Kabaremsi synth pop: Jakuzi

Yarın Arkaoda’da ilk konserini verecek olan Kutay Soyocak ve Taner Yücel’den oluşan Jakuzi, Bant Mag. No:49‘da ilk albümleri Fantezi Müzik ve çalışma disiplinlerine dair sorularımızı yanıtladı.

Röp – Foto: Cem Kayıran

https://www.youtube.com/watch?v=iTowXKejBQ4&list=PL7Jx64j6CeyA5ejQ32SRpDm6bLhXdxIyS

Kutay’ın Peygamber Vitesi’nin son albümünden sonra daha farklı bir şeyler yapmak istediğini biliyordum. Bana Taner’le birlikte çalışmaya başladığını söylediği zaman da epey heyecanlanmıştım. İlk olarak nasıl bir arada çalışmaya başladınız?

Kutay Soyocak: Taner’le aslında zincirleme bir bağla çalışmaya başladık. Peygamber Vitesi’nin ikinci albümüUlu’nun prodüktörü olan Utku Öğüt sayesinde tanıştık. Taner’in yaptığı işleri takip etmeye başladım ve o süreçte muhabbetimiz de koyulaştı. Peygamber Vitesi’yle ilgili beni gerçekten rahatsız eden şeylerden biri müziği prodüksiyon anlamında toparlayıcı bir vizyonun olmayışıydı. Şarkıların potansiyelini farklı bir yerden görecek biriyle çalışmak istiyordum.

Taner Yücel: Ben de daha önce böyle bir iş yapmamıştım. Tam Kutay’ın bana şarkı taslaklarını gönderdiği dönemde ben de bu tür bir şeyler hazırlıyordum aslında. Evde kendi kendime parodiler yapmayı, bir şeyleri taklit etmeyi seviyorum. Bunu yaparken çok fazla şey de öğrendim. Daha önceleri ciddiye almadan yaptığım bazı şeyleri Kutay’la ciddi bir şekilde ele aldık ve çok şey öğrendik diyebilirim.

Peki hazır parçalarla mı yola çıktınız yoksa birlikte bir şarkı yazım sürecine mi giriştiniz?

TY: Kutay taslaklar hazırlamıştı evde. Onların üzerine bazı değişiklikler yaptık. Parçalar ilk hallerine çok uzak da değil, yakın da. Adam hamuru yapmış, fırına beraber koyduk gibi bir şey.

KS: Ben o taslakları yapıyordum ama taslakların bir bağlamı yoktu aslında. Belli bir sınır çizme anlamında Taner’in büyük bir getirisi oldu. O dönem yaptığım şeyleri bir bütün olarak göremiyordum. Bizim bu projeyi bir duo projesine çevirmemizdeki en önemli etken de Taner’in de işleyiş kısmında kendinden bir şeyler katması oldu. “Koca Bir Saçmalık” şarkısının bestesi aslında Taner’in, ben vokallerini yazdım örneğin.

TY: Hatta şarkının adı “Yağmurlu”ydu eskiden. Aşırı kötü!

Kutay, senin Peygamber Vitesi’yle yaptığın üretimlerden uzaklaşıp farklı bir yönde ilerleme motivasyonun nasıl ortaya çıktı peki?

KS: Samimi olarak söylemek gerekirse, krautrock ve post-punk gibi türleri çok fazla dinleyip o temalarda bir şeyler üretmek istediğim bir dönem vardı. Çok da yapabildiğimi düşünmüyorum. Ayrıca Peygamber Vitesi’ndeki şarkı söyleyen adam imajını çok fazla ciddiye aldığımı fark ettim. Kurgulanmış bir karanlığın içine saplanmış bir kimliği vardı grubun. Normal hayatta öyle bir adam değilim ve bu kopukluk, bu değişikliği başlatan şey oldu. Ayrıca Türkçenin şarkı söylerkenki kullanımı hakkında da kafayı yorduğum bazı şeyler vardı. Son zamanlarda sıklıkla dinlediğim synthpop, dark wave gibi müzikleri Türkçe yorumlamaya çalıştık.

Bence de Jakuzi’nin ilk albümünde en belirgin olarak öne çıkan şey Kutay’ın vokallerinin önceki çalışmalarına nazaran daha iplerinden salınmış bir halde tınlaması. Vokallerin özel olarak üzerinde durduğunuzu ve bunun için kafa yorduğunuzu biliyorum. Biraz bu konuda nasıl çalıştığınızdan bahsedebilir misiniz?

TY: Açıkçası çok uğraştık. Kutay ilk başlarda alıştığı bir refleksle şarkı söylüyordu. “Pasif agresif vokal” dediğimiz bir tanımlama vardır ya, dişini sıkarak söylemek gibi… Onu kapamaya çok uğraştık başlarda. Biraz daha kendini ciddiye almadan, kabaremsi bir vokal yaklaşımı olmasını istedim. Kutay bence bu hissiyatı iyi vermeyi başardı.

KS: İki binlerin getirdiği Türkçe rock algısı, niyet ve uygulanış arasındaki büyük uçurum bu refleksi doğuruyordu. Dinlediğim şeylerle yaptığım müziğin tutmamasına biraz takılmıştım. Mark Lanegan ya da Nick Cave’deki dert anlatan, derdi olan adam halini çok seviyordum. Ama Jakuzi’de hayatımda yazdığım en basit sözleri yazdım.

Canlı performanslarınızda da sanırım bir davulcu ve ikiniz olacaksınız.

TY: Şu aralar denemeler yapıyoruz. Enstrümantasyon olarak albümdekinin birebir aynısı olmayacak. Altyapı kullanacağız, davul olacak, ben bas çalacağım, Kutay da vokal yapacak.

Synthesizer?

TY: Gönüllerde.

Bu ilginç bir detaymış.

TY: Evet, synthpop yapıyoruz ama synth’çimiz yok. Şimdilik biraz riskli gibi buluyoruz. Belki sonra olabilir ama şimdilik kısıtlı ve biraz daha provasını yapabileceğimiz rahatlıkta olması lazım.

Peki “Jakuzi’yi bir gruba çevirmek istemiyoruz” gibi bir düşünceniz var mı?

TY: Şu an böyle az kişi olmasını istiyoruz. Ben ilk başta iki kişi olması konusunda çok ısrarcıydım. Sadece mikrofon ve bas gitar olması bana iyi geliyordu. Altyapıyı da kasetten çalalım istiyordum. Ama gün geliyor, insanlar kel oluyor ve değişiyor.

KS: Tabii ki eklemeler olur ama Jakuzi’nin bir grup olmasını şu an istemiyorum sanırım. Bu işe biraz daha proje gibi yaklaşmak bana daha doğru geliyor. Daha sağlıklı ve çizgileri daha belirli oluyor. İkinci albümü yapsak bile bu iki kişinin ürünü olacak.

TY: Az kişiyle paslaşmak çok keyifli oluyor. Küçük bir alanda az kişisin. İki kişi ya da üç kişi, birbirinin gözünün içine bakarak çalmak bana daha heyecan verici geliyor. İlla Slipknot gibi olmaya gerek yok yani.

Üzerine çalıştığınız taslaklar arasında Fantezi Müzik albümünde yer vermediğiniz, sonraya sakladığınız şarkılar oldu mu?

TY: Albümü yaptık bitirdik, ama o enerji durmadı. Birkaç şarkı daha çıktı ardından ve “Keşke bunları da albüme koyabilseydik” dedik ama çoktan mastering’e gitmişti albüm.

KS: İki yeni şarkı ve iki cover’dan oluşan bir şey yayınlayabiliriz belki.