Paul McCartney’nin kendi yörüngesinde üçüncü turu

Tarihin en büyük gruplarında yer alsanız da bir noktadan sonra işin içine sadece ekonomik olmayan; sanatsal bakış açısı farkları, ortak beklenti uyuşmazlığı, doyum ve tükenmişlik gibi sorunlar girer. Bu sorunlar önce, alışkanlık sebebiyle göz ardı edilir ama bir noktadan sonra kontrol edilemez hâle gelir. Bu sebeplerle dağılan yüzlerce grup sayabiliriz; müzik tarihini değiştirenlerden ödül canavarlarına…

McCartney III albümü, McCartney’den 50, McCartney II’den 40 yıl sonra yayımlandı. Yeni albüm için pandeminin hediyesi diyebiliriz. 78 yaşındaki müzisyen, Sussex’in doğusunda yer alan Hogg Hill Mill’deki evinde kaydettiği bu albümün bestelerini de bu süreçte ortaya çıkardı.

“Her gün, şarkıyı yazdığım enstrümanla kayda başlayacak ve yavaşça tamamını katmanlara ayıracaktım. Çok eğlenceliydi. Bu daha çok zorunda olduğunuz için değil kendiniz için müzik yapmakla ilgiliydi. Yani, yapmayı sevdiğim şeyleri yaptım. Bunun bir albüm olacağına dair bir düşüncem yoktu” sözleriyle bu albümün motivasyonunu medyaya aktardı.

Paul McCartney’nin 21 Ekim tarihindeki sosyal medya gönderisinde albümün 11 Aralık tarihinde piyasaya sürüleceği duyurulmuştu. Yaklaşık bir ay sonra bir başka McCartney paylaşımında, öngörülemeyen sorunlar sebebiyle bir haftalık gecikme olacağı söylenmişti.

Günlük

McCartney III’nin dünyasına adım atma zamanı geldi. Şarkı isimlerine ve sözlerine de yansıyan soğuk kış atmosferi sebebiyle bu albümün bir günlük havasında olduğu söylenebilir. 

Albümdeki bütün şarkıları yazmakla kalmayan McCartney tüm enstrümanları da tek başına kaydetmiş. Tıpkı önceki iki albümde olduğu gibi.

İkinci şarkı “Find My Way” hem beste hem de söz bakımından Paul McCartney’den ziyade David Bowie’nin The Next Day’inden bir parça gibi duruyor ve dinleyicilerin albüme ilk dinlemede ısınmasını sağlıyor.

Nitekim, McCartney III, ilk dinlemede ısınması kolay bir albüm değil. Dinleyiciyi hemen yakalayan nakaratlar ya da kolay akılda kalan melodiler olmaması, albümü birkaç tur daha dinleme gereği doğuruyor. O noktadan sonra albüme ısındıysanız şarkıların akışına kendinizi bırakabilirsiniz. 

Albümün öne çıkan bir parçası, Marvin Gaye’i andıran vokalleriyle “Deep Down”. 2.49 – 3.54 arasındaki bölümde vokaller önce yükselip duygusunu dinleyiciye aktarmaya çabalıyor. Ardından bir boşvermişlikle pes ederek, alaycı bir konuşma tonuna geçiyor. McCartney kariyerinin 2000 sonrası döneminde sık sık olmasa da kullanmaktan çekinmediği bir tercih.

Albümün diğer dikkat çekenleri arasında “Deep Deep Feeling”, “The Kiss of Venus” ve “Seize the Day” yer alıyor.

Kapak Edward Ruscha’dan

Albümün kapağına değinmeden geçmek istemem. Paul McCartney’nin yaklaşık 50 yıllık aile dostu, “Hollywood”, “Standart Station” ve “Pay Nothing Until April” gibi çalışmalarıyla da tanınan Amerikalı sanatçı Edward Ruscha’nın zihin dünyasından çıkmış bu kapak. 

Bu kapağı iki farklı şekilde görme şansımız olduğu düşüncesindeyim. Bunlardan ilki ve görülen tarafı, McCartney’nin üçlemesinin üçüncü ayağı olduğu için bir zarın üstünde üç olan, yandan görünüm. İkincisi ise ışık oyunuyla da olsa kapakta görünen zardaki siyah noktaları, bir Marshall amfinin üstündeki ses, ton vb. ayarlamalarını sağlayan düğmeler olarak görmek. McCartney’nin günümüzden 60 sene önce 3 arkadaşıyla beraber attığı adım, elektrik gitarlı müziğin Chicago sokaklarında kalmasını engellemiş ve dünyaya mal etmişti. Bu sebeple Ruscha’nın kapak çalışmasında bu referansı da düşünebiliriz.

Müzik tarihine geçen üçlemeler eskiden de oldu, günümüzde de oluyor, gelecekte de olacak. David Bowie, Berlin’e gittiğinde içinde olduğu arayışa bir merhem arıyordu, The Cure, Pornography, Disintegration ve Bloodflowers gibi şaheserlere ev sahipliği yapan üçlemesine başladığında kült bir grup olmaktan ziyade yapmak istediklerini üretiyordu. Bu albümün McCartney üçlemesinin neresinde yer alacağı dinleyicilerin takdiri. Ama The Ringer’dan Bill Lindbergh’in de dediği gibi, Paul McCartney’nin “kanıtlaması gereken hiçbir şey kalmamasına rağmen hâlâ müzik üretebilmesi” başlı başına güzel. 

Yazı: Ant Arın Sermet