Renklerin ve ihtimallerin sonsuzluğu: Sanja Marušić

Hollanda’da yerleşik Hırvatistan asıllı fotoğrafçı Sanja Marušić’in, içlerine kişisel hikâyelerini sıkıştırdığı kurgularında kadrajına giren her unsur bir desene dönüşebiliyor. İnsanın doğayla kurduğu ilişki ve etkileşimleri irdeleyen sezgisel manzaralar yarattığı stili, cazibeli ve mistik olduğu kadar hiçbir detayını ıskalamamak için gözlerinizi üzerinden ayırmakta güçlük çekeceğiniz kompozisyonları beraberinde getiriyor. 

Sanja Marušić, başlıca ilhamını farklı kültür ve geleneklerde üretilen sanat biçimlerinde; bu disiplinlerin barındırdığı içtenlik ve sadelikte buluyor. Fotoğraf temel medyumu ve daimi çıkış noktası olsa da malzemeyi manipüle ederek yaratmak istediği yeni dünyanın gereklilikleri doğrusunda farklı disiplinleri bir araya getirmekte de kendine alan tanıyor. Nihayetinde ortaya çıkanı hem kendisi hem de izleyici için yarattığı bir kaçış alanına benzetebiliriz.

Sanja Marušić’in işleri bugüne dek Nederlands Fotomuseum, Melkweg Expo, Museum Arnhem, Van Gogh Museum, Paradiso, Mauritshuis, Paris Photo Fair, Mıa Fair gibi fuat, müze ve galerilerde sergilendi. Sanatçının ikinci fotoğraf kitabı olan The Endless Coloured Ways; kendisi ve ailesinin, tamamı el yapımı obje ve dekorlarla kamera karşısına geçtiği kimi şahsi anlatıları sayfalarına taşıyor. Yazar Selin Kuşçu’nun da metinlerle katkısı bulunan kitap hakkında detaylara, Hannibal Books üzerinden ulaşabilirsiniz.

Aşağıda göreceğiniz canlandırıcı etkiye sahip Sanja Marušić fotoğraflarına; sanatçının hmmm? anketimize verdiği; motivasyonları, merakları, üretim süreçleri ve onu heyecanlandıran şeylere dair aydınlatan yanıtları eşlik ediyor.


Eutierria
With You (Part II)
Friends or Enemies

Biriktirmeyi en sevdiğin şey?

Farklı kültürlerden elle boyanmış ahşap kadın figürleri. Her figür kendine özgü bir şekilde hikâye anlatır, sembolizm ve yalınlıkla doludur. Minyatür formunda bir tür insan deneyimi koleksiyonu oluşturuyorlar, tıpkı halk sanatlarının yaptığı gibi.

Uzundur seninle olan bir şey?

Ben gerçekten çok melankolik biriyim ve çok fazla şeyi saklıyorum. Mesela odamda sanırım 12 yaşına girdiğimde bir kız arkadaşımın hediye ettiği elle boyanmış bir ayna asılı. Ayrıca ilk erkek arkadaşımdan aldığım küçük bir objeyi de saklıyorum, her zaman ofisimdeki çekmecede durur. Bilgisayarımın yanında da büyük annemin bir broşu var.

Şu sıralar içini açan manzara?

Oğlumu heyecanlı görmek. Şanslıyım çünkü o doğal olarak hep heyecanlı ve meraklı. Yani onunla takılmayı çok seviyorum. Bugün Amsterdam’daki Rembrandt House’a gittik. Onun müzelere duyduğu ilgiyi görmek çok güzeldi. Sonra hayvanat bahçesinde yemek yedik ve önümüzden yürüyerek ya da bisikletle geçen insanları izledik.

Sık sık baktığın bir duvar?

Stüdyomdaki duvar başka kültürlerden geleneksel sanat görselleriyle dolu. Bunlar bana kendi işlerimde sadeliğe ve gerçek olmaya dair her gün ilham veriyor.


With You (Part II)
Friends or Enemies
Phase in Space
With You (Part II)

Terapötik nedir? Tanımla.

Fotoğraflarımı düzenlediğim zamanlar benim için terapötik. İşimin en sevdiğim kısmı bu; etrafımdaki her şeyi unutup burada ve şimdide olabiliyorum. Spor yapmayı da çok severim, her gün yürüyüş ve yoga yapıyorum; bazen kısa, bazen uzun. Ama kesinlikle fiziksel olarak aktif olmaya ihtiyacım oluyor.

Müthiş bir buluş?

Çağdaş sanatçıların yeniden geleneksel sanatları keşfetmesi. Bu, sadelik ve doğrudanlığın; en kompleks sanat eserleri kadar güçlü olabileceğini ispatlıyor. Bu sanat biçimleri, insan olmanın özünde yatanlara temas ediyor.

Kıskançlık damarını kabartan bir şey?

Yeniden daha fazla uluslararası iş ve sergi yapmayı isterdim. Bunu yapabileceğimi anladığım zamanlarda bazen kıskançlaşabiliyorum. Ama dürüst olmak gerekirse o kadar yoğun ve uzun sürmüyor bu. Neyse ki!

Çektiğini hatırladığın ilk fotoğraf?

Çok küçük bir çocukken, Barbie bebeklerimi belli bir kompozisyona göre yerleştirdiğim ve onları çok düşük bir perspektifle çektiğim bir fotoğraf vardı. Tabii ki çok masum ve çocuksu bir fotoğraf. Ama geriye bakınca, bu benim “sahnelenmiş” ilk çekimim.

“Çocukluk” nedir?

Çocukluk dünyanın sihirli ve her köşesinde hikâyelerin saklandığı bir zaman. Saflık ve merak.


With You (Part II)
Eutierria
The Night Gardener

Özlem duyduğun bir dönem?

Eski köy şenlikleri ve ritüellerinde olduğu gibi, sanatın hayatı kutlamak için yapıldığı sadelik zamanlarını. Bu dönem bazen çok uzak gibi görünüyor ama işimle bunun bir kısmını geri getirmeye çalışıyorum.

Bizi kendini en özgür hissettiğin yere götürmeni istesek?

Doğada çıplak olduğum anlar. Rüzgârın tüm bedenine esmesi ve güneşin bedeninin tamamını yakmasını hissetmeye benzer bir şey daha yok. Yakın zamanda denizde çıplak yüzdüm ve bu harika bir histi.

“Eğlenmek” nedir?

Havanın güzel olduğu zamanlarda ailemle birlikte doğanın içinden geçen uzun bisiklet turları yapıyoruz. Yolumuz üstündeki bir müze ya da sergide duruyor ya da bir yerlerde piknik yapıyoruz.

En çok özlediğin his?

Eskiden çok partilerdim. Çok derken kastettiğim, gerçekten çok. Bazen saatlerce dans etmeyi, arkadaşlarımla yakaladığım o öforik hissi ve bağı özlüyorum.

“Evim” dediğin yer?

Amsterdam! Burada yaşamayı seviyorum!

Şehrin ortasında bir vaha?

Yazın Amsterdam kanallarında, ağaçların gölgeleri üzerime devrilirken bisiklete binmek.


Eutierria
With You (Part III)
With You

Onsuz asla yapamayacağın şey?

Fotoğraf makinem tabii ki! O bir Nikon bu arada. Bir âletten çok daha fazlası; benim iletişim kurma ve kendimi ifade edebilme yolum.

Unutamadığın bir an?

İlk kez işlerimi sergilediğimde birinin fotoğraflarıma bakmak için durduğu an. O sırada sessiz bir bağlantı kurduğumuzu hissetmiştim; anlatmak istediğim söylenmemiş hikâyenin kabulü gibiydi.

Kimin saçları en güzel?

Küçük kardeşim Jure en iyi saçlara sahipti. Çok uzun ve müthiş kıvırcıkları vardı. Her zaman onun saçına dokunmak isterdim.

Yasak aşkın/mahçup (!) zevkin.

Reality TV izlemeyi ve insanların yeni kalabalıklar içinde nasıl davrandığı üzerine çalışmayı seviyorum, bu beni sürekli büyülüyor.

Şu an ışınlanmak istediğin yer.

İnsanların hâlâ eski gelenekleri canlı tuttuğu, tamamen el yapımı sanat ve müziğin olduğu ücra bir kasabaya. Zamanın durduğunu hissettiren ama yaratıcılığın kendiliğinden aktığı bir yer.


ZZYZX
Eutierria
Eutierria