Sextile, The Birdcage ve bu hafta başka ne dinlesek?

Yazı: Cem Kayıran, Elif Öz, İlayda Güler, Zeynep Naz Günsal

Sextile, New York sokaklarında 90’lardan bugüne devam eden bir rave’e davet ediyor. The Birdcage’in nostalji kuyusuna dalmak hepimize iyi gelecek. Andrew Bird ise Ojai yakınlarında bir ormanın derinliklerinde kaydetmiş yeni albümünü. 

Taze yayımlanmış albüm ve teklilerden hazırladığımız güncellenen çalma listemiz sizi bekliyor! Öne çıkan kayıtlar ise hemen aşağıda.

TEKLİ: Sextile – New York
(Sacred Bones Records)

Cameron Michel’in ekibe katılmasıyla bir üçlü formunu alan Sextile, yoldaki albüm Push ile hardcore dans müzik dünyasına adımını atacak. Son tekli “New York” da sanki bir 90’lar rave klasiği olarak bunca zamandır muhafaza edilmiş gibi tınlıyor. Gruba şarkıya ismini veren New York sokaklarında eşlik ettiğimiz video klibi de burada, albüm için 15 Eylül’ü bekleyeceğiz.

ALBÜM: Half Japanese – Jump Into Love
(Fire Records)

Jad ve David Flair’in kalıp dışı art punk bileşimi Half Japanese’in son numarası, ekibin 40 yılı aşkın geçmişini, şimdiye dek dirsek temasında bulundukları veya etkiledikleri bütün grup ve müziklerin de bir tür derlemesi gibi. Bağımsız DIY üretimin asilzadelerinden olan ekibin noise rock’ı Jad Flair’in devler ve zombiler eşliğinde aşk ve hayat hakkında söylemde bulunduğu epik, karmaşık, karanlık ama mizahi bir anlatım inşa ediyor.

TEKLİ: Róisín Murphy – You Knew
(Ninja Tune)

Róisín Murphy, DJ Koze ile ortaklaştığı yeni albümü Hit Parade’den bir tadımlık daha fırlattı. “You Knew”, Murphy için kulüp köklerine geri döndüğü bir iç dökümü.Spoken word pasajları ve akılda kalıcı nakaratıyla, kendine dair gözlemlerini şarkılaştırıyor bu kez divamız.

ALBÜM: The Birdcage – Everybody Was Remembering to Forget They Had The Chills
(Mevzu Records)

İzmirli müzisyen Merve Kocadayı, The Birdcage mahlasıyla eşliğinde hayallere dalıp hiç gerçekliğe dönmek istemediğimiz şarkılar yapıyor. Ses paleti çeşitlenirken lo-fi yaklaşımını muhafaza ettiği diskografisinin 2008-2015 aralığına denk gelen kesitinden seçmece parçalar yeniden mastering işlemlerinden geçirildi ve bu derlemede bir araya geldi. Ama bu nasıl güzel bir kapak! “Low Cotton” parçasının Merve tarafından hazırlanan klibi de işte burada .

TEKLİ: The Antlers – Tide
(Transgressive) 

Şarkıcı-söz yazarı Peter Silberman ve davulcu Michael Lerner’dan oluşan Brooklyn çıkışlı ekibin bu teklisi hakkında grubun derin ve duygusal atmosferini pekiştiren bir iş denebilir. Silberman’ın özgün vokal stili, dokunaklı ve zengin aranjmanları ile hemen içine alan nitelikte. 

EP: Kode9 & Burial – Infirmary / Unknown Summer
(fabric)

İskoç DJ Kode9’ın yüksek nabızlı,bol miktarda dnb elementlerini çeren parçası “Infirmary” ile “Unknown Summer”da her zamanki atmosferikliği ve dokusallığıyla bilinmezi ya da geçmiş bir yazın hayaletini çağıran Burial’ın ortak yarattıkları split kısaçalar. İkili en son yine Londra’nın önemli venülerinden fabric’in FABRICLIVE derlemesine mix hazırlamıştı 2018’de.

TEKLİ: ÇOKGEÇ & Parham A.G – KURTULDUM SONUNDA
(Bağımsız)

Frozen Clouds, Aşk, Second gibi punk projelerinden tanıyabileceğiniz Parham A.G’nin, Yiğit Cantaş ve Berk Utku’dan oluşan yeni duo ÇOKGEÇ ile bir konser çıkışı kaydettiği tekli ile bize kötü gelen her şeyi geride bırakıyoruz. Kalp kırıklığınının öteki tarafına geçebilmiş, “kalbi olmayan” sevgiliden kurtulmayı kutlayan bir pop-punk güzelliği. Nisanda yayımlanan ilk ÇOKGEÇ şarkısı “YARINI BEKLERKEN” de dikkatlerden kaçmasın.

TEKLİ: Hakan Vreskala, İpek İpekçioğlu, Deniz Mahir Kartal – Esir Misin?
(Gülbaba Records)

Stockholm’de yerleşik Hakan Vreskala ile Berlin’de üretimlerini sürdüren DJ İpek İpekçioğlu ve çok yönlü müzik insanı Deniz Mahir Kartal ortaklığında kaydedilen bir EP göründü ufukta. Kasımda Gülbaba Records etiketiyle yayımlanacak koleksiyondan ilk tadımı “Esir Misin?” ile yapıyoruz. House beatleri üzerine tansiyon yükselten vurmalı düzenlemeleri ve geleneksel enstrümanlarla isyan dolu bir dansa davet, üçlünün her birinin karakteristik dokunuşunu hissettiren bir düzenleme.

ALBÜM: Oxbow – Love’s Holiday
(Ipecac Records)

35 yıllık geçmişe sahip San Franciscolu noise rock grubu Oxbow, bir aşk albümü yapmaya karar vermiş. Lingua Ignota ve Roger Joseph Manning Jr. ile düetler de barındıran Love’s Holiday, bugüne dek olabildiğince anlaşılamaz ses bütünleri yaratan ekibin en “direkt” kayıtlarından biri. Basçı Dan Adams, 10 şarkının tamamında harikalar yaratmış.

EP: Rezz – IT’S NOT A PHASE
(HypnoVizion)

Karanlık ve hipnotik prodüksiyonlarla dolu; Rezz’in karakteristik düşünceli ve gizemli seslerini içeren kısaçaları, “gotik elektronik” tamlamasının karşılığı denebilir. Alice Glass, Raven Gray, MKLA ve sahnenin birçok genç ismini yanına alan enigmatik karakter, hem nişliğini koruyup hem de anaakım elektronik kitlesine hitap edebilmeyi hâlâ beceriyor.

ALBÜM: Blur – The Ballad of Darren
(Parlophone Records)

İlk dinleyişin ardından, dönüp Blur diskografisinin önceki pasajlarına dair kafa yorduran bir albüm The Ballad of Darren. Zamanın tortularını ve beraberinde gelen çıkmazları filtrelemeye ya da kimi zamanlar yaptıkları gibi alevlendirmeye kalkışmadan bırakıyor kucağınıza. En baştan kurguladığı sahayı ne işitsel ne de tematik anlamda terk etmiyor. Blur her zaman niyetini apaçık belli eden bir grup oldu. Bu da kesinlikle gizemli, sofistike bir kayıt değil. Martin Parr imzalı kapak fotoğrafı gibi mesajı net; gri bulutlar hep orada ama kendini berrak sulara atabilirsin. 

EP: Bloc Party – The High Life
(Infectious/ BMG)

1999’dan beri indie diskoyu post-punk ile çevreleyen Bloc Party, Paramore’un onları turneye davet etmesi üzerine dinleyicilerine grubun şu anki kimliğini göstermek için stüdyoya girmiş ve ortaya The High Life çıkmış. 4 şarkılık kısaçalar karşımıza kendi geçmişinden ilham alan bir Bloc Party çıkarsa da gelecek hakkında da bir o kadar meraklandırıyor. Yüksek enerjisiyle özellikle 2010’lardaki indie hitlerini anımsatan açılış şarkısı “High Life” ve sözlerindeki duygusallık, dürüstlük ve çıplaklıkla öne çıkan “The Blood Moon” üzerinden gösterilen çeşitlilik bile Bloc Party’nin pişmekte olan işleri hakkında heyecanlandırıyor. 

ALBÜM: Mort Garson – Journey to the Moon and Beyond
(Sacred Bones Records)

2008’de hayatını kaybeden Kanadalı besteci ve synth büyücüsü Mort Garson’ın arşivlerde saklı kalan kayıtları Sacred Bones aracılığıyla gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Son yayın Journey To The Moon And Beyond, Garson’ın çeşitli film müziklerinin yanı sıra Apollo 11’in Ay’a inişinin CBS’teki canlı yayını için yaptığı besteleri de bir araya getiren bir derleme.

TEKLİ: Klay Cartier – Good For Nothin
Klay Klassic Studios

Klay Cartier’den, yazın en sıcak günlerinde kendinizi her dinleyişte bir plajda hissedeceğiniz bir parça. R&B, pop, rock ve Latin unsurlarını içine katık ettiği bir kokteyl bu. Caleb In Venice prodüktörlüğünde kaydedilen parça, damakta Childish Gambino tadı bırakıyor biraz. Kendisi de bu parçaya epey güveniyor anlaşılan: “Sıklıkla yaptığım gibi güvenli alanımın dışına çıkmayı istedim; bu da beni bu inanılmaz şarkıyı yapmaya yöneltti.”

ALBÜM: Mabel Matiz – Fatih
(Pose Records)

Mabel Matiz verdiği sözü tutuyor; “Make Turkish pop great again.” idealine sadık kalıyor, hakkını fazlasıyla vererek hem de. 20 prodüktör katkısı ve dokuz düetle şekillenen bu kayıt; poptan halk müziğine, new wave’den incesaz’a, birbirinden uzak müzikal coğrafyalar arasındaki yolları hevesle arşınlıyor. Mabel artık harflerin üstüne daha çok basıyor, kendini daha iyi biliyor ve bazen gevşeyen, bazen sertleşen, yer yer erotikleşen vokallerine bakılırsa, üslubunu çeşitlendirmek konusunda da daha açık. Bunu duymak dinleyiciyi de onunla beraber özgürleşmiş gibi hissettiriyor.

ALBÜM: Andrew Bird – Outside Problems
(Loma Vista Recordings)

Geçtiğimiz seneki Inside Problems’ın takipçisi ve tamamlayıcısı Outside Problems aslında bir albüm yapma niyetiyle kaydedilmeyen; Bird’ün dış dünya ve günlük hayatı kendi melodik evreninde yorumlamasıyla ortaya çıkan 9 enstrümantal şarkıdan oluşuyor. Dışarıda kayıt yapmak konusunda hâlihazırda deneyiml olani müzisyen, şarkıların büyük bir kısmını Ojai şehrinin dışındaki ormanlarda kaydetmiş. Günlük hayatın seslerini yakalayıp yansıtmayı başarma fikriyle yola çıkan Bird’ün çoğunu doğaçlama yoluyla hayata geçirdiği parçalardan kendisinin hem çevresine olan hassasiyeti hem de müzikal sözlüğünün genişliğini anlamak mümkün.

TEKLİ: Stephen Steinbrink – Poured Back In The Stream
(Western Vinyl)

Steinbrink’in gün saydığı yeni albümünden son tekli, kibar bir gitar introsu ile başlar başlamaz dinleyeni kendi dünyasına davet ediyor. Sakin ve sessiz havasını baştan sona koruyan parçanın bu hâli tesadüf değilmiş: Steinbrink parçayı 2019 kışında bir meditasyon merkezinden evine yürürken “anlamsızlık” hakkındaki düşüncelerinin nasıl çaresiz ve olumsuz bir yerden özgürleştirici bir merak noktasına dönüştüğü hakkında kafa yorarken yazmış. Geri vokallerde Boy Scouts, nam-ı diğer Taylor Vick’i duyabileceğiniz teklinin klibi ise Steinbrink’in el kamerasıyla farklı lokasyonlarda çektiği görüntülerden oluşuyor.

TEKLİ: Big Thief – Vampire Empire
(4AD)

Big Thief’in yeni teklisi, indie folk ekibinin geldiği coğrafya ve yaptıkları müziğin özüyle ne kadar örtüştüklerini en aşina olmayan dinleyiciye bile açık edebilecek nitelikte. Solist ve gitarist Adrienne Lenker’in söz yazımı konusundaki cömertliği ve parçadaki icrasındaki aciliyeti, kişinin kendi sesini duymasının ve duyurmasının öneminin parçanın arkasındaki en büyük motivasyon olduğuna dair bir ipucu gibi. Tutarsız davranışlar sergileyen birine âşık olmanın uyandırdığı dengesiz duyguları diskografisine yakışır bir şiirsellikle anlatıyor Lenker. Şarkının çoğu dizesi herkesin sevdiğinden duymak isteyeceği ve aynı anda kendini söylerken bulmaktan korkabileceği hassaslıkta.