Marnie Stern, Beirut ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Zeynep Naz Günsal

Marnie Stern çift shot espresso etkili bir parçayla geri döndü. Beirut’un yeni teklisi umut – umutsuzluk arasında mekik dokuyor. Dilan Balkay, kendiyle mücadele içindeki bir âşığın hikâyesine ses veriyor. 

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Marnie Stern – Plain Speak
(Joyful Noise Recordings)

Şarkıcı / besteci / gitar büyücüsü Marnie Stern, yoldaki uzunçaları The Comeback Kid’den fırlattığı çift shot espresso etkili bu dinamik ve tümüyle rengârenk ilk tekli, baştan sona rifflerin ve davul ataklarının dinleyeni oradan oraya savurduğu dopdolu bir parça. Müthiş başlıklı The Chronicles of Marnia (2013) albümünden beri yolunu gözlediğimiz Stern sanki hiç mola vermemiş gibi. 

ALBÜM: Slowdive – everything is alive
(Dead Oceans)

Eşliğinde rüyalara dalmanın benzersiz hazlar yaşattığı, eşi benzeri olmayan bir grup Slowdive. 90’lara tadını veren üç albümün ardından 2014’te yeniden toplanmalarını takip eden bu ikinci uzunçalar, muhtemelen geri dönüş sonrası ortaya çıkardıkları en çarpıcı iş. Synthesizer ve gitar arpejleriyle etrafınızı sarıveren açılış parçası “shanty”, Neil Halstead’in sesini ilk kez tertemiz şekilde işittiğimiz “andalucia plays” ve sihri belirsizliğinde saklı olan “skin in the game”, ilk dinlemelerdeki favorilerimiz. Ama belli ki kendisiyle çok vakitler geçireceğiz.

TEKLİ: Duran Duran – DANSE MACABRE
(Tape Modern /BMG)

Cadılar Bayramı temalı olacağı duyurulan yeni Duran Duran albümünden tam da moda uygun, ürpertici ve karanlık ilk tekli. İsmini geç orta çağa ait bir alegori olan “Danse Macabre” yani ölüm dansından alan şarkının temelini açılıştaki dans ritimleri ve ürkütücü tonunu belirlemede yardımcı bas yürüyüşleri oluşturuyor. Sözlerde bol bol yer verilen Cadılar Bayramı ve ölüme dair imgeler de konsepti tamamlamış. Grubun kurucu üyelerinden Nick Rhodes’un “Cadılar Bayramı’nın neşesi ve çılgınlığını kutluyor” diye betimlediği tematik albüm 27 Ekim’de yayında olacak.

TEKLİ: Jorja Smith – Falling or flying
(FAMM)

Beş yılın ardından yayımlayacağı yeni albümüne adını veren parça ve bizzat kendi çektiği klibinin ortaya çıkış sebebini şöyle anlatıyor Jorja Smith: “Sevdiğim biriyle uzaya çıkmak istedim ama o benimle gelmek istemedi.” Bir hayal kırıklığının hediyesi olarak doğan “Falling or flying”, DAMEDAME*’in türler arasında gezdiren prodüksiyonuyla büyümüş. Dinleyeni derhâl ağına düşüren bas – davul hattına bir bir eklenen lezzetli vokaller, tatlı gitar dokunuşları ve çeşitli synth süslemeleriyle epey zevkli bir işitsel akış sunuyor. 

TEKLİ: Dilan Balkay – Bile İsteye
(SMF)

Dinleyicileri olarak biz de Dilan Balkay’ın kuyularına bile isteye düşüyoruz her defasında. Bu kez hızlanmış kalp atışını andıran bir ritim üzerinde kesik vokallerle anlatmaya başladığı hikâye dile dolanan, akışkan bir nakarata dönüşüyor; bir haykırış gibi tınlayan üflemeli partisyonlarıyla duygusunu katlıyor. Prodüksiyonu, Şener Ergin’in marifeti. Aşk tuzağına düşmüş birinin kendisiyle verdiği mücadeleyi seslendiren parçanın Damla Es yönetmenliğinde çekilmiş klibine de göz atmanız tavsiye edilir; Burcu Uçatenik ve Dilan Balkay’ın etkileyici performanslarını bizce kaçırmayın.

ALBÜM: Jeff Rosenstock – HELLMODE
(Polyvinyl Records Co)

HELLMODE, kabına sığmayan punk numaraları, daha ilk dinleyişte dile dolanan “LIKED U BETTER” ve daha sakin seyreden akustik parçaların dengeli bir harmanı âdeta. Parçaların içine Los Angeles’a taşınmış olmanın verdiği yeni farkındalıklar, mesleki hayatında geç ulaştığı tanınırlık, kendisini ve duygusal ilişkilerini sorgulama ve bir yandan da iklim krizi gibi hem evrensel boyutta da yankı bulabilecek kişisel konular serpiştirmiş Jeff Rosenstock. Çağa hem ses evreni hem sözleriyle ayak uyduran albüm, müzisyene “şu an hayatta olmanın kaosu” gibi hissettiriyormuş.

TEKLİ: Beirut – So Many Plans
(Pompeii Records)

Zach Condon’ın solo projesi olarak başlayan ve kalplerde yumuşak bir noktaya yerleşen Beirut, 10 Kasım’a tarih verdiği yeni albümünü “So Many Plans” ile duyurdu. Condon’ın bu parçadan önce hiç eline almadığı bir bariton ukuleleyle açılan parça, kendini tekrarlayan, pandemi zamanını yad eden ve umut – umutsuzluk arasında mekik dokuyan sözleriyle kendini hemen sevdirmeyi başarıyor.

TEKLİ: Can Kazaz – Fırtına
(Universal Music Turkey)

2022 çıkışlı ve Toprak albümünü takip eden ilk Can Kazaz teklisinde; anlatıcı sevdiğine seslenirken ,hayranlık duymanın yanı sıra tutkusuna ve ruhuna yön vermesi için ona ihtiyaç duyduğunu haykırıyor. Şarkının ritmiyle nefes alıp veren synthlerle dolu alternatif pop numarası Kazaz’ın hislerini dinleyiciye eksiksiz geçiren vokalleriyle tamamlanıyor. Buğra Özdemir imzalı klibi de işte burada.

TEKLİ: The Kills – 103
(Domino)

2000’lerde garage rock akımının bayrak taşıyan gruplarından biri olan The Kills, yeni bir albümün yolda olduğunu duyurdu. Grubun 2016’dan bu yana yayımlayacağı ilk stüdyo albümü olacak God Games, ikilinin diskografisinin de altıncı uzunçaları. “103” adlı yeni tekliyi Alison Mosshart’ın yeri gelince titreyerek, biraz savrularak duyguyu geçiren vokalleri. Jamie Hince’in imzası hâline gelen kirli gitarları eskisi kadar baskın değil belki ama spot ışıkları üstüne vurduğunda yine yapacağını yapıyor.

EP: Smoke DZA & Flying Lotus – Flying Objects
(Smoker’s Club Records)

Son yıllarda yazdığı film müzikleri ve ikinci kez kalkıştığı yönetmenlik macerasının tadını çıkaran FlyLo’muzun sağı solu belli olmuyor; yeni sürprizi, New Yorklu rapçi Smoke DZA ile birlikte formülize ettiği, bünye üzerinde 14 dakika etkili psikedeli hapı Flying Objects. Gönül rahatlığıyla gizemli, davetkâr, sersemletici olarak tanımlanabilecek beş şarkıyla ayakları yerden kesen kısaçalarda ikili dışında Conway the Machine, Black Thought ve Estelle’in katkıları var; müziğin yönlendirdiği hislerle konuşan kapak görseli de epey şık.

TEKLİ: Selût, Nilipek., Seda Erciyes & Tuğçe Şenoğul – Dünya’nın Kalanı 12 
(Tarla Records)

Yolculuğumuz Karadeniz’de başlıyor; önce bir telefon konuşması işitiyoruz, sonra kibar bir akustik gitar ve Doğa Ocak’ın piyano melodileri üzerine Selût’ün büyülü vokallerini. “Dünya’nın Kalanı 12”; aynı odada, aynı anda kaydedilen Nilipek., Seda Erciyes ve Tuğçe Şenoğul vokalleriyle sarıp sarmalayarak metaforik bir yangına doğru sürüklüyor dinleyeni. Selût’le geçtiğimiz ay yaratım süreçlerine ilişkin bir sohbet etmiştik, parçayı dinledikten sonra okumak isteyenler buraya.

ALBÜM: Hey Colossus – In Blood
(Wrong Seed)

Kurucu üyeler Joe Thompson ve Robert Davis ile 20 yılı devirmiş Londralı rock oluşumun yeni kurdukları plak şirketleri aracılığıyla yayımlanan albümü, pandemi döneminde övgüler toplayan Dances/Curses’dan (2020) sonra yine ağır mı ağır ama daima yüksek seste, grup üyelerinin sinerjisinin kayıttaki devinimiyle melankolik bir fonda güçlü bir sound barındırıyor. Folk öğelerinin, belki mitik etmenlerin konuda da prodüksiyonda da sezildiği; kayıp, travma ve iyileşme üzerine yoğunlaşan sekiz parçalık uzunçalarla Hey Colossus, kendini konumlandırdığı özgün yerin altını iyice doldurmuş gibi.

ALBÜM: Speedy Ortiz – Rabbit Rabbit 
(Wax Nine)

Dördüncü stüdyo albümüyle geri dönen Massachusetts çıkışlı ekip, yeni işlerinde öncekilerden farklı bir sonik dünyaya giriş yapmasalar da oyun alanlarını genişlettikçe genişletmiş; iki farklı stüdyoda gerçekleştirilen kayıtlarda 50 farklı gitar ve 100’den fazla efekt pedal kullanmış. Speedy Ortiz kurucusu, vokalisti ve söz yazarı Sadie Dupuis Rabbit Rabbit’teki parçaları yazarken pandemide tek başına kaldığı vakitlerin de bir getirisi olarak, kendine karşı hiç olmadığı kadar dürüst bir tavırla, ne kadar korkutucu ve bilinmedik bir uğraş olsa da çocukluğundaki en karanlık ve huzursuz anılara dönmüş. Tatsız yaşantılarının üstünün ailesi tarafından fazla hızlıca kapatıldığını fark eden müzisyen, şarkılarıyla bir bakıma onları sindirmiş, içindeki üzüntüyü ve siniri dökmüş. 90’lara selam verircesine biraz kaotik, yüksek sesli ve kirli tınlamaktan çekinmeyen grup, tarzlarına sadık kaldıkları imza bir albümle karşımızda.

TEKLİ: Berke Can Özcan & Arve Henriksen – Snake Behind Valley
(Omni Sound)

Berke Can Özcan, 10 Kasım’da yayımlayacağı Twin Rocks adlı uzunçalarında, Türkiye’nin güneybatısındaki antik Likya kıyılarının bir kısmını çevreleyen 520 km uzunluğundaki bir yürüyüş parkuru olan Likya Yolu’nun sonik haritasını çıkarıyor. Norveçli trompet ustası Arve Henriksen ve Brooklynli bariton saksafoncu Jonah Parzen-Johnson ortaklığında kaydedilen koleksiyondan ilk tadımlık, albümün organik seslerle elektronik manipülasyon arasında, ambient caz çatısı altında birleşen hassas bir denge kurduğuna işaret ediyor.

TEKLİ: Marina Herlop – La Alhambra
(Pan)

“Bazen biraz güneşlenebilmek için evimin balkonunda oturuyorum. Gözlerimi kapayıp, kendimi topraktan mor renkli bitkiler söken bir bahçıvan olarak hayal ediyorum. Defetmek istediğim her kötü hatıra ya da duygu, bitkilerden biri oluyor.” Katalan besteci Marina Herlop, 27 Ekim’de serbest kalacak Nekkuja isimli yeni albümünü tematik bahçesi olarak tanımlamış. Her parçasında bir anlamda arınma deneyimi yaşatacak koleksiyondan ilk tadımlık “La Alhambra”, vokal armonileri ve gittikçe gerginleşen atmosferiyle etkisi altına alıyor.

ALBÜM: Tom James Scott – Nightshade
(ALTER)

Nasıl bir enstrümandan çıktığını düşünmeden sesi deneyimletebilmesi, muhtemelen Tom James Scott’ın son harikası Nightshade’in özel güçlerinden biri. Özellikle 14 dakikalık açılış parçası “Echo of Water”, bant cızırtılarıyla çizilmiş desenler canlandırıyor zihinde. Melodiyi ve derin bir akış hâlini en önde tutan üç uzun kompozisyon, adından da belli ettiği üzere, gecenin kasvetini buram buram solumanıza vesile oluyor.  

TEKLİ: Oneohtrix Point Never – A Barely Lit Path
(Ridge Valley Digital / Warp) 

Bir ara “spekülatif bir otobiyografi” olacağını beyan ettiği 10. stüdyo albümü Again’in merakla yolunun gözlendiği Daniel Lopatin’in ulvi ve tüm müzikal forsuyla yürek burkan teklisi, OPN’den alışık olduğumuz ölçüde katartik ve sinematik. İzleyeni iki talihsiz kaza deney mankeniyle dar bir arabaya koyan Freeka Tet imzalı video klibi ise esprili fakat en az parçanın yarattığı ses manzarası kadar duygu yüklü.

TEKLİ: Devendra Banhart – Nun
(Mexican Summer / LLC) 

Eylül sonunda yayımlanacak Flying Wig albümünden bu minik psych-folk tekli aksak ritimlerle süslenmiş vurguları eşliğinde bir şehrin içinde koşturmaca hâlinin müzikli bir tasviri gibi. Kadim dostu ve bir başka Mexican Summer üyesi Cate Le Bon’un prodüktörlüğünü yaptığı albümden paylaşılan ikinci tekli olan “Nun”ın  animasyoncu Joe Cappa tarafından çizilip harekete geçirilen kısa klibi ise absürt, fantastik bir banliyo kabusu gibi.