Topluma sinen belirsizlik: Latin Amerika’dan Tekinsiz Öyküler

Yazı: Korcan Derinsu

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle yayımlanan Latin Amerika’dan Tekinsiz Öyküler, 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarından farklı yazarların öykülerini derliyor. Büyük dönüşümlerin, savaşların arifesinde Latin Amerika’da hayata sinen “tekinsizlik” ortak temaları olsa da bu öyküler özgünlüğü ve ihtişamıyla dünyayı şaşırtıp büyüleyen Latin Amerika deneyimini bir kaleydoskop gibi farklı veçheleriyle yansıtıyor.

Horacio Quiroga, José Asunsión Silva, Juan Montalvo, Leopoldo Lugones, Manuel Gutiérrez Nájera, Roberto Arlt, Roberto Mariani ve Roberto Payró’nun öykülerini Türkçeye kazandıranlar Banu Karakaş, Çiçek Öztek, Çiğdem Öztürk, İdil Dündar, Saliha Nilüfer, Seda Ersavcı ve Süleyman Doğru.


Ne hakkında? Hikâye ne? 

Latin Amerika’dan Tekinsiz Öyküler, ülkelerinin edebiyatlarında derin izler bırakmış yazarların, 1880-1930 yılları arasındaki dönemden seçilmiş 17 öyküsünden oluşan bir derleme. Büyük değişimlerin öncesinde Latin Amerika’da hayata sinen “tekinsizlik” tüm öykülerin ortak temasını oluşturuyor. 

Zaman dilimi ve mekân 

Öykülerin hepsi Latin Amerika’da ve hemen hemen yazıldıkları dönemde geçiyor. 

Okumadan önce bilmemiz gerekenler 

Bu kitap Çevirmenler Meslek Birliği (ÇEVBİR) üyesi yedi çevirmen tarafından Türkçeye aktarılmış. Satışından sağlanacak tüm telif geliri de ÇEVBİR’e bağışlanıyor.

ÇEVBİR, 2006 yılında çevirmenlerin haklarını korumak için kurulmuş bir meslek örgütü.

Kitaba dair en çok neyi sevdin?

Tek yazarın elinden çıksa da bir derleme de olsa öykülerdeki tür çeşitliliğini büyük bir zenginlik olarak görüyorum. Bu derleme de bu zenginliği fazlasıyla taşıyor. Gotik bir öyküden siyasi hicve, fantastikten daha gerçekçi bir öyküye uzanan geniş yelpaze kitaba dair en sevdiğim şey oldu.

Yazıma dair neler söyleyebilirsin? 

Bazı öyküler daha uzun cümlelerle, daha oyuncaklı bir dille yazılmışken bazıları daha kısa ve sade. Tür çeşitliliği yazımı da etkiliyor ister istemez. Bu da kitabın bir diğer güzelliği. Ayrıca çevirmenlerin hepsi de o kadar iyi iş çıkarmışlar ki yazarlar arası üslup farkını da hissedebiliyoruz.

Kısa sürede sürüklenerek mi okudun? Yoksa biraz sürünerek mi? 

Hemen hepsi çok kolay okunan türden öyküler. Fakat bilerek acele etmedim, günde iki – üç öykü okuyarak tüm kitabı bitirmeyi haftaya yaydım. Çok da memnunum bu kararımdan. Okur oburluğunun özellikle öykü kitaplarında hiç iyi olmadığını düşünüyorum. 

Çok etkilendiğin / dönüp tekrar okuduğun bölüm(ler) oldu mu? 

Horacio Quiroga’nın “Anakonda” öyküsünde tekrar okuduğum bazı yerler oldu. Kitaptaki favorim de bu öykü zaten. 

Kitap, modunu nasıl etkiledi? 

İyi ya da kötü etkiledi diyemem belki ama ülkelerin kabuk değişiminin edebi yansımalarını görmek, başka bir deyişle her şeyin birbirine görünmez bağlarla bağlı olduğunu bir kez daha sezmek hoşuma gitti. 

Okurken hiç Google’ladığın şeyler oldu mu? 

Kitapta yer alan bazı yazarları ilk kez duydum. Hâliyle onları araştırdım, keşke Türkçeye çevrilseler dedim. Latin Amerika edebiyatı öyle derin bir okyanus ki nereye bakarsanız daha da derinde başka şeyler olduğunu görüyorsunuz.

Kitabın ismi hakkında ne düşünüyorsun?

Tekinsizlik bazı öykülerde doğrudan kendine yer bulurken aslında çoğu öyküde daha mecazi bir anlamda kullanılıyor. 1880-1930 arası Latin Amerika ülkelerinin savaşlar öncesi değişim geçirdiği, bu değişimin toplumda yansımalarının net olarak görüldüğü bir dönem. Bu yüzden topluma sinen o belirsizlikle dolu arayış hâli tekinsizlik olarak kendini gösteriyor ve bence böylesine bir derlemeye de çok yakışıyor. 

Bu kitabı seven şunları da sever 

Çağdaş Latin Amerika edebiyatından herkesin okumasını istediğim Mariana Enriquez, Samanta Schweblin, Monica Ojeda, Selva Almada, Dolores Reyes ilk aklıma gelen isimler.

Derlemede yer alan ve çok iyi bir yazar olduğunu düşündüğüm Uruguaylı Horacio Quiroga’dan Aşk, Delilik ve Ölüm Öyküleri (Notos Kitap) de herkesin okumasını istediğim bir kitap. 

Bir de çok sevdiğim ve tekinsizliğin hakkını sonuna dek verdiğini düşündüğüm bir film var. En İyi Yabancı Film Oscar’ı kazandığı için aslında oldukça bilinen bir film: El secreto de sus ojos / The Secret In Their Eyes (2009) İzlemeyen varsa izlesin, fena bulmayacağına eminim.

Yazara bir soru soracak olsan bu soru ne olurdu?

Kendi ülkelerinin güncel durumu hakkında ne düşündüklerini sormak isterdim sanırım. Çünkü Latin Amerika ülkeleri de tıpkı bizim gibi bolca sürprizle dolu. Daha içerden bir görüşü duymak, hele hele geçmiş – şimdiki zaman arasındaki bağı öğrenmek hoş olabilirdi.