar bir araya geliyordu. Aynı zamanda şehrin en ünlü metal müzik figürlerinin başında gelen Ihsahn’ın da canlı performanslardaki orkestrasını oluşturan Leprous, sahnedeki mükemmel çalımıyla da kısa sürede Avrupa’daki festivallerin gözde grupları arasında yerini aldı. Grup 2010’da Therion’un ön grubu olarak turneye çıktı.

Leprous’u dünya sahnesinde parlatan albümse şüphesiz ki 2011 çıkışlı Bilateral. Başta Ihsahn’ın konuk vokalist olarak mikrofon başına geçtiği “Thorn” olmak üzere, ilk albüme kıyasla farklı arayışlar Bilateral’da kendini belli ediyor. Avangart nüanslar ve ilk albüme nazaran türe yabancı dinleyiciler için daha rahat dinlenebilir bir akış sunan ikinci albüm, geri dönüp bakınca Leprous serüveninin ilk zirvelerinden birine işaret ediyor.

Üçüncü albüm Coal ise dinleyenlerini amansız bir melankoliyle baş başa bırakıyor. Karanlık ve ağırbaşlı bir atmosferin hakimiyetindeki albüm, aynı zamanda grubun ilk kayıtlarından bu yana davulun başında yer alan Tobias Ørnes Andersen’i duyduğumuz son albüm olma özelliği de taşıyor. İki yıllık aralıklarla albüm yayınlama geleneğini yeni davulcu Baard Kolstad’la da sürdüren ekip, 2015’te yayınlanan dördüncü uzunçalar The Congregation’la da 13 yıldır ekibin bir parçası olan gitarist Øystein Landsverk’e veda etti. Kayıtlarının büyük kısmı İsveç’te yapılan albüm, Leprous’a “Norveç’in Grammy’si” olarak da bilinen Spellemannprisen ödüllerinde “En iyi metal grubu” dalında adaylık da getirdi.

Beşinci albümü için Opeth, Katatonia, Bloodbath gibi gruplarla çalışmış prodüktör David Castillo’yla birlikte stüdyoya giren Leprous, 11 şarkılık Malina albümünü 2017’de yayınladı. Belirgin bir şekilde “yumuşayan” bir tını albümün en belirgin özelliği olarak öne çıkarken müzik otoriteleri Malina’ya ekibin “en deneysel çalışması” yakıştırmasını yaptı.

Malina, Leprous ve David Castillo iş birliğinin tek meyvesi olmadı. Fakat sıradaki albüme geçmeden önce, ilgi çekici bir durak için grubun geçtiğimiz yıl bir kliple birlikte yayınladığı Massive Attack yorumu “Angel”a kulak vermekte fayda var. Uzun yıllardır Leprous konserlerinde çalınan cover, stüdyo kaydıyla birlikte paylaşıldı. 

David Castillo’nun prodüktör koltuğunda olduğu ikinci Leprous albümü de geçtiğimiz sonbaharda yayınlandı. “Angel” coverının da kimi özel baskılarda bonus track olarak yer aldığı Pitfalls’un kayıtları yaklaşık altı ayda tamamlandı. Kayıtlarda ekibe bir çellist, bir kemancı ve geniş bir koro eşlik etti. Albümdeki her parçanın onlarca farklı versiyonunun kaydedildiği ve Einar Solberg önderliğinde bu çeşitlemelerden hummalı bir seçki yapıldığı da konuşuluyor. Pitfalls turnesi kapsamında Zorlu PSM’ye konuk olacak Leprous, kendi döneminin en üretken ve yaratıcı progresif rock gruplarından biri. Ekibin çarpıcı performansını canlı kanlı dinlemek için buraya tıklayarak etkinliğin biletlerine ulaşabilirsiniz.