Ricardo Bofill Leví (1939- 2022)

Güney İspanya’da labirenti andıran günbatımı renklerinde yazlık evler, Barcelona’nın limanında yelken şeklinde bir otel, dapdaracık yüksek girişli, daire balkonlu LEGO-vari apartmanlar… Bu ezber bozan yapıların hepsi 82 yaşında hayatını kaybeden ünlü İspanyol mimar Ricardo Bofill’in elinden çıkmış. Post-modern yaklaşımıyla şehir mimarisinde bilim kurgu estetiğine göz kırpan yeni bir dalga yaratan Bofill’in Paris’in banliyölerine kurduğu Les Espaces d’Abraxas, The Hunger Games (2015) ve Brazil (1985) gibi filmlere ev sahipliği yapmış. Beyaz, sade yazlık villalara alternatif, deniz kıyısındaki rengârenk apartman kompleksi La Muralla Roja ise sonsuzluğa uzanan dar merdivenleriyle Squid Game evreninin arkasındaki en büyük ilham.

Ricardo Bofill - La Muralla Roja
La Muralla Roja
Ricardo Bofill - La Muralla Roja
La Muralla Roja

Hem mesleki hem özel hayatını ait olduğu grubun aykırı tipi olarak geçirmiş Ricardo Bofill. İspanya İç Savaşı’nın hemen sonunda doğan Bofill’in gençliği General Francisco Franco’nun faşizan rejimine denk gelmiş. Barcelona Mimarlık Okulu’ndan Marksist görüşleri ve gayriresmi bir sosyalist partiyle sürdürdüğü aktivizmi yüzünden atılınca, yakın arkadaşlarıyla beraber çoklu disiplinlerle ilgilenen Ricardo Bofill Taller de Arquitectura’yı kurmuş. Yalnızca mimar ve mühendisler değil yazarlar, şairler, filozoflar ve sanatçıların da katılabildiği bu atölye, çalışma alanını zaman içinde şehir tasarımı ve planlamacılığı olarak özelleştirmiş. Henüz “loft” tarzı evler Avrupa’da bilinmezken, Bofill kendine kurduğu ofis alanındaki beton duvarları yıkıp içeriye ışık bacaları ve taklar inşa edip, orayı her yerini bitkilerle süslediği ve cam kaplattığı kendine ait bir ormana çevirmiş. 1963’te Barcelona’nın dışlarındaki eski bir çimento fabrikasının yeniden hayata kazandırılmasıyla kurulan bu atölye, şimdilerde Bofill’in oğullarının yürüttüğü büyük çaplı bir mimarlık şirketi.

Ricardo Bofill Taller de Arquitectura

Mimari gözü kendi dönemindeki meslektaşları ve öğretilen mimari teoriyle hiçbir zaman uyuşmayan Ricardo Bofill, ilhamını hep Akdeniz’de ve özellikle Kuzey Afrika’daki yerel evlerde aramış. İspanyol bir baba ve İtalyan bir annenin çocuğu olarak dünyaya gelip lise eğitimini bir Fransız lisesinde tamamladığından, Akdeniz hayranlığı hiç şaşırtıcı değil. Bofill kendine has tarzıyla ilgili “Bir Fransız sarayında öğrendiğimden çok daha fazlasınI; Sahra’nın ortasında, yalnızca kumullar ve kumun arasındaki hiçlikten öğrendim” diyor. Sanatçının bu ilhamının teshiri La Muralla Roja projesinde bariz şekilde görülüyor. Calpe kıyılarında mini köprülerin merdivenlerden oluşan binaları birbirine bağladığı, terasların havuzlarla bezetildiği bu kompleks, Arap kasbahlarının avangart bir yorumlaması olarak betimleniyor. Bofill’in Taller de Arquitectura ekibiyle tasarladıkları projelerden biri atölyeleriyle aynı lokasyonu paylaşan ve ismini B.F Skinner’in ütopik bir komünitenin hayalini kurduğu Walden Two romanından alan “dikey labirent” Walden 7. Dış cephesi kırmızı seramiklerle kaplı yapının içi ise parlak mavi, mor ve sarıya boyanmış ve bitkilerle süslenmiş bambaşka bir cennet. Bofill’in kendilerinden önceki hiçbir mimari yapıya benzemeyen bu eserlerinin arkasındaki motif aslında mimari modernizm ve Franco Diktatörlüğü’ne bir başkaldırı. 

Ricardo Bofill - Walden 7
Walden 7
Ricardo Bofill - Walden 7
Walden 7

Ünlü mimarın İspanya dışındaki nam salmış işlerinden bazıları Paris ekibiyle tasarladığı bir saray, tiyatro ve taktan oluşan Les Espaces d’Abraxas ve Versay yakınlarda beşeri bir gölün üstündeki yerleşim yeri Les Arcades du Lac. Bofill tasarladığı yaşam alanlarıyla ilgili vizyonunun “mimarlık hakkında hiçbir şey bilmeyen birine de mimarlığın varlığını fark ettirmek” olduğunu söylüyor. 

Ricardo Bofill - Les Arcades du Lac
Les Arcades du Lac

Ricardo Bofill’in tasarımları sadece kural tanımaz konut projeleriyle sınırlı değil tabii ki. Kendisinin daha yenice işleri arasında 2009’da tamamlanmış Barcelona limanının girişindeki “yelken otel” diye bilinen W Barcelona ve 2013’te açılan Fas’taki Université Mohammed VI Polytechnique var. Bofill, ardında bıraktığı eserler ve gelenekselin dışındaki tavrıyla 20. yüzyıl postmodern mimarinin öncülerinden biri ve alanında bir ilham kaynağı olmaya devam edecek.

Yazı: Elif Öz