Son 15 yılın en iyi 100 yabancı albümü: Bölüm 2
Bant Mag. No:46’da yer alacak 2015’in en iyi 100 yabancı albümü listesi öncesinde, 2000’li yılların ilk 15 yılına damgasını vurmuş albümleri bir hatırlayalım istedik. Huzurlarınızda listemizin ikinci bölümü: 2005-2009
Hazırlayanlar: Cem Kayıran, Ekin Sanaç, Busen Dostgül, James Hakan Dedeoğlu İllüstrasyon: Aksel Ceylan
2005

Boards of Canada – The Campfire Headphase
(Warp)
İskoç ikili Boards Of Canada’nın üçüncü albümü, genişlemiş ses skalası ve sunduğu eşsiz melodik evrenle huzuru işitsel bir formda servis ediyor.

Smog – A River Ain’t Too Much to Love
(Drag City / Domino)
Smog, aka Bill Callahan, 2000-2015 yılları arasında Amerikan ozan tayfası içinde en aktif olan isimlerden biriydi, ki olmaya da devam ediyor. Dolayısıyla hangi albümüyle buraya dahil olacağı ciddi bir soruydu bizim için… Ama “A River Ain’t Too Much To Love” albümü Callahan için yeni bir dönemin, kapının müjdecisiydi adeta. Olgunluk dönemine geçiş albümü niteliğindeki bu albüm sabır, akıl ve zevkle uzun uzun örülmüş, işlenmiş bir cevher.

Mars Volta – Frances The Mute
(EMI)
“The Widow” gibi alışılımış şarkı yapısında bir parçayla açılan ve “Cassandra Gemini” gibi 32 dakikalık bir çıldırmayla sonlanan Frances The Mute, Mars Volta’nın kendine has progresif rock’ının en keyifli halini sunuyor.

WHY? – Elephant Eyelash
(Anticon)
Amerikan indie müzik sahnesinin bayıla bayıla kendini taklit etmesine kafa tutan, “yapma arkadaş bu iş böyle de olur” diyen, zihin açan, bu sebeple de bu listede kendine haklı bir yer edinen, canımızın içi Elephant Eyelash.

The Clientele – Strange Geometry
(Merge)
Belle and Sebastian’dan daha iyi müzik yaptığını iddia eden gruba katılmadan edemiyor, grubun bu üçüncü albümüne yıllardır doyamıyoruz.

Sigur Ros – Takk…
(Geffen / EMI)
İzlandalı grubun dördüncü albümü size uykudan önce eşlik edebilir, uzun yollarda eşlik edebilir, kahve içerken, çalışırken, odanızı toplarken, yürüyüş yaparken… Her anınızda yanınızda takılabilecek bir albüm!

Jaga Jazzist – What We Must
(Ninja Tune)
Jaga Jazzist’in hemen hemen her albümünde gittikçe genişleyen kendine has tınısı, What We Must ile en keyifli ve naif haliyle karşımıza çıkıyordu.

Sufjan Stevens – Illinois
(Asthmatic Kitty/Rough Trade)
Amerika temalı ikinci albümü Illinois ile Sufjan Stevens, 2005 yılında bütün müzik listelerini alt üst etmişti. Singer-songwriter kimliğini, daha karmaşık bir hale getirdiği parçaları ile Stevens’in bu albümünde tam 22 parça olduğunu hatırlamakta da fayda var.

Antony & The Johnsons – I Am A Bird Now
(Rough Trade/Secretly Canadian)
Şahsına münhasır tarzıyla hatırladığımız Antony Hegarty’nin adeta müzisyen partisi verdiği albümünde Lou Reed, Rufus Wainwright, Boy George, Devendra Banhart gibi isimler yer alıyordu. Özellikle açılış parçası “Hope There’s Someone”daki vokalleri ve sakinliği ile Hogarty, her zaman favorilerimizden biri oldu.

Damon And Naomi – The Earth Is Blue
(20/20/20)
Türlerle pek aramız yok ama “Psikedelik folk nedir?” diye sorarsanız, ilk yapacağımız şeylerden biri bu albümden bir şarkı açmak olurdu!
2006

Liars – Drum’s Not Dead
(Mute)
Üçüncü Liars albümü Drum’s Not Dead, konsept albüm fikrinin aslında ne gibi zenginlikler sunduğunu en açık örneği. Baştan sona vurmalı enstrümanların hakimiyetinde olan albümde her zaman olduğu gibi aklına eseni yapmaktan ödün vermiyor Liars.
“Let’s Not Wrestle Mt. Heart Attack”

Joanna Newsom – Ys
(Drag City)
Arp ve klavyesi eşliğinde söylediği şarkılarını bu kez etrafındaki olaylar ve kişilerden esinlenerek yazan Joanna Newsom, Ys albümünde Jim O’Rouke ve prodüktör Steve Albini ile birlikte çalışmasının sonucu olarak neredeyse tüm Avrupa ve Amerika listelerinde zirvede yer almıştı.

Mogwai – Mr. Beast
(Matador)
İskoç grubun öncek albümlerinden alışılmış olan post rock formu, Mr. Beast ile yeni bir boyuta ulaşıyordu. Türe yabancı olanların bile kolaylıkla sevebileceği bir albüm.

Morrissey – Ringleader Of The Tormentors
(Sanctuary/Attack)
Morrissey’in romantik ve hikayelerle dolu parçalarına belki de ilk kez bu kadar net bir şekilde eşlik eden gitarları hissettiğimiz albüm Ringleader Of The Tormentors, özellikle İngiltere’de tüm listelerde zirveyi de görmüştü.

Yeah Yeah Yeahs – Show Your Bones
(Dress Up/Interscope)
“Maps” parçasından sonra en popüler Yeah Yeah Yeahs çalışması olan “Gold Lion”ın yer aldığı Show Your Bones, grubun dağılma haberlerinin geldiği dönemde kaydedilmesine rağman en enerjik albümlerinden biri olmuştu.
2007

Battles – Mirrored
(Warp)
Enstrüman hakimiyetinin, kompleks partisyonların ve doğru miktarda tekrarın böylesine sıra dışı ve etkileyici bir sonuç vereceğini düşünmüş müydünüz? Mirrored sonrası yoluna üç kişi devam eden Battles’ın muhtemelen en fazla hayranlık uyandıran albümü.

Electrelane – No Shouts, No Calls
(Too Pure)
Electrelane’in krautrock’un itici gücünü, muazzam yoğunlukta vokaller ve en az onlar kadar iyi söyleyen gitarlarla buluşturduğu masalsı başyapıtı.

MIA – Kala
(XL Recordings)
“Jimmy” ve “Paper Planes” parçalarının yer aldığı Kala, belki de M.I.A’in o dönemdeki popülaritesinin artmasındaki en önemli çalışmalarıydı. Hem görsel olarak hem de şarkılarda, oryantal öğelere rastlamak mümkündü.

LCD Soundsystem – Sound of Silver
(DFA)
LCD Soundsystem’ın ilk albümdeki başarısını, hiç gaz kesmeden ikinci albümleri Sound of Silver ile sürdürmesi, “All My Friends”, “Someone Great” “North American Scum” gibi parçalar sayesinde hiç zor olmadı.

Deerhoof – Friend Opportunity
(Kill Rockstars)
Deerhoof’un kendine has pop anlayışının dokuz şarkıda adeta bir manifesto gibi karşımıza çıktığı Friend Opportunity, özellikle Greg Saunier’in nefis davul partisyonlarıyla aklımızda yankılanmaya devam ediyor.

Black Moth Super Rainbow – Dandelion Gum
(Graveface)
TOBACCO’nun vocoder sevdası kimi zaman yıpratıcı olabiliyor. Fakat Dandelion Gum, bu tavrın en sempatik haliyle karşımıza çıktığı albüm. Hemen hemen her şarkıdan en azından bir melodinin, dinledikten sonra ıslık olarak bünyenize yerleşme ihtimali de cabası!

Tinariwen – Aman Iman
(World Village)
Bu albümden sonra Afrika müzik sahnesi için hiçbir şey eskisi gibi olmadı, keşke kıtanın kendisi için de aynı şeye söyleyebilseydik. Ama her şeye rağmen, Sahara çöllerinden çıkan göçmen Tuareg’lerin bu karşı konulamaz güzellikteki çiğ müziği, çölün, Afrika’nın sesini kalplere kazımayı başardı.

Blonde Redhead – 23
(4AD)
Grubun daha hareketli parçalara yer verdiği albüm 23’de, aksak ritimli şarkılarda da Kazu’nun vokali gayet etkileyici bir şekilde kullanılmıştı.
2008

TV On The Radio – Dear Science
(Interscope)
Üçüncü TV On The Radio albümü, ritmik oyunların daha fazla ön plana çıktığı ve hem eğlenceli hem kızgın bir çalışma. Dear Science, aynı zamanda TV On The Radio’nun daha geniş kitlelere ulaştığı albüm.

Arthur Russell – Love Is Overtaking Me
(Audika)
1990’ların başında hayatını kaybeden Arthur Russell’ın birçok kaydı ölümünün ardından yayınlanmıştı. Love Is Overtaking Me’de ise o güne dek hiçbir yerde paylaşılmamış 21 Arthur Russell parçası, Grizzly Bear üyesi Chris Taylor tarafından elden geçirilmiş olarak yer alıyor.

The Last Shadow Puppets – The Age of The Understatement
(Domino Records)
Arctic Monkeys’in severek dinlediğimiz albümlerinden vakit bulup, Miles Kane ile bir araya gelen Alex Turner’ın ilk saniyesinden sizi yakalayan albümleri The Age of The Understatement, 60’lar dokulu parçaları ile hatırlanacak bir albüm.
“The Age of The Understatement”

Stereolab – Chemical Chords
(4AD)
Laetitia Sadier’in mükemmel vokaliyle albümün açılışını yapan “Neon Beanbag” ve sonrasında dinlediğimiz “Silver Sands” ve “Three Woman” gibi parçalar, bu albümün Stereolab diskografisinde belki de en çok pop öğeleri barındıran albüm olmasını sağlamıştı.

Earth – The Bees Made Honey in the Lion’s Skull
(Southern Lord)
Her daim tüyleri diken diken eden parçalara imza atmış olan Earth, The Bees Made Honey in the Lion’s Skull’da İncil’de yazan hikayelerle birlikte kendine has bir Gospel albümü hazırladı.

Squarepusher – Just A Souvenir
(Warp)
Squarepusher’ın ne zaman ne yapacağının belli olmadığını ispat eden bir albüm olan Just A Souvenir, dinleyicisine “Squarepusher bu, ne yapsa yeridir” dedirtmeyi de ihmal etmiyor.
“Delta V”

Portishead – Third
(Island)
2000’li yıllarda tek albüm yayınlayan Portishead, Third ile ilk iki albümüne nazaran daha geniş bir skaladan etkileşimle krautrock, psikedelik rock gibi akımlara olan ilgisini şarkılarına yansıttı.
2009

Animal Collective – Merriweather Post Pavilion
(Domino)
Üç kişinin aynı anda iplerinden bu derece salınabildiğine tanık olduğumuz az sayıdaki albümden biri Merriweather Post Pavilion. “Lion In A Coma”nın çılgınlığı, “My Girls”ün akışkanlığı ve “Summertime Clothes”un coşkusu albümün en özel anları.

Pet Shop Boys – Yes
(EMI)
2000’lerde yeterince iyi pop şarkısı yazılmadığını iddia eden Pet Shop Boys, “Yes” paketiyle hayranlarına synth marşlarından bir doz daha veriyor.

John Frusciante – The Empyrean
(Record Collection)
Günümüzün en yetenekli gitaristlerden biri olan John Frusciante, adeta hipnoz niteliğindeki parçalarını bir araya getirdiği The Empyrean albümüyle diğerlerinden farklı olduğunu her şekilde belli etti.

Tyondai Braxton – Central Market
(Warp)
Battles’ın müthiş albümü Mirrored’ın yaratıcılarından biri olan Tyondai Braxton, solo kariyerinin ilk albümünde ses ve melodilerle kurduğu kendine has ilişkiyle birlikte zihin açıcı şarkılara imza atıyor.

Health – Get Color
(Loma Vista Recordings)
Health’in kendine has noise anlayışının en akılda kalıcı haliyle karşımıza çıktığı albüm.

Six Organs of Admittance – Luminous Night
(Drag City)
Ben Chasny’nin hipnotik gitar çalışı eşliğinde, etkisi üstünüzden uzun süre kalkmayacak bir albüm.
2000-2004 arası listemize buradan ulaşabilirsiniz.