Son 15 yılın en iyi 100 yabancı albümü: Bölüm 3
Bant Mag. No:46’da yer alacak 2015’in en iyi 100 yabancı albümü listesi öncesinde, 2000’li yılların ilk 15 yılına damgasını vurmuş albümleri bir hatırlayalım istedik. Huzurlarınızda, son 15 yılın en iyi 100 yabancı albümü listemizin son bölümü: 2010-2014
Hazırlayanlar: Cem Kayıran, Ekin Sanaç, Busen Dostgül, James Hakan Dedeoğlu İllüstrasyon: Yağız Yılmaz
Son 15 yılın en iyi 100 albümü: Bölüm 1 Son 15 yılın en iyi 100 albümü: Bölüm 2
2010
Ariel Pink’s Haunted Graffiti – Before Today
(4AD)
Ariel Pink’in her biri eşsiz pop nağmesinin bir araya gelişinin baştan sona kesintisiz keyif verdiği, atlıkarınca etkili albüm.
The Radio Dept – Clinging To A Scheme
(Labrador)
Pop müzikte yüksek kalitenin İsveç’teki tek adresi, hip-hop ritimlerin içine işlediği, sözünü sakınmayan bu dev albümle hep sizi daha fazlasını isterken bırakıyor.
tUnE-yArDs – Whokill
(4AD)
Merill Garbus’un yanına basçı Nate Brenner’i alarak yoluna devam etmeye karar verdiği albüm olan Whokill’de özellikle sıkça kullandığı loop’lar ile dikkat çeken şarkıları, bir öncekinden farklı olarak stüdyoda kaydedilmişti. Albümde yer alan “Bizness”, “My Country” ve “Powa” parçalarını hatırlamakta fayda var.
Deerhunter – Halcyon Digest
(4AD)
Deerhunter diskografisinde yer alan belki de en karakteristik albümlerden olan Halcyon Digest, özellikle “Helicopter” ve “Desire Lines” parçaları ile grubun kendini en iyi yansıttığı parçalardan olmuştu.
Anika – Anika
(Stones Throw)
Aslında bir gazeteci olan Annika Henderson’ın ilk solo albümünde kendisine Beak> üyeleri eşlik ediyor. Dub, post-punk ve kraut rock etkileşimlerinin hissedildiği albümün şarkı sözleri de fazlasıyla dikkat çekici.
Beach House – Teen Dream
(Sub Pop / Bella Union)
Beach House deyince akla ilk gelen parçalardan olan “Zebra” ile açılan Teen Dream albümünde, grubun karakteristik vokalleri ve synth’leriyle dolu parçalar dinlemiştik. Üçüncü albümleri olan Teen Dream, grubun Sub Pop etiketiyle çıkan ilk albümleri olmuştu.
Caribou – Swim
(City Slang)
Caribou’nun elektronik müziğe bir nevi adapte olduğu albüm olan Swim, bu adaptasyonun ne kadar iyi yapılabileceğini ispat ediyor. House ve dans müziğinin hakim olduğu ikinci Caribou albümündeki “Odessa”yı unutmamızın imkanı yok!
Chicago Underground Duo – Boca Negra
(Thrill Jockey)
Trompet ve davul ikilisinin aynı zamanda elektroniklerle de içli dışlı olduğu Chicago Underground Duo’nun beşinci uzunçalarında hem Miles Davis, Sun Ra gibi öncülerinin etkileşimlerini hem de yenilikçi bir müzikal ifadeyi bulmak mümkün.
Wild Nothing – Gemini
(Captured Tracks)
Reverb’e batırılmış lo-fi popun duygusu ve melankolisini yerli yerinde veren, akranlarına fark atan bir ilk albüm.
2011
John Maus – We Must Become the Pitiless Censors of Ourselves
(Ribbon Records)
John Maus’un melankoli dolu partisine hoş geldiniz. We Must Become the Pitiless Cencors of Ourselves, lo-fi kayıtlara meraklı olan bünyelere ömür boyu yetecek güzellikte!
Psychic Ills – Hazed Dream
(Sacred Bones Records)
Amerikalı Psychic Ills’in en sevdiğimiz plak şirketlerinden biri olan Sacred Bones’dan çıkan üçüncü albümleri Hazed Dreams, grubun kusursuzca kaydettiği 11 şarkının bir araya gelmesinden oluşuyordu. Psikedelik rock’ın hakkını her parçada veren Psychic Ills’i konuşmadan geçmek doğru olmazdı.
“I’ll Follow You Through The Door”
Panda Bear – Tomboy
(Domino)
Animal Collective üyesi Noah Lennox’un solo projesi Panda Bear’in dördüncü stüdyo albümü Tomboy, Lennox’un bugüne dek yaptığı albümler arasında belki de en kolay dinlenebilir çalışması.
2012
Flying Lotus – Until The Quiet Comes
(Warp)
Flying Lotus’un müziğini herhangi bir zamana, mekana ya da akıma dahil göstermek imkansız. Until The Quiet Comes da Flying Lotus’un kendi aleminden gelen belki de en oturaklı albüm. Cosmogramma’nın heyecanını taşımıyor olsa da çok daha akıcı bir albüm olduğu aşikar.
Tame Impala – Innerspeaker
(Modular People)
Avustralyalı Tame Impala’nın ilk albümü olan Innerspeaker, grup üyelerinin birbirini ne kadar iyi tanıdığını ve nasıl böylesine uyumlu olabileceklerini gösteriyor. “Solutide Is Bliss”, “Expectation”, “Desire Be Desire Go”, gibi parçalar, 2010’lar denince mutlaka ilk hatırlanacak kayıtlardan olacak.
Rocket Juice And The Moon – Rocket Juice And The Moon
(Honest Jon’s)
İsimlerini yan yana görünce bile heyecanlandığımız üçlü Flea, Damon Albarn ve Tony Allen, bu kez funk ve afrobeat sularında yüzdükleri ilk Rocket Juice And The Moon albümünde yer alan 18 parça ile tam anlamıyla gövde gösterisi yaptı diyebiliriz. Erykah Badu, Hypnotic Brass Ensemble, M.anifest gibi müzisyenlerin konuk olduğunu da hatırlamakta fayda var.
Sinkane – Mars
(DFA)
Bant Mag.’ın en tartışmalı bir numaralarından olan Sinkane’nin Mars albümü , funk ve pop’un en güzel şekilde kesiştiği çalışmalardan biri.
James Blackshaw – Love is the Plan, the Plan is Death
(Important Records)
12 telli gitarını bir kenara bırakan James Blackshaw, kendine yeni bir anlatım biçimi yaratarak karşımıza çıktığı Love is the Plan, the Plan is Death albümünde dinleyicilerini dokunaklı anlarla baş başa bırakıyor.
“The Snows are Melted, The Snows are Gone”
Grizzly Bear – Shields
(Warp)
Grizzly Bear’in dördüncü albümü Shields, “Sleeping Ute”, “Yet Again”, “Gun-Shy” gibi hitleri başta olmak üzere, tamamı mükemmel bir müzikalitede olan bir albüm olarak yayınlandığı seneden bu yana hala eminiz ki en çok sevilen ve konuşulan Grizzly Bear albümü.
Chicha Libre – Canibalismo
(Barbes Records)
Brooklyn’li altılı Chicha Libre, ikinci ve şu ana kadar son uzun çaları olan Canibalismo’da isminin hakkını veriyor ve 60’ların Güney Amerika’sından bir sekans sunuyor.
2013
Yo La Tengo – Fade
(Matador)
80’lerin başlarında müzik yapmaya başlayacaksın, dağılmayacaksın, bir sürü gruba ilham kaynağı olacaksın, tatlı olacaksın, onlarca albüm yapacaksın, asla zamanın gerisinde kalmayacaksın sonra da 2013’te çıkıp böyle bir albüm yapacaksın… 2013 yılında bir numara yaptığımız Fade, 2005’te de çıkmış olsa bir numara olurdu, 2010’da da… Öyle bir baş yapıt.
Fuck Buttons – Slow Focus
(ATP Recordings)
Fuck Buttons’ın gürültüyü kendine has şekilde biçimlendirme eğilimi, Slow Focus’ta en etkileyici haliyle kendini belli ediyor. Kimisi sanki bir parçanın beşinci dakikası gibi başlayan şarkılar hiçbir şekilde dinleyiciye taviz göstermiyor ve ağır ağır kafanızın içinde yankılanarak büyümeye devam ediyor.
Ty Segall – Sleeper
(Drag City)
Tuşesi yüksek davullar ve gitar sololarını bu defa kenara bırakan Ty Segall, akustik olarak kaydettiği parçalarını Sleeper’da topladı. Her zaman bu sound ile dinleyemeyeceğimiz Ty Segall’in bu albümü, kuşkusuz en iyi kayıtlarından biri!
Earl Sweatshirt – Doris
(Tan Cressida / Universal)
Odd Future ekibinin en dikkat çeken üyelerinden biri olan Earl Sweatshirt, henüz 20 yaşına girmeden deneysel hip hop sahnesinin en özel albümlerinden birine imza attı.
2014
The War On Drugs – Lost in the Dream
(Secretly Canadian)
Yayınlandığı sene neredeyse tüm müzik listelerinde ilk 10’a giren Lost in the Dream albümü, çıkış parçası “An Ocean in Between the Waves”den kapanış şarkısı “In Reverse”ün son anlarına kadar sürükleyici anlarla ve neo-psikedelinin en lezzetli halleriyle dolu. Albümün Bant Mag.’ın 2014 listelerinde 1 numarada olduğunu hatırlatalım!
“An Ocean in Between the Waves”
Jungle – Jungle
(XL Recordings)
Londralı Jungle, 80’ler ve 90’lara gönderme yapan vokallerinin yanı sıra, havalı modları ile neredeyse tamamı enerji dolu şarkılardan oluşan ