Okay Kaya, Bahtiyar Taş ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz

Okay Kaya, yeni albümüyle insan bedenini, sınırlarını ve olasılıklarını keşfe çıkıyor. Beyaz Kelebekler basçısı Bahtiyar Taş’ın, 80’lerde Almanya’da yaptığı DIY kayıtlar Grup Ses kürasyonuyla albüm oldu. İngiliz caz topluluğu Ezra Collective ise, zor zamanlarda hayatı kutlamanın yollarını arıyor.

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

ALBÜM: Okay Kaya – SAP
(Jagjaguwar)

Kaya Wilkins ya da hepimizin kendisini tanıdığı sahne ismiyle Okay Kaya, bir kez daha hayal evreninin kapılarını ardına kadar açıyor ve hep birlikte içinde kaybolmaya çağırıyor. İnsan bedenini, sınırlarını ve olasılıklarını keşfe çıkan bir kayıt SAP. Yumuşacık gitar melodileri, hemen yanıbaşınızda kulağınıza fısıldayan vokaller ve dansa kaldıran beatlerle bünyeyi etkisi altına alırken, hemen her parçada farklı bir ortaklıkla sonik haritasını genişletiyor. İncelikle hazırlanmış ve aynı incelikle dinlendiğinde Okay Kaya büyüsünü eksiksiz şekilde tadabileceğiniz bir albüm.

TEKLİ: Hedonutopia – Atlantis
(Dokuz Sekiz Müzik) 

Sonbaharın gelişiyle saatler yavaştan yeni bir Hedonutopia albümünü gösteriyor. Senelerdir “7 yıla 7 albüm” vizyonuyla üreten Fırat Külçek ve Kerem Feyzi, bu seneyi yedinci albümleriyle taçlandırmaya hazırlanıyor. Albümün ilk habercisi “Atlantis” ise ikiliden alıştığımız şekilde hüzünlü bir yolculukta elektronik ve oryantal tınıları birleştiriyor. Hedonutopia, 12 Kasım’da Oliver Tree öncesinde DasDas sahnesinde olacak.

phoenix alpha zulu
ALBÜM: Phoenix – Alpha Zulu
(Glassnote Entertainment Group) 

Paris çıkışlı Phoenix yedinci stüdyo albümüyle selamlıyor. Müziğiyle klasik sanat türlerine referans vermeyi seven grup, Alpha Zulu’nun kayıtları için pandemi sırasında Louvre Müzesi’nin bir kanadı olan Musée des Arts décoratifs’in bir odasını tutmuş. Bütün enerjik synth yürüyüşlerini, hızını alamayan gitar melodilerini ve gruptan alışık olduğumuz oyuncu tarzlarını bu sefer daha hüzünlü ve ciddi konular dengeliyor. Albümün kayıtlarından hemen önce kaybettikleri yakın dostları ve prodüktörleri Philippe Zdar’ın yası ve özlemi sözlere dökülmüş.

TEKLİ: Matt Corby – Problems
(Communions Group LTD)

Sonik paleti ve çağrışımlarıyla “Problems”, âdeta yeniden doğmuş bir Matt Corby ile tanıştırıyor. Şarkının sözlerinin ilhamını şu cümlelerle açıklamış Corby: “Bu şarkı, insanların kendi problemlerini ve olaylarını yaratıp sonra bunları çözmek zorunda kalmasının ne kadar komik olduğu hakkında. Ya da öyle zor problemler yaratıp sonra çözememek…” Yani sürekli konuşup bir şey yapmayan, hatta bizzat kendini başarısızlıklara hazırlayan insanlara dair diyecekleri var Matt Corby’nin.

ALBÜM: Daniel Avery – Ultra Truth
(Phantasy Sound)

Ultra Truth daha önce hiç olmadığım bir yerde konumlandığım bir albüm. Önceki albümlerimde müziğin gerçek dünyadan bir kaçış olması fikrine odaklanıyordum, bu sefer durum hiç böyle değil. Benim için bu albüm karanlıktan kaçmaktan ziyade; tamamen onun içine bakmakla ilgili.” Erol Alkan’ın kurucusu olduğu Phantasy Sound’dan yayımlanan yeni albümünü bu sözlerle tanımlıyor Daniel Avery. Deftones, Portishead, Mogwai gibi gruplarla birlikte David Lynch filmlerinden aldığı ilhamla kendine yeni bir yol çizmiş.

romare
ALBÜM: Romare – Fantasy
(You See)

Archie Fairhurst’un uçsuz bucaksız arşivinden sample’larla inşa ettiği kıvrak ve tematik albümlere bir yenisi eklendi. Bu kez ilhamını 70’lerin fantastik sinemasından alıyor Romare. Pandemide izlemeye tutulduğu eski fantastik filmlerin müziklerinden duyduğu heyecanla hazırlıklarına giriştiği albümde yine bol nüanslı prodüksiyonlara imza atmış. Babasına ithaf ettiği albümün kapak görseli de babasıyla birlikte çektiği fotoğraflardan oluşan bir kolaj.

