Taze, şaşırtıcı ve benzersiz: Anlat bize Jaga Jazzist

Röportaj: İlayda Güler

Norveçli deneysel müzik kolektifi Jaga Jazzist, 1998’e tarihlenen ilk EP’sinden bu yana progresif caz, post rock, elektronik tınılar ve başka birçok sonik unsuru bir araya getiren parçalarıyla dinleyicilerine hipnotik deneyimler yaşatmaya devam ediyor. Yoluna uzun yıllar boyunca Ninja Tune etiketiyle devam eden grup, kayıtlarını 2020’den itibaren Flying Lotus küratörlüğündeki Brainfeeder çatısı altından yayımlamakta.

Son numarası, 2021 çıkışlı Pyramid albümünün sekiz parçalık remiks derlemesi olan Jaga Jazzist’in lideri, besteci ve multi enstrümantalist Lars Horntveth’e; sahne deneyimi, gelecek öngörüleri, kişisel üretim pratiği ve dahasına dair merak ettiklerimizi sorduk.

Jaga Jazzist, 25 Ocak’ta İş Sanat İş Kuleleri Salonu’nda olacak. Biletler burada.

“Her şey konserde bir akışı takip etmek ve seyirciyi buna dâhil etmekle ilgili. Bu çok eğlenceli.”

Yakın zamanda Instagram’da ilk konserinizin afişini paylaştınız. Aradan 28 yıl geçmiş. Bu kadar uzun bir sahne tecrübesine sahip olmak, canlı performans, konser konsepti ve seyirci ile kurulan ilişki açısından sana neler öğretti? Geçmişten günümüze doğru baktığında, sahnede olmak nasıl bir duygu senin için?

Konser vermeyi her zaman sevdik ve ne kadar yorgun olursak olalım ya da hangi engelle karşılaşırsak karşılaşalım hep elimizden gelenin en iyisini yapmaya odaklandık. Aynı zamanda hayatınızın çoğunda, tanıdığınız insanlarla aynı sahneyi paylaşmak da çok yardımcı oluyor. Benim fikrimde kesinlikle bir fark var. Bu sorumluluğu hem birbirimize ve hem de izleyicilere karşı bölüşmekle ilgili bir şey. Hiç hit parçamızın olmaması da yardımcı oluyor, hehe. Her yıl aynı şarkıları çalmak zorunda kalsaydık, sanırım yıllar önce bitmiş olurduk. Taze hissettiren şarkılar çalıyoruz; yeni ve eski olanları. Onlara hep sahiptik. Bu yüzden şimdi 20 yıl öncesinden çok farklı hissettirmiyor. Her şey konserde bir akışı takip etmek ve seyirciyi buna dâhil etmekle ilgili. Bu çok eğlenceli.

Geçtiğimiz yıl, son uzunçalarınız Pyramid‘in remiks edisyonunu yayımladınız. Paul Bender’dan André Bratten ve dahasına uzanan kredileriyle keşfetmesi oldukça zevkli bir koleksiyon. Bu albümü böyle bir derleme için uygun kılan neydi sence? Remiks yapanlar nasıl seçildi? Sonuçlar size nasıl hissettirdi?

Remiks yapan herkes tarafımızdan seçildi ve çoğu, farklı ortamlarda birlikte çalıştığım insanlar. Bu şarkılardan gerçekten ilginç ve farklı bir şeyler çıkaracaklarını bildiğimiz için seçildiler. Dürüst olmak gerekirse, daha fazla remiks olmasını çok isterdim. Tamamen farklı seçimler yaptıklarını ve şarkıları pek çok yönden keşfettiklerini duymak çok eğlenceli. Pyramid‘i duymamış olsanız bile, ters yüz olup kendinden bir başka harika albüm yarattığı için gerçekten mutluyum.

Müziğiniz genellikle “future jazz” olarak etiketleniyor. Sence insanlar sizi neden ileri görüşlü olarak tanımlıyor ve işlerinizi gelecekle ilişkilendiriyor? Bu bakış açısının gelişimini hangi karşılaşmalara, ilhamlara ve paylaşımlara bağlıyorsun? Gelecek “benzersiz sentezler”de mi dersin?

Bu etiketi bir süredir duymadım ve okumadım ama sanırım olumlu bir anlamı var. Kendimizi etiketlemeye çalışmıyoruz hiç. Orada caz var, rock, elektronika vs. Ama biz grup olarak sadece, bize taze ve şaşırtıcı gelen müzikler yapmaya odaklanıyoruz. Her zaman; enstrümanların, seslerin, türlerin yeni kombinasyonlarını deneyip -umarız- başka kimseye benzemeyen özel bir karışım yapmaya çalışıyoruz. Başka biri gibi tınladığımızı hissedersek, bu unsurları ortadan kaldırmak için büyük çaba harcarız; bu da şeffaf olmaz.

