Pavé X art sanatçılarıyla doğaçlama üzerine düşünme pratiği 

Merve Sarıkaya ve Gözde Ulusoy tarafından 2022’de kurulan Pavé X art; sanat, tasarım ve mimarinin birlikteliğiyle yaratılan estetik bütünlükten aldığı ilhamla oluşturulan seçkileriyle sanatçıların uluslararası sunum alanlarını genişletmeyi hedefliyor. Sınırların ortadan kalktığı günümüz dünyasında, kürate edilmiş seçki dinamiğini çevrimiçi ortama taşıyarak, sanat ekosistemine eklemlenen yenilikçi bir yapı oluşturmak niyetinde bir platform. 

Tuhaf Zaman, Tuhaf Güzel başlıklı ilk Pavé X art seçkisinde Börte İpek, Burcu Erden, Erkut Terliksiz ve Merve Morkoçun eserleri yer alıyor. Seçkide insanın farklı hâllerini sıra dışı formlarda uyarlayan, duyguların ve düşüncelerin hayal gücüyle birlikte akan özgür bir serüvene dâhil olduğu; doğaçlamayı önceliklendiren unsurlar barındıran dört sanatçının heykel ve resimleri insan odağında buluşuyor.

İlk Pavé X art seçkisi Tuhaf Zaman, Tuhaf Güzel’de yer alan dört sanatçıya sorduk:

Doğaçlamanın işlerindeki yerinden, doğaçlamaya nasıl yaklaştığından biraz bahsedebilir misin? Her zaman yaratım sürecinin bir parçası olageldi mi? Doğaçlama işlerini nasıl besliyor? 

Börte İpek, Pavé X art
Börte İpek, I see you looking at me – II, tuval üzerine akrilik ve guaj, 85 x 80 cm, 2021
Börte İpek yanıtlıyor:

Tamamı planlanmış bir üretim sürecine girmek yerine daha esnek, sürprizlere açık bir yol tercih ediyorum. Doğaçlama tam bu noktada üretimin bir parçası oluyor. Temel kompozisyonu değiştirmesem de işin nasıl sonuçlanacağını süreç içinde bulmam gerekiyor. Bir işi sonuçlandırana kadar birçok doğru veya yanlış anlık karar alıyorum. Hata yaptığımda silmek ya da baştan başlamak yerine olduğum yerden yeni bir rota oluşturuyorum. Boyama şeklim de buna çok uygun; ne boya tamamen bana teslim oluyor ne de ben boyaya. Aslında yaptığım eskizin sürekli etrafında dolanıyorum. Bu şekilde çalıştığımda bunu izleyiciyi üretim ânına götürebilecek tazeliği ve heyecanı durdurmanın ya da saklamanın bir yolu olarak görüyorum. Temel çerçevesi benim tarafımdan çizilmiş olsa da izleyicinin gözüne ve hayal gücüne de bir pay bırakabilmemi sağlıyor. Bu iletişimi seviyorum.

Burcu Erden, Pavé X art
Burcu Erden, İsimsiz, Seramik (Diptik), Her biri 28 x 45 x 1.3 cm, 2021
Burcu Erden yanıtlıyor:

Heykel yaparken ortaya çıkan ama öncesinde planlamadığım bir sonucun, korumak istediğim bir şeye dönüşmesi karşılaştığım bir durum. Ancak malzeme ile çalışırken karşılaşılabilecek tesadüfleri koruma kararı verdiğim oluyor. Maketle düşünen ve maket çalışmasını/hazırlığını çok önemseyen biri olarak, makete birebir büyütülecek bir model olarak da yaklaşmıyorum. Heykelin esasına dair şeylerin tasarım üzerinde karar verildiği bir süreç benim için maket yapma süreci. Bu noktada benim çalışmalarımla ilgili doğaçlama değil ama tesadüfün önemli bir yeri olduğunu söylemek doğru olabilir diye düşünüyorum. Heykel yapmaya başlamadan önce malzeme, boyut, strüktür gibi konulara karar vererek aslında içinde hareket edebileceğiniz bir çerçeve belirliyorsunuz. Bu çerçeve içinde baştaki kararlarımı tekrar ele almamı gerektiren bir sebep de mesela uzun kenarının 210 cm olmasını tasarladığım bir heykel üzerine avuç içine sığacak boyutlarda bir maketle düşünmem. Çalışma sürecinde sadece oranları daha büyük boyutlara taşımıyor, sürecinizin de aktif gözlemcisine dönüşerek izlediğiniz adımları güncelliyorsunuz. Boyutlar büyüdüğünde, yeni bir ölçek söz konusu olduğunda biçim-içerik ilişkisini etkileyecek yeni form kararları almanız gerekebiliyor ve tesadüfen yakaladığınız biçimler, yüzeyler ya da hata yaptığınızı düşündüğünüz bir konstrüksiyon buna yardımcı olacak başat bir ögeye dönüşebiliyor. Makette yakaladığınız şeyi, maketi tekrar ederek her boyutta yakalayamıyorsunuz. Aslında bu, maketi 1/1 ölçekli heykele dönüştüren ilginç de bir durumdur.

Erkut Terliksiz, Pavé X art
Erkut Terliksiz, G3, buluntu malzeme üzerine karışk teknik, 54 x 40 cm, 2020
Erkut Terliksiz yanıtlıyor:

Üretim sürecimde olabildiğince doğaçlama yapmaya çalışıyorum. Doğaçlamanın gücü, verdiği haz ve enerji resme yansıyor. Yaş ilerlemesinin yanı sıra günde 9-10 saat atölyede çalışma performansı, doğaçlamanın sınırlarını daraltıyor. Yani sürprizler azaldıkça doğaçlamanın sırrı da azalıyor. Hatta bir süre sonra bile bile kaza ya da hataları resmin parçası hâline getirme durumu başlıyor. Fakat zaman içinde hatalarda profesyonelleşme, kazanın sonucunu tahmin etme de artık doğaçlamadan çıkıyor, işin bir parçası oluyor. Örnek vermek gerekirse tiyatroda doğaçlama ilk izleyen (karşılaşan) için inanılmaz bir deneyim. Ama aynı yerde aynı anda tekrarlanan doğaçlama, bir noktadan sonra tam doğaçlama gibi olmuyor.

Her zaman olduğu gibi şansa şans vererek doğaçlama yaratım sürecimin bir parçası oluyor. Önünü tıkamadan keyifle çalışmak. Doğaçlama yapmaya hazırlık yapmak hatta… Yaratım sürecinde, işin zanaat kısmında daha çok teknik öne çıkıyor olabildiğince. Orada doğaçlama yapamıyorum. Ama doğaçlama yapabileceğim sahneyi, ortamı hazırlıyor oluyorum.

Doğaçlama ruhun aynası, ne hissediyorsan o çıkıyor karşınıza. Bazen iyi bazen kötü. İkisi de besliyor resmi.

Merve Morkoç, Pavé X art
Merve Morkoç, Yarım at ve tam ağlayan kadın, ahşap üzeri karışık medya, 160 x 120 cm
Merve Morkoç yanıtlıyor

Doğaçlama ve rastlantı, çalışma disiplinimin büyük bir parçası. Akışın ritmine ve yoldaki sürprizlere açık üretmeyi seviyorum. Yolun beni bir yerden bir yere götürmesine teslim olarak çalışıyorum. Bu anlamda planlarımın bozulmasına, yolumun sağa sola sapmasına da varım. Diretmektense takip etmeyi tercih ediyorum. Bunu düşünce ve çalışma yapısına geçtiğimden beri işlerimde gözle görülür bir rahatlama ve ilerleme kaydettim.