Karakter galerisi: Todd Haynes

Yazı: Kiraz Mısırlıoğlu - Kolaj: Mert Boz

Safe (1995), Far from Heaven (2002), I’m Not There (2007), Carol (2015) ve dahası… New Queer Cinema hareketinin önemli temsilcilerinden olan yazar – yönetmen Todd Haynes, yeni filmi May December ile bir kez daha Cannes Film Festivali’nin Ana Yarışma seçkisinde yer alıyor. Başrollerine Natalie Portman ve Julianne Moore gibi heyecan uyandıran isimleri taşıyan yapım; magazine meze olan bir romantik bir ilişkinin ülkeyi sarsmasından 20 yıl sonrasında geçiyor ve geçmişleriyle ilgili bir film için araştırma yapmak üzere bir oyuncu tarafından ziyaret edilen evli bir çiftin hissettiği baskıyı konu alıyor. 

May December vesilesiyle, Todd Haynes’in karakter galerisine yakından bakıyoruz.

Bob Dylan 

Film: I’m Not There (2007) 

Canlandıran: Ben Whishaw, Cate Blanchett, Christian Bale, Heath Ledger, Marcus Carl Franklin, Richard Gere

Müzisyenin kariyerinin altı önemli dönemini anlatan I’m Not There, altı farklı oyuncu ile altı farklı Bob Dylan sunuyor. Tüm zamanların en iyi şarkı yazarlarından biri olmasının yanı sıra hayatı her zaman bir bilmece olan Dylan’ın yazdığı sözler, yıllar boyunca anlamlandırılmaya çalışıldı. Fakat Haynes’in amacının herhangi bir cevap bulmak olmadığını ilk sahneden görüyoruz. Filmin bütününe bakıldığında ortaya daha fazla gizem çıkıyor ve bu Bob Dylan’ın sihrini bir kez daha kanıtlıyor. 

Brian Slade 

Film: Velvet Goldmine (1998) 

Canlandıran: Jonathan Rhys Meyers 

Haynes, ilhamını David Bowie’den alan Brian Slade karakteri ile kurgusal bir müzik ikonunun hikâyesini fablistik bir bakış açısı ile sunuyor. Film, Slade’in hızlı yükselişini, sahte suikastını ve sonunda 80’lerin pop yıldızı Tommy Stone’a dönüşümünü takip ediyor. Bu yolculuğu esnasında Slade erkekleri ve kadınları seviyor, şöhret ve imaj takıntısını sahipleniyor ve nihayetinde kendini kaybediyor. 

Yönetmen, karakterin altında yatan motivasyonu şöyle anlatmış: “O, diğer herkesin çarpıtmalarının ve farklı bakış açılarının bir nesnesi olmalıydı. Bowie ile de ilişkisi olan pek çok erkek vardı ama onun hakkında çok ilginç olan şey, gerçekten eşcinsel olup olmamasının önemli olmamasıydı. Sanatında kullandığı şey buydu. O zamanlar kendini ayırt etmek, insanları tam anlamıyla şok etmek ve şaşırtmak ve birdenbire norm hâline gelen yepyeni bir dizi gelenek oluşturmak için bir dil olarak kullandığı şey buydu. Bunu yaparak, rock’n’roll’daki erkeklik ve heteroseksüellik anlatısını tamamen yeniden yazdı.”

Carol Aird 

Film: Carol (2015) 

Canlandıran: Cate Blanchett 

Eşcinselliğin toplum tarafından kabul görmediği 1950’lerin Manhattan’ında gerçek aşkı bulmaya çabalayan bir karakter Carol; çekici, karizmatik, zarif, duygusal, oldukça da açık sözlü. Görünüşte mükemmel bir hayata sahip: Varlıklı bir eş, sevgi dolu bir aile, New York sosyetesinde göz alıcı bir yer… Fakat bütün bunların altında sosyal kısıtlamalar yüzünden hak ettiği özgürlüğe ulaşamayan, kendisi olmasının çocuğundan bile uzak kalmasına mâl olacağı bir toplumda yaşayan bir kadın yatıyor. Carol’da “mutlu olmayan birinin küçük ipuçları var”, Todd Haynes’in de dediği gibi.

Cathy Whitaker 

Film: Far From Heaven (2002) 

Canlandıran: Julianne Moore 

İyi niyetli ve kibar ama yalnız ve hayat tarafından ezilmiş… Far From Heaven, Cathy Whitaker karakterini, dönemin kadınlarının kendilerini içinde buldukları görünmez hapishaneyi kişiselleştirmek için bir araç olarak kullanıyor. Cathy özünde “iyi” bir eş; ailesiyle ilgileniyor, eşinin her ihtiyacına uyum sağlıyor ve toplum düzenini asla sorgulamıyor. Bütün bu özellikleri ile Cathy, 1950’lerde kadınlara yönelik baskıyı maskeleyen “başarılı kadın” damgasını kazanmış bir karakter. 

Elinden hiçbir şey gelmeden, yüzünde zorlama bir gülümsemeyle, hayatını onun etrafında kurduğu erkeğin, kendisinde yarattığı tahribatları izlemek zorunda kalıyor Cathy. “Far From Heaven’da inşa etmeye çalıştığım şey buydu: İnsanların özgürlük eksikliğinin bir diyagramda gösterildiği şematik bir kriz” diyor Haynes film için. 

Therese Belivet 

Film: Carol (2015) 

Canlandıran: Rooney Mara 

Therese için sessiz, içe dönük ve ruhani bir karakter demek mümkün. Her ne kadar nazik tavrını daima korusa da film boyunca bunun yer yer kırılarak, ruhunun bütünlüğünü ve sahip olduğu gücü ortaya çıkardığını görüyoruz. Haynes hikâye boyunca, Therese’in küçük ama güçlü yollarla hayatının kontrolünü eline alma serüvenini izletiyor âdeta. 

Therese, büyük bir aşkı içinde taşımaya müsait bir karakter ama onu nerede bulacağı veya onun nereden geleceği hakkında hiçbir fikri yok. Carol’ın aksine Therese genç ve başıboş, yetenekleri ile bir şeyler yapmak istiyor fakat kendini nasıl yönlendireceğini bilmiyor. Fotoğrafçılığı ve sessiz yaklaşımıyla insanları izlemeyi sevse de onların hayatlarına nasıl dâhil olacağını bilmiyor. Carol hayatına girdiği vakit ise tüm bunlar yavaş yavaş değişmeye başlıyor.