Ozan Tekin rehberliğinde, bir göç rotasının ikinci durağındayız

Köln’de yerleşik besteci ve prodüktör Ozan Tekin, yerli sahneden Can Güngör, Nilipek, Biz, Ars Longa, Post Dial ve Yora gibi grup ve müzisyenlerle hem sahnede hem de stüdyoda ortak üretimlere imza attı; solo kayıtlarını ise kendi adı ve Seyrek Rıfat mahlasıyla paylaşmaya devam etmekte. 

2019’da karanlık bir sonik atmosfer altında ambient sularında yüzen deneysel kompozisyonlarını sunduğu ilk albümü Pillars of Salt’u, Köln merkezli NOORDEN etiketiyle yayımlayan müzisyen geçtiğimiz seneye de üç kısımdan oluşacak bir “geriye doğru göç girişimi” olarak tanımladığı Anarya projesinin Almanya bölümünü kapsayan ilk EP’sini bırakmıştı. 4 Mart Cuma ise altı yeni parçaya yer verdiği Anarya II’yi Gülbaba Records çatısı altından dinlemeye açtı Ozan Tekin. Bu kez durağımız: İstanbul.

Eski bir piyanoyla derinlemesine sohbetler

Anarya’nın ortak ettiği zaman yolculuğunun fitilini ateşleyen, Tekin’in tesadüf eseri tanıştığı, 65 yaşındaki “bir ayağı çukurda” bir duvar piyanosu esasında. Enstrümanın kendine has sesinden çok etkilenen müzisyen, mekaniğini anlama ve tamir etme uğraşıyla geçen ayların sonunda onu hayata döndürüyor, ardından uzun yıllardır biriktirdiği kompozisyonlarına onunla ses vermek üzere kayda geçiyor. Böylece bir tarafta eski olanı yenilerken, diğer tarafta ise yeniden eskiye doğru bakan bir müzik inşa ediyor Ozan Tekin.

anarya II - ozan tekin

Almanya’da başlayan yolculuk Anarya II ile birlikte dümeni, müzisyenin geçmişte yaşadığı İstanbul’a kırıyor. Kenti, Ozan Tekin’in hafızasında kalanlarla yeniden duyma imkânı veren EP, Anarya I’de olduğu gibi çağdaş klasik, caz ve ambient tınıları arasında gezintiler yapmaya devam ediyor. İstanbul’un kimliğini oluşturan, âdeta ruhuna sinen kaotik ve gizemli hâl; sade ve akılda kalıcı piyano melodileri, sanki uzun bir tren yolculuğuna atıfta bulunan ritimler ve uzaktan bakma, bir tür vedalaşma melankolisi yaşatan yaylı partisyonlarıyla hayat buluyor.

Hep bir köprünün üstündeymiş gibi hissettiriyor Anarya II’yi dinlemek. Aidiyete dair sorgulamalara sürüklerken su gibi akan 16 dingin dakika vadediyor. Duvarları sarsılan, parçalanan bir mekân izlenimi veren nefis kapak görseli, grafik tasarımcı / illüstratör Başak Ünal’ın ellerinden.

Yazı: İlayda Güler