Ses büyüsün, çoğalsın, yayılsın: Radyo Modyan

Kolektif deneyimler açısından büyük bir boşluk yaratan 2020 boyunca bu açığı doldurmaya en hevesli yaklaşan mecralardan biri, internet radyoları oldu. DJ’ler, programcılar ve dinleyicilerin etkileşimini yalnızca müzik üzerinden tanımlayıp sınırlamamak da lazım; hem kişisel hem ortak ruh hâllerinin, dayanışmaların türlü yansımaları farklı düzlem ve şekillerde bu platformlara düşmekte. Tabii yine de çok parlak bir tablo çizmek için henüz erken.

Konumuz; kimisi geride kalan bir yıl içerisinde hayata geçen, kimisi hâlihazırda südürdüğü çalışmalarını bu süreçte yeniden kurgulayan (İstanbul’da merkezlenen) internet radyoları. Dosyada yer alan beş radyodan dördü (Noh Radio, Root Radio, Radyo Modyan, Year Zero), 2021’nin ilk haftalarında Ortak Kanal başlığıyla, bir arada oluşturdukları bir hareket planını hayata geçirdi. Çeşitli motivasyon ve taleplerin buluştuğu, tartışmaların başladığı, an itibariyle zeminini şekillendirmekte olan bir habitat söz konusu. Oops! Radio ise DJ Style-ist’in yakın dönemde hayata geçirdiği projesi. 

Sorulara gelen yanıtlarla çeşitlenen yaklaşımlar ve bakış açıları üzerinden yeni sorulara açılırken; düşünülesi çok fazla nüans, çizilesi çok fazla rota olduğu da unutulmamalı.

Röportaj: İpek Temizkan

Radyo Modyan yanıtlıyor
“Sesini duyuramayanın bir şekilde sesi olmak.”

El altında erişimi kolay platformlarda birbirine benzeyen, tektipleşen listelere karşı radyolar çok daha geniş bir yelpazade keşif imkânı sunuyor. Özellikle ne dinleyeceğimizi bilemediğimiz, bulamadığımız bu zamanlarda radyolar potansiyellerini en iyi şekilde değerlendiriyor. Beş yılı aşkın süredir devam ettirdiğiniz yayın hayatınızda, radyo dinleyicisin beklentilerinde, yayıncı ve DJ’lerin üretimlerinde nasıl değişimler gözlemlediniz?

“Bu” zamanlardan kastınız pandemi ise, “bu” zamanın müzik içeriğimizin çeşitliliği açısından çok farklı bir etkisi olmadığını düşünüyoruz; çünkü devam eden programlar kendi yayın anlayışları, müzik spektrumları çerçevesinde yayınlarını yapmaya devam ettiler ki bu konuda programcılarımız ve DJ’lerimiz istediklerini yapmakta özgürler. Bizim anlayışımıza göre bu özgürlük internet radyosunun hem özünde olan hem de yarattığı şey. İçerik olarak gerek söz gerekse müzikal açıdan pandemi konusunun göz önünde bulundurulduğu programlar yapıldı, bu durum çok doğal olarak mevzu bahis edildi, “apokalips” listeleri hazırlandı. Bu listeler sorunuzdaki şekilde tektipleşen listelere “doğrudan” bir karşı tepki olarak değil; radyonun doğal akışında gerçekleşti. Sonuç olarak hepimiz yaşadığımız toplumun içinde olduğu şartlardan ve durumlardan etkileniyoruz; bazı programcıların içeriklerini ya da DJ’lerin setlerini hazırlarken belli başlı günlük olaylardan ve durumlardan etkilenerek yayınlarını yapması da kaçınılmaz oluyor bu noktada.

Onun dışında değindiğiniz “bu” zamanlar daha genel olan duruma atıf yapıyorsa; evet bu listeler -ilk başta öyle olmasalar da- bugün şirket ve şirketlerin pazarlama stratejileri çerçevesinde, bu şirketlerin iş birliğinde olduğu platformlarla koordine bir şekilde hazırlanıyor ve işliyor. Bu durum bu gibi platformlar ortaya çıkmadan önce de böyle yürüyordu; ilaç firmalarının “besledikleri” doktorlar gibi büyük plak şirketleri de radyo programcılarını besliyorlardı. Bu “sektör”leşme her yerde gözlenebilecek bir şey. Metin Kurt diyor ya “futbol borsada değil arsada güzeldir”; müzik de borsada değil, bağımsız, özgür platformlarda güzeldir ve “özgür bir radyo” olan Radyo Modyan’da da bunu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu doğrultuda da gerek Modyan’ı gerekse aynı çizgideki diğer radyoları dinleyenler de zaten bundan dolayı dinliyorlar. En nihayetinde bu programları/setleri hazırlayanlar ne yemek istiyorlarsa ya da ne yiyorlarsa dinleyenlerine de onu sunuyorlar. Katkı maddesiz, “renklendirici” maddeler olmadan.

Podcast kültürü süreklilik göstererek gelişmeye devam ettikçe, radyonun da farklı bir yere çekilmeye başlayabileceğini düşünüyorum. Bir dönem Podcast yayınını radyodan ayrı bir yerde, Soundcloud’da devam ettiren bir ekip olarak, bugünün koşullarında bu iki dinamiğin beraber ya da birbirinden ayrı çalışmasına dair nasıl fikirleriniz var?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki çoğu insan şu meseleyi karıştırıyor; podcast ile müzikli söz yayını, müzik yayını arasında fark vardır. Podcast sadece söz içeriğinin olduğu ya da ön planda olduğu, önceden kaydedilip bir platforma koyulan programdır. Modyan’da da böyle içerikler oldu ve olmaya devam ediyor. Modyan çatısı altında olan çoğu insanı birleştiren temel şey müzik; yani söz, müziğe eklenen bir şey. Fakat yine belirtmek isteriz; Modyan’da başlayan ve bugün çok daha farklı boyutlara ulaşan podcast tipi programlar da oldu. Modyan’ın özelliği ise bu programları canlı yayından verebilmesi. Sanıyoruz ki Modyan’ın alametifarikası da bu canlı yayın meselesidir; çünkü bir dönem canlı yayınların 45-50 saate vardığı yayın dönemlerimiz oldu. Bu, kendini alternatif radyo, alternatif müziklerin çalındığı radyo olarak “pazarlayan” sektör radyolarının bile yapmadığı, yapamadığı bir şey. Sonuç olarak podcast kaydedilir ve bir platforma koyulur. Canlı yayın yapmanın halet-i ruhiyesi hem yayıncı hem de dinleyici için çok daha farklı bir deneyimdir. Modyan konvansiyonel bir radyo olmasa da ilkesel açıdan konvansiyonel radyo prensiplerine uygun bir yayın anlayışına sahip. Yapılan bazı yayınlar önceden kaydedilmiş programlar olsalar da akış içerisine gireceği bilinciyle yapılıyor. Ha, sonra biz bu programların (ister canlı olsun ister önceden kaydedilmiş, ister sözel ister müzikal olsun) kaydını Soundcloud gibi mecralara koyuyoruz. Bizim için canlı yayınların ya da akış mantığındaki yayınların yanı sıra periyodiklik de önemli bir konu. Aylık yayın yapan birkaç programcımız haricinde yayınlarımızın büyük bir çoğunluğu haftalık veya iki haftalık olarak gerçekleşiyor. Belki de “despot” olduğumuz yegâne konu bu.

Pandemi döneminin henüz başlarında yayın akışınıza dâhil etmek için dinleyici ve müzik üreticilerinden çalışmalar beklediğiniz açık çağrınız, bize kendimizi özgürce ifade edebileceğimiz, hâlâ bize kalmış alanlar olabileceğini hatırlatmıştı. İnternet radyolarının, özgür yayın ve üretimlerin paylaşılması için çok potansiyelli bir araç olmasına; topluma, kültüre ve sanata, birlikte olmaya ve üretmeye dair, Radyo Modyan takipçilerine neler söylemek ister?

Bu konuyu ilk sorunuzda verdiğimiz cevaba yönlendirmek isteriz ve bu meseleyi de şöyle bir notla açmak isteriz: “özgür radyo” denen olgu Fransa’da, Türkçe’de aynı anlama gelen,“radio libre” olgusuna göndermedir. Görsel-işitsel medyaların “kamu yayıncılığı” anlayışında, (özellikle Avrupa ülkelerinde) devlet tekelinde olduğu ve bundan dolayı da ifade özgürlüğünün devlet çıkarları ya da devletin öngördüğü kamu yararı vs. gibi belirlediği çerçevelerde ifade özgürlüğü olduğu (ki buna da özgürlük denir mi?) bir çağda bu fenomen patlak veriyor. Bizim tarihimizde de denmiş ya “matbuat (biz bunu günümüze uyarlayarak basın diyelim) kanun dairesinde serbesttir”, bu durumun hâlen devam ettiği 70’ler ve 80’lerde buna tepki olarak ortaya çıkmış bir şey özgür radyo. Fransa’da halkın artık bezdiği, liberal-muhafazakarların dominant olduğu ve doğal olarak basını da domine ettiği bir dönemde sosyalist aday Mitterand’ı destekleyen tek medya bu özgür radyolardı ve Mitterand propagandasını bu radyolar aracılığıyla yapabilmiş, sesini seçmenine duyurarak seçimi kazanmış bir başkandır. Burada Mitterand’ı ya da savunucusu olduğu siyasi görüşü desteklemekten bahsetmiyoruz; ama özgür radyo fenomeni budur. Sesini duyuramayanın bir şekilde sesi olmak. Bugün de benzer bir durum söz konusu; ister şirket ve özel kurumlar mantığının dışında bir müzik ve kültür anlayışı olsun, ister yönetimimizin otoriter mantığının dışında bir siyasi anlayış olsun; Modyan’da gerçekleştirmeye çalıştığımız bu özgür ortamı yaratabilmek.

Bir internet radyosu bir yayın aracı olarak ana akım şekillendirmelere ve sansüre en uzak şekilde konumlanabiliyor. En azından şimdilik. Öyle olduğu için de amatörlük, deneysellik ve ifade özgürlüğü için alan açabiliyor. Bu da fikir, ifade ve üretimin devinebilmesini, farklı ve yeni olanın kendine yer bulabilmesini sağlıyor. Toplum, kültür ve sanata dair çıkmazlarda olduğumuz bu dönemde var olmak, ifade etmek, üretmek, denemek ve birlikte kalmak gibi pratiklerin sağaltıcılığından mahrum olmamamızı sağlıyor. Birçoğumuz için radyonun, sistemin içerisindeki sıkışmışlığımıza dair bir nefes alanı olduğunu gözlemliyoruz. Bağımsız internet radyosu bir yerde özgürlüğümüzü pratik ettiğimiz yer ve sanırım geri kalan her şey için en çok ihtiyacımız olan şey de bu.

Açık Çağrı da bunun bir aracı; hatta araçtan öte neticesidir. Bizim açık çağrıyı yapmaktaki amacımız var olma ve üretme şekillerimizin dönüştüğü pandemi sürecinde bir internet radyosunun imkânlarını kullanarak ve tecrübe ederek var olma, iş üretme ve birlikte olmaya dair alan açmaktı. Bu arada merak edenler Radyo Modyan’ın Soundcloud hesabından gelen işlere erişebilirler.

Sonuç olarak biz bu açtığımız alanlarla (çok klişe olacak ama) sesi duyulmayan müziklerin, müziğini veya sesini duyuramayan DJ’lerin/programcıların radyosu olma ilkesini ve anlayışını benimsedik. Bu doğrultuda da herkese açığız. Onun için kapımız herkese, her azınlıkta olan, madun olan görüş ve düşünceye “açık”.

“Ses büyüsün, çoğalsın, yayılsın: İnternet radyolarına bağlanıyoruz” dosyasının tamamını okumak için buradan Bant Mag. No:74’e ulaşabilirsiniz.