"Sinestezik bir deneyim": Cem + Rg Modular Live visuals by NOS

Bugün ve yarın Zorlu Performans Sanatları Merkezi organizasyonu, Charm Music işbirliği ve Digi.logue* co-sponsorluğunda düzenlenecek Sónar Istanbul; elektronik müziğin farklı disiplinlerinden nefis canlı performansların yanı sıra teknoloji, yaratıcılık ve müziğin kesiştiği özel projeleri de festivalcilerle buluşturacak. Festival kapsamında ilk kez sergilenecek olan Berlin merkezli elektronik müzik ikilisi Cem+RG’nin modüler ekipmanlarla çalacağı setine NOHlab ve Osman Koç ortaklığıyla kurulan NOS’un canlı görselleri de Sónar+D kapsamında gerçekleşecek AUDIOVISUAL programının merak uyandıran performansları arasında. Performans öncesinde Cem+RG ve NOHlab sorularımızı yanıtladı.

*Digi.logue: Dijitalin farklı disiplinlerle ilişkisini odağına alan, dijitalleşme üzerine merak uyandırmayı, soru sormayı ve disiplinlerarası diyaloglar geliştirmeyi amaçlayan, Zorlu Holding ve Zorlu PSM tarafından desteklenen bir platform.

Teknolojiyle ilişkinizin şekillenmesi açısından kişisel tarihlerinizden kısaca bahsedebilir misiniz?

NOHlab: Teknolojiyle olan ilişkimiz, 1980–85 yılları arasında doğan birçok insana oldukça benzemekte. Aslında bu konu ile ilgili tam bir geçiş döneminde yaşadığımızı düşünüyoruz. Yani çocukluğumuzda sokakta top oynama dönemini de yakaladık, atari gibi oyun konsollarının  gelmesiyle evlerimize tıkılıp, kendimizi dijital dünyanın içerisinde bulduğumuz dönemi de. Aslında teknoloji ile olan ilişkimizin en önemli başlangıç nedeni oyun oynamak oldu. Önce Atari, sonra kişisel bilgisayarların yayılmasıyla birlikte bilgisayar oyunları.

Böyle bir dönemden sonra elimizdeki teknolojik araçları, yeteneklerimiz doğrultusunda yaratıcı anlamda nasıl kullanabiliriz sorusunu sorarak, çeşitli yaratıcı yazılımlara ilgi duymaya başladık. (Örnek olarak paint ve photoshop) ve kendimizi yavaş yavaş dijital üretim tekniklerinin içerisinde bulduk. Böylece dipsiz bir kuyuya doğru yolculuğumuz başlamış oldu.

Cem+RG: Müzik, bilgisayar ve benzeri teknolojilere merakımız erken yaşta başladı. DJ’lik yapmaya başladığımız zamandan sonra hızlıca gelişen müzik sektörü ve özellikle teknoloji ve inovasyon alanı çok ilgimizi çekmeye başladı. İkimiz de ses mühendisligi diploması sahibiyiz.

Sonar + D kapsamında göstereceğiniz yeni işin detaylarından biraz bahsedebilir misiniz? Temel ilhamlarını nerelerden alıyor? Nasıl bir birleşim gerçekleşecek? İzleyiciyi neler bekliyor?

NOHlab: Cem+RG ile birlikte gerçekleştireceğimiz performansta halen geliştirmekte olduğumuz NOS isimli yazılımı kullanacağız. Yazılımın özelliği gereği göreceğimiz görsellerin hiçbiri daha önceden kaydedilmiş değil, an içerisinde üretilen ve hesaplanan formlardan oluşacak. Ses datasını bu hesaplama sürecine dahil edip gerçek zamanlı ve ses etkileşimli görseller ortaya çıkacak.

Aynı zamanda da sistemin manuel kontrolü sayesinde Cem+RG ‘nin modüler sistemler kullanarak oluşturacakları seslerden türeyecek olan görsel formlara an içerisinde müdahalelerle karşılıklı diyalog koreografisi oluşturacağız. Ortaya çıkacak olan bu birleşim; ses ve görselin bütün olarak algılandığı, ses ile oluşan görseli birbirinden biyolojik olarak ayıramadığımız, tabiri caiz ise sinestezik bir deneyim.

Cem+RG: Yeni performansımız çok natürel bir şekilde ortaya çıktı. Yeni modüler eurorack sistemlere olan merakımız birçok senedir hayal ettiğimiz ve yapmak istediğimiz canlı performansımızı gerçekleştirmemizi sağladı. Eminim daha çok teknolojik gelişmeler kısa sürede eklenecektir. İlhamımız daha çok aletlerin kendi güçlerini ve özelliklerini göstermekte. Doğaçlama üzerine aletlerin modülasyon üretmeleri ve görseller ile birlikte ortaya bir serüven çıkartmalarıdır. Biz de aletlere destek olarak yön belirlemelerinde yardımcı oluyoruz.

Çalıştığınız video mapping ve görsel-işitsel performanslar gibi sınır zorlayan ve insan algısı bükebilen medyaların genel anlamda yaratıcı alanları değiştirip dönüştürme potansiyeli olduğunu düşünüyor musunuz? Bu potansiyeli nasıl tanımlıyorsunuz?

NOHlab: Aslında düşündüğümüz zaman her bir etki farklı bir zaman veya mekanda bir tepkiye yol açabiliyor. Dolayısıyla bizim spesifik olarak uğraştığımız alanlar da kendi çevresine çeşitli etki ve tepkiler oluşturuyor. Bu etki ve tepkilerin ne olabileceği yönünde düşündüğümüz zaman ise aklımızda, sizin de belirttiğiniz üzere iki nokta var: İnsan algılarına odaklanma ve teknolojik sınırları zorlama.

İnsan algılarına odaklanma ve bunu değiştirme çabası bizce yaratıcı alanlar açısından önemli bir kazanım. Çünkü algı, birçok şeyi şekillendiren bir olgu. Dolayısıyla bu olguya odaklanmak aslında çevremizi nasıl gördüğümüzü ve bilgiyi nasıl ürettiğimizi daha fazla sorgulamamızı, bunun sonucunda da farklı algı yöntemlerinin neler olabileceğini tasarlamamızı sağlayabilir. Bu tasarıların sonucu ise bize şu an için algılayamadığımız fakat var olan birçok şeyin olabilirliğini gösterip, bu çerçevede düşünüş biçimimizi değiştirmemizi sağlayabilir.

Bahsettiğiniz medyaların yaratıcı alanlara kazandırdığı diğer önemli nokta ise genel olarak geleneksel alanların odaklandığı sonuç ve kavram kaygısından çok, süreç ve deneyime odaklanması ve bunun sonucunda sanatçı ve izleyiciye yeni bir perspektif sağlaması.

Bir diğer önemli kazanım ise üretim dilinin sürekli olarak günümüz olanaklarıyla şekillenebilir ve geliştirilebilinir hale gelmesi. Belirttiğiniz medyalarda projeler üreten sanatçı ve tasarımcılar, sürekli olarak son çıkan teknolojileri takip etmekte ve birşekilde yaptıkları işlere bunu entegre etme çabasındalar. Dolayısıyla teknolojiyi bir sanatsal ifade aracı olarak görürsek, sanatsal dil ve biçimimizin sürekli olarak değiştiği, günümüze ait olan ve yenilikçi bir tavır ortaya çıkıyor. Bu medya ise bu tavrın öncülerinden diyebiliriz.

Yukarıda belirttiğimiz noktalar, bu medyaların yaratıcı alanları değiştirmeye yönelik bazı potansiyel noktalarını gösteriyor.

Cem+RG: Kesinlikle görüntü çok etkileyici bir medya. Görüntü ve ses kombinasyonu başka türlü sergilenen formlardan daha kuvvetli bir etki yaratabilir. Özellikle teknoloji sayesinde yapılan mapping’ler ve parametre hesapları bu etkiyi iyice arttırmamıza yardımcı oluyor. Seyircinin ufku ve bakış açısını geniş tutmasına da ayrıca yardımcı olduğunu düşünüyorum.

Beş yılı aşkın süredir yeni medya alanında çalışıyorsunuz. Deneyimlerinizden yola çıkarak yakın gelecekte bu alanda neler olasılıklar, olanaklarla karşılaşacağız gibi görünüyor? Mesela bir on sene sonra bu alanlardaki üretimlerin daha da yaygınlaşmış olacağını düşünüyor musunuz?

NOHlab: Tabi ki. İlginç bir döneme girdiğimizi düşünüyoruz. Örnek vermemiz gerekirse, teknolojik açıdan elde ettiğimiz kazanımlar sayesinde farklı gerçeklikler yaratabiliyoruz, bunları bir araya getiriyor ve her biri arasında köprüler kurarak alışveriş sağlayabiliyoruz. Ayrıca insanın algılarına yönelik manipülasyonlar yapmak artık çok daha mümkün, mesela çeşitli aygıtlar sayesinde kişiyi bulunduğu gerçeklikten kopartıp sanal gerçeklikte deneyim yaşamasını sağlayabiliyoruz veya gelişmiş projeksiyonlar sayesinde bütün mekanı, dijital bir görüntü ile kaplayabiliyoruz. Bütün bunlar izleyiciyi çevreleyen ve kişiyi bulunduğu zaman ve mekandan kopartan bi durum yaratıyor. Bu gelişmeler düşünüş biçimimizi de derinden etkilemekte. Çünkü daha önce deneyimlemediğimiz şeyleri deneyimlememizi olanaklı kılmakta ve bu deneyimleri temel alarak yeni fikirler ve kavramlar üretmemizi sağlamakta.

Bundan sonraki nokta ne olabilir? Doğanın yarattıklarıyla, insanoğlunun yarattıklarının iç içe geçmesi ve melez bir gerçekliğın oluşması mı? Özellikle biyoteknoloji alanındaki gelişmeler, evrimi insanoğlunun müdahalesiyle organikten, inorganiğe doğru evirmekte. Teknolojinin evrimine ise bakarsak aslında giderek organikleşme eğilimini görürüz. Organik evrim inorganiğe, inorganik yapılar ise organiğe doğru evrilmekte.

Belirttiğimiz bu noktalardan çıkarımda bulunursak, önümüzdeki dönemde yeni medya alanında  farklı gerçekliklerin tasarlanması ve bu gerçekliklerin iç içe geçmesi durumu ve organic-inorganiğin bir araya gelerek oluşturduğu tasarımların ön plana çıkmasını öngörebiliyoruz.

Cem+RG: Yaklaşık bir on senedir müzik ve teknolojileri ile uğraşıyoruz. Her inovasyon kategorisinde olduğu gibi müzikte de teknolojinin sınırları yoktur ve gelmeyecektir. Her zaman gelişmeye devam eden bu dünyada insanların ellerinden geldikçe buna ayak uydurması ve kendi alanlarına bunu katması gerektiğini ve katacağını düşünüyorum.

Bugüne dek hem Türkiye’de hem de yurt dışında birçok etkileyici projeye imza atmış bir ekip olarak, Sónar Festival bünyesinde bir performans sergileyecek olmak size neler hissettiriyor?

NOHlab:Bir hayli heyecan verici tabii ki. Takip ettiğimiz, etkileyici üretimleri olan kişileri, oluşumları bir arada görmek ve aynı sahneyi paylaşabilmek adına bir fırsat sağlıyor.

Cem+RG: Sónar, senelerdir takip ettiğimiz ve sevdiğimiz bir etkinlik. İstanbul’da olması bizi çok gururlandırıyor ve sevindiriyor. Dileriz bu başarıların devamı gelir. Bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ederiz.