Sence gelecekte insanlığı nasıl bir ruh hâli bekliyor? Müziğin, özellikle cazın geleceğin dünyasında hem dinleme hem de prodüksiyon açısından nasıl dönüşeceğini düşünüyorsun?

Vay, büyük soru. Hmm, bunun için gerçekten iyi bir cevabım yok. Ama her zaman olduğu gibi gelişmeye devam edeceğini varsayıyorum. Bazı cazcılar muhafazakar olmaya devam edecek ve geriye bakacak ancak birçok caz müzisyeni yeni müzik türlerinden ilham alacak ve bu stilleri bir şekilde caza dâhil edecek. Sık sık değişen, pek çok olumlu yana sahip, daima gelişen bir sanat formu.

“Stüdyoda müzik üretmek ve açık fikirli olmak, beni yola devam ettiren şey.”

Ninja Tune gibi vizyoner bir plak şirketiyle çalıştığınız uzun yılların ardından son albümünüzü, günümüzün en heyecan verici kataloglarından birini yaratan Brainfeeder‘dan yayımladınız. Bu değişimin müziğinizde bir izi varsa o ne oldu sence? Flying Lotus ve Brainfeeder ile Jaga Jazzist’in müzikal yaklaşımlarının kesişimini nasıl değerlendiriyorsun?

Müziğimizi Brainfeeder’dan yayımladığımız için çok heyecanlıyız. Uzun yıllar boyunca bir sürü harika müzik paylaştılar; çığır açan bir plak şirketi. Çok sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz birçok sanatçıyla bir arada olmak bizim için bir onur. Gelgelelim şu ana kadar müzik yapma biçimimizi veya buna benzer bir şeyi değiştirmedi. Albümü onlara gönderdik, çok beğendiler ve yayımlamak istediler. Üretimle hiçbir ilgileri yoktu. Belki gelecekte onlarla daha yakın çalışırız. Her albüm birbirinden farklı ve daha fazla iş birliğine kesinlikle hayır demeyiz.

Üretim mekânın senin hakkında ne söylüyor? Çalışma alanında olmazsa olmazların neler?

Müzik yaparken genellikle dizüstü bilgisayarımla çalışırım ve yanımda bir piyano, bir de gitar bulunur. Yıllar boyunca ürettiğim müziğin çoğu, setup’ın gerçekten basit olduğu, dünyanın farklı yerlerine yapılan geziler esnasında çıktı. Kulübe ya da apartman dairesi gibi yani. Çok fazla prodüksiyon olmaksızın çalışan melodiler ve parçalar yapmaya çalışıyorum. 

Şarkıların temeli oluştuktan sonra düzenlemeler ve prodüksiyon üzerinde çalışmaya başlıyorum ve oldukça karmaşık demolar üretiyorum. Sonra bunları gruba getiriyorum ve stüdyoda canlı grup sounduna taşımak için uğraşıyoruz. O canlı enerjiyi elde etmek için genellikle çoğunu canlı kaydetmeye çalışıyoruz. O zaman en iyisine ulaşmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Başka zamanlarda, yaptığım demolarla devam ediyoruz ve çaldığım her şeyi gruptaki diğerleriyle değiştirmeye başlamamız gerekiyor, bu gerçekten albüme ve içinde bulunduğumuz stüdyo kurulumuna bağlı.

Son albümümüz İsveç’te bir yerde, ormanda bir göl kenarında, gerçekten güzel bir stüdyoda yapıldı. Ürettiğim müziğin bir kısmını prova etmeyi ve umutla kaydetmeyi planladık ancak on günde, albümün tamamını kaydettik. İlham verici bir ortam sanırım.

2023 için ne tür hayallerin var? Seni en çok ne heyecanlandırıyor?

2023 hem yeni müzikler yapacağım hem de geçen yıl yaptığım birçok şeyi kaydedeceğim bir yıl olacak. Hem Jaga hem de dâhil olduğum diğer projelerle. Bunun için çok heyecanlıyım. Stüdyoda müzik üretmek ve açık fikirli olmak gerçekten beni yola devam ettiren ve bu yaşam stilini değerli kılan şey. Hayalim, bu projelerin olabileceklerinin en iyisi olması.