TEKLİ: Free Love – Open The Door
(Lost Map Records)

Glasgow çıkışlı ikili yeni teklilerinde ilhamını Italo Disco’dan almış çılgın ve funky bir elektronik müzik yaratmayı başarıyor. Yerinde duramayan synth yürüyüşüne kapıldığımız şarkı bütününde hem retro hissini hem orijinalliğini koruyor. Tematik olarak ise müşterek bir hisse parmak basıyor: “Merkezden çok uzaklaştığınızı fark ettiğinizde geri dönmek ve neler olduğunu merak eden tek kişinin siz olmadığınızı anlamak.” 

TEKLİ: Helena Hauff – Touching Plastic
(fabric Originals)

Helena Hauff’un 11 kasımda dinleyeceğimiz EP’sinden paylaşılan ilk tekli, kendisinden duymaya alıştığımız karanlık kulüp sound’uyla karşılıyor dinleyeni. Ânında kana karışan bas cümleleri, yüksek tansiyonlu beatler ve Helena Hauff için imza niteliğindeki ağır ağır pişen melodileriyle parçayı nerede dinlerseniz dinleyin, kendinizi bir dans pistinde bulacağınıza şüphe yok.

ALBÜM: Bahtiyar Taş – Acaip
(Zel Zele Records)

70’lerde Yıldırım Gürses’le çalan, sonrasında Beyaz Kelebekler grubunun da basçısı olan Bahtiyar Taş’ın Almanya’ya taşındığı 80’lerde kendi başına yaptığı kayıtlardan oluşan bir derleme Acaip. Kürasyonunu Grup Ses’in üstlendiği koleksiyon, kaset kayıtlarından restore edilmiş. Tüm enstrümanları kendi başına çaldığı parçalarında tanıdık melodiler ve tuhaf sesler kol kola giriyor. Özlediği şehrin semt isimleriyle tekerlemeler söylediği “İstanbul”, bir synth rüyası tadındaki “Otoban” ve davul-zurna eşliğinde psikedelik bir rota çizen “Hayda Bre”, albümün geniş ses yelpazesinin farklı uçlarından birkaç örnek.

ALBÜM: Special Interest – Endure
(Rough Trade Records)

Zihin ve bedeni ele geçiren ses dünyasıyla Endure, dans pistinin sosyopolitik konumuna inerek mücadelelerimizin hayatımızın bütününe işleyen yapısını ortaya koyuyor. Kendini kapı aralığından gözlem yapmak gibi bir duruma da koymadan hem de. Girdiği delikleri sonuna kadar eşeliyor. Bolca göndermeye doyururken sömürgecilik, özgürlük mücadelesi, Siyah ve kuir temsili gibi birçok meseleyi sindirmesi de bir diğer marifeti.

TEKLİ: Years & Years – %100 Pure Love
(Universal Music)

Crystal Waters’ın 90’lar klasiği, kuir marşı hâline gelen “%100 Pure Love”, Years & Years’ın hiper pop’uyla 2020’lere taşındı. Tempoyu yükseltmiş ve daha zengin bir orkestrasyonla yeni bir nefes üflemiş Years & Years. Akıllarda Denali’nin müthiş lipsync’i dönüyor ister istemez. Açıp bir daha izleyeceğiz galiba!

tom skinner
ALBÜM: Tom Skinner – Voices of Bishara
(Brownswood Recordings)

İngiliz davulcu, besteci ve prodüktör Tom Skinner, geride kalan 20 yılda Londra’da gelişen yeraltı müzik sahnesinin merkezi figürlerinden biri oldu.Sons of Kemet ve The Smile ile de albümler savurduğu dönemde, kendi adını kullandığı ilk solo albümünü de hazırlamış bir yandan. Albüm, ismini çellist Abdul Wadud’un 1978 tarihli solosu By Myself’i yayımlayan, Wadud’un kendi plak şirketi olan ve Arapça’da “güzel haberler” anlamına gelen Bishara’dan almış. Skinner’a deyim yerindeyse rüya gibi bir ekip eşlik ediyor: Kareem Dayes, Nubya Garcia, Tom Herbert ve Shabaka Hutchings.

TEKLİ: Heather Woods Broderick – Blood Run Through Me
(Western Vinyl)

Sene başında enstrümantal çello albümü Domes’u yayımlayan Portlandlı müzisyen Heather Woods Broderick, kendisinden duymaya alıştığımız melankoliyi sonuna kadar damıtan bir tekliyle geri döndü. İnsanların hayata bakış açılarının, deneyimlerinin ve hikâyelerinin biricikliğine adanan “Blood Run Through Me”, pop tandanslı düzenlemesiyle müzisyenin çok yönlülüğünü bir kez daha ispatlar nitelikte. Eşlikçi video klibi de hemen burada.

TEKLİ: Mert Demir & Mabel Matiz – Antidepresan
(Pose Records)

Yılgın ama umudunu henüz tam anlamıyla kaybetmemiş birinin ağzından yazılan “Antidepresan”, açılışı yapan akışkan synth melodisiyle içeri davet ediyor. Tekdüze bir ritim ve lezzetli piyano akorlarıyla konuşan bas yürüyüşü eşliğinde acıklı bir aşk öyküsünü dinlemeye hazırlanıyoruz; Mert Demir anlatıyor: “Bitmesini istedim, uğraştım deli gibi. Hâlâ son bir sözüm var. Dinlersin beni di mi?” Ateş yükseliyor, hikâyeyi Mabel Matiz devam ettiriyor. Sevdiğiniz birinin yokluğuna, uzaklığına dayanamamak, bunun sancısıyla kıvranıp durmak nasıldır bir düşünün.

Ezra Collective
ALBÜM: Ezra Collective – Where I’m Meant To Be
(Partisan Records)

İngiltere yeni nesil caz sahnesinin heyecan verici topluluklarından Ezra Collective’in ikinci stüdyo albümü. Kimi parçalarda Nao, Kojey Radical, Sampa The Great ve Emeli Sandé ile düetler yapılmış. Coşkulu hatta tabiri caizse “genç” duyulan bir koleksiyon. Berbat zamanlardan geçen dünyada hayatı kutlama çabası başlı başına takdire şayan.

ALBÜM: Tropical Gothclub – Tropical Gothclub
(Third Man Records)

2007 çıkışlı Era Vulgaris albümünden bu yana Queens of the Stone Age kadrosunda yer alan Dean Fertita’nın ilk solo albümü. Konsept arabalara benzettiği albümündeki şarkılar, tamamlanmak üzere sıralarını bekleyen kimi eskizlerini yeniden hayal edip baştan tasarlamaya girişerek son hâllerine ulaştırmış. “Yaratıcı anlamda birçok şey değişti ve artık siyah ve beyaz dışında da seçeneklerim oldu.” diyor. Müzisyenin yer aldığı hemen her projeyi çağrıştıran parçalardan oluşan bir koleksiyon.

TEKLİ: Yves Tumor – God is a Circle
(Warp)

Kariyerinin ilk yıllarını anımsatan lo-fi noise estetiğiyle kavrulan “God is a Circle”, oldukça gergin bir parça. Şarkı boyunca duyduğumuz nefes sesleri, Tumor usulü tematik anlatının iyice tesirli bir kıvama ulaşmasını sağlıyor. Öyle ki dinledikten sonra uzun süre aynı tempoda nefes alıp vermeye devam etmeniz olası. 

horse lords
ALBÜM: Horse Lords – Comradely Objects
(RVNG Intl.)

Baltimore çıkışlı deneysel rock dörtlüsü Horse Lords, 10 yıldır her albümle aklımızı almaya devam ediyor. Bugüne dek bir araya getirdikleri belki de en özgür kompozisyonlardan oluşan Comradely Objects de bir istisna değil. Her parça başka bir macera, başka bir bilinmez. “Mess Mend”in sarmal yapısında ayaklarınızı kaydırmak da “Rundling”in nefesli senkoplarına eşlik ederken başınızın dönmesi de fazlasıyla keyifli.

TEKLİ: Vincent Baykal Ada – Ve Çok Karanlık
(Avrupa Müzik Yapım) 

Alternatif müzik sahnesine 2009’da Sapan grubuyla giriş yapan Vincent Baykal Ada, yeni teklisinde karanlık, kişisel konuları elektronik bir altyapıda aktarıyor. Yükselen synthler arasından gelen vokallerde “Kayıp bir vahadayım, el uzat bana” diye seslenen Ada, yalnızlığından onu kurtarması için birini bekliyor âdeta. Bu şarkı aynı zamanda üç şarkılık Biraz Umutlu Ve Çok Karanlık Bu Öfke EP’sinin de son halkası.

ALBÜM: Cavetown – worm food
(Sire Records)

Ev stüdyosunda kaydettiği yeni albümüyle başlangıç noktası olan bedroom pop’tan daha farklı ve çeşitli janrlar deneyen Cavetown, namıdiğer Robert Skinner, yine çok kişisel ve hassas bir işe imza atmış. Worm Food’da önceki işlerine kıyasla daha kontrolde hissettiğini ve kendinin en iyi nasıl çalışabildiğini arayan sanatçı, müzikal açıdan net bir vizyonu olduğunu ve hislerine kulak veren bir hikâye anlatıcısı olarak bütünlüklü bir albüme hayat vermiş.