Şiddetin gölgesinde: The Lost Flowers of Alice Hart

Yazı: J. Hakan Dedeoğlu

The Cry, Safe Harbour gibi dizilerde parmağı olan Avustralyalı yönetmen Glendyn Ivin’in yeni gizem / drama serisi The Lost Flowers of Alice Hart / Alice Hart’ın Kayıp Çiçekleri, genç bir kadının karanlık geçmişinin izini sürüyor. Prime Video üzerinden izlenebilir.

Hangi zaman diliminde, hangi mekânlarda geçiyor?

Günümüz ve 90’lar Avustralya’sında, ağırlıklı kırsal bölgelerdeyiz. 

İzlemeden önce bilinmesi gerekenler

*Başrolde Sigourney Weaver’ı izliyoruz. 
*Avustralyalı yazar Holly Ringland’ın aynı adlı romanından uyarlama.
*Mini dizi formatında, tek sezon ve yedi bölüm.
*IMDB puanı 7.9, Rotten Tomatoes’da ise %82’lerde. 

Neyi anlatıyor? 

Dizi, merkezine aldığı Alice Hart’ın küçüklük yıllarıyla başlayarak gençlik dönemine geçiyor. Küçük Hart her şeyden uzak bir çiftlik evinde anne ve babasıyla yaşamaktadır. Huzurlu ve tatlı bir aile gibi gözükse de baba şiddetine maruz kalan Hart’ın hayatı, çıkan bir yangınla ailesini kaybettiğinde tamamen değişir. O güne kadar var olduğunu dahi bilmediği anneannesi June Hart onu yanına alır ve büyütür. June, şiddete maruz kalmış kadınlara kucak açan bir çiçek çiftliği işletmektedir. Alice büyüdüğünde ise ailesine ve kendisine dair hiç bilmediği ama zamanla yüzleşmek zorunda kalacağı ve onu anneannesiyle karşı karşıya getirecek gizemler bir bir gün yüzüne çıkmaya başlar. 

İlk intiba

*İçine üç tutam gizem katılmış, sahici drama severseniz bu dizi sizi tatmin eder. 
*Daha düz bir anlatım tercih edilmiş olsa belki o kadar da vurucu olmayacak konu zaman atlamaları, ağır ama içine çeken temposu, örülen gizem ve mistik dokunuşlarla bambaşka bir anlatıma ve etkiye ulaşıyor. 
*Sinematografisi çok güçlü. Avustralya kırsalı ve kendini arayış hikâyesi çok güzel örtüşüyor.
*Sigourney Weaver’ı izlemek başlı başına bir keyif. O sert, gizemli ve mesafeli June Hart rolünü o kadar güzel veriyor ki tüm duygularınızı kaşıyor. 
*Dizi, kadına yönelik şiddeti ve Avustralya’da yerlilere karşı uygulanan ayrımcılığı merkezine alıyor ve hakkıyla işliyor. Bu açıdan çok güçlü bir yapım olarak öne çıkıyor. Bu konuda tetikleyici unsurların olduğunu da bilmekte fayda var.

Modunu nasıl etkiledi?

Özünde kendini arayış ve aile bağları üzerine bir hikâye. Ama seçtiği anlatım biçimi, çiçeklerle kurduğu ilişki ve yarattığı gizem, dizi hikâyeciliğine getirdiği yenilik beni kişisel anlamda mutlu etti. Öte yandan dünyada kol gezen şiddetin, özellikle kadına ve çocuklara karşı, yeteri kadar konuşulmadığını, yeteri kadar sert bir biçimde gözler önüne serilmediğini idrak ediyor ve endişelenmeden edemiyorsunuz. Ama dizinin de bir anlamda misyonu bu!