Moufida Tlatli (1947 - 2021)

Moufida Tlatli’yi yalnızca “Arap dünyasından bir kadın yönetmen” etiketiyle tanımlamak haksızlık olur. Sadece çağdaş Tunus sinemasının en önemli figürlerinden değildi, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın öncü feminist hikâye anlatıcılarındandı. Tunuslu kadınların yaşamlarına içeriden bakış şansı sunarken, nesiller boyu yaşanan travmaları görünür kılıyor; seyirciyi, karakterlerinin psikolojik ve fiziksel deneyimlerine ortak ediyordu.

Yönetmen, senarist ve kurgucu kimlikleriyle tanıdığımız sinemacının 7 Şubat Pazar günü, 73 yaşında hayata gözlerini yumduğunu işittik. Haber, Tunus Kültür Bakanlığı tarafından da çok geçmeden doğrulandı. Endüstriye kazandırdığı ünlü oyuncu Hend Sabri, “Beni keşfeden ve içimde başkalarının görmediğini görebilen kadına…” cümlesiyle başladığı taziye mesajında, şu ifadeleri kullandı: “Arap sineması bugün harikalarından birini kaybetti. Gururla ait olduğum bu ailenin, irili ufaklı tüm fertlerine başsağlığı diliyorum. Her şey için teşekkürler Mofa, teşekkürler öğretmenim. Huzur, o iyi ruhunla olsun.”

Çetin toprakların gür sesi Tlatli’ye veda ederken, hem yedinci sanata katkılarını anmak hem de geride bıraktığı önemli mirası kutlamak istedik.

Felsefe öğretmeni sayesinde sinemaya olan ilgisini keşfeden Moufida Tlatli, Paris’teki bir enstitüde aldığı senaryo ve kurgu eğitiminin ardından 1968’de mezun oldu. Dört yıl boyunca senaryo şefi ve televizyon yapımcısı olarak Fransa’da çalıştı. Kariyerini sıfırdan inşa etmeye karar verince 1972’de Tunus’a döndü. Merzek Allouache, Farouk Beloufa, Michel Khleifi, Nacer Khemir ve Férid Boughédir gibi yönetmenlerin filmleri için 40 seneye yakın kurgu masasına oturdu. Halfaouine: Boy of the Terraces (1990) ve -yine bir başka devrimci feminist film olan- Sama (1988) ellerinden çıkan önemli yapımlardandır.

Samt El Qusur (The Silences of the Palace)

1994’te rejisör koltuğuna geçiş yaptı ve annesinin çetrefilli hayatından ilham alarak Samt El Qusur (The Silences of the Palace) isimli filme imza attı. Kadın hakları ve kadın cinselliği gibi tabu addedilen konulara derinlemesine dalan Tlatli, farklı kuşaklardan Arap kadınlarının deneyimlediği sömürü ve travmalara yakından bakıyordu. Bu öncü film Cannes’dan Toronto’ya, İstanbul’dan Chicago’ya birçok önemli festivalden ödülle döndü. Samt El Qusur kimilerince hâlâ, Afrika topraklarından çıkmış en iyi filmlerden biri olarak kabul edilmekte.

İlk filminden altı yıl sonra Tlatli, La Saison des Hommes (The Season of Men) ile Tunus’taki cinsiyet eşitsizliğini ele alacaktı. Erkekler ve kadınlar arasındaki politik, psikolojik ve fiziksel farklılıklar üzerine düşünen yapım; Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümüne seçilerek önemli bir başarı elde etti. Feminist yönetmenin üçüncü ve son çalışması ise, 2004’te çektiği Nadia et Sarra oldu. Menapoza giren bir anne ile ergenliğe adım atan kızının bitmeyen hesaplaşmaları, bol çatışmalı öykünün odağında yer almaktaydı.

Birçok önemli festivalin jüri üyeleri arasında yer alan sinemacı, emeklilikten sonra kendini Tunus siyasetine adadı. Yasemin Devrimi’nin ardından kurulan geçiş hükümetinin ilk kabinesinde, kültür bakanı olarak hizmetlerde bulundu. Görevi boyunca bağımsız duruşunu korudu, herhangi bir siyasi partiye üye olmadı. 

Yazı: Merdan Çaba Geçer