Nina Chanel Abney ve çeşitliliği kutlayan kültür inşası: “Big Butch Energy/Synergy”
Yazı: Naz Öğün
“Size tek bir hikâye anlatmayacağım, çünkü ben tek bir şeyden ibaret değilim. Ne çizmek istiyorsam onu çiziyorum. Benim için hiçbir şeyin sınırı yok.” diyor Nina Chanel Abney, 2015’te Vanity Fair’e verdiği bir röportajda. Muhtemelen onun canlı renklerle boyalı tuvallerini en iyi anlatacak cümle bu. Beyazların egemen olduğu heteronormatif sanat dünyasının sınırlarından kendine özgü çizgileriyle kaçmayı başarıyor. Nina’nın tablolarında her zaman bir hareketlilik var. Hareket hâlindeki figürlerle sanki hâlihazırda var olan dinamik bir dünyayı önümüze seriyor. İzleyici bu sahneye dışarıdan müdahil oluyormuş hissine kapılıyor.
Abney, gölgelerden ve perspektiften kaçınıyor. Grafik tasarım ve sokak sanatından esinlenmiş kompozisyonlar oluşturuyor. Kompozisyonlarında modern dünyanın telaşının ve hareketliliğinin ardında, Siyah ve kuir kimliğinin getirdiği deneyimlerden yola çıkarak ırk, cinsellik ve kimlik gibi karmaşık konulara temas ediyor.

DelMonico Books, 6 Mayıs’ta Nina Chanel Abney’nin işlerini mercek altına alan yeni bir kitap yayımlamaya hazırlanıyor. Nina Chanel Abney: Big Butch Energy/Synergy, sanatçının ICA Miami ve moCa Cleveland’daki sergilerinden derlenen bir katalog. Kitap, Abney’nin geleneksel üniversite yaşamını kendi perspektifinden yeniden kurgulayarak cinsiyet normlarını nasıl yıktığını ele alarak; sinema ve popüler kültürden ilham alan sanatçının işlerine bir bakış sunuyor.

Kampüs yaşantısına kuir ve Siyah bakış
Abney’nin Big Butch Energy/Synergy sergisi, izleyiciyi ötekileştirilmiş toplulukların başrol olduğu bir üniversite kampüsüne sürüklüyor. Üniversite deneyimlerinden ilham alarak oluşturduğu sergide maskülenlik ve feminenlik kavramlarını işliyor. Genellikle Siyahların büyüme sancılarını görmeye alışkın olmadığımız Animal House ve Porky’s gibi Amerikan “coming-of-age” filmlerini yeniden hayal ediyor. Amerikan kampüslerinde yaygın olan “fraternity” ve “sorority” kültürünü alaycı bir şekilde yorumluyor.
Geleneksel cinsiyet rollerini pekiştiren bu dışlayıcı toplulukları kendi bakış açısından canlandırırken alışkın olmadığımız manzaralar yaratıyor Abney. Big Butch Energy/Synergy, hipermaskülenlikle özdeşleşen frat partileri ya da toplu duşlar gibi ortamlara çeşitlilik algısıyla bakmamızı sağlıyor. Batik desenler ve iştahla yenen pizzalar gibi detaylar klişeleşmiş üniversite deneyiminin somut boyutunu sembolize ediyor. Bunun yanı sıra bir yandan dans edip bir yandan flört edilen romantik atmosferler bu deneyimin daha duygusal bir boyutunu yansıtıyor.
Nina Chanel Abney, üretimleriyle hegemonik yapılar içinde dışlanan grupların görünürlüğünü ve çeşitliliği kutlayan bir kültürün inşasına zemin hazırlıyor. Teknik olarak derinlik ve perspektiften kaçınan Abney, kurcaladığı konularla tablolarını derinleştiriyor. Kendine özgü tarzıyla ilk bakışta neredeyse çocuksu bir neşeye sahip olan işleri, Amerikan kültürünü sorgulayan iğneleyici imgelerle dolu.
Abney, sergisinde sınırların olmadığı, kimliklerin özgürce ve çok boyutlu şekilde ifade bulduğu bir dünya yaratıyor. Kendi sözleriyle, işleri “Kolayca yutulabilir ama sindirmesi zor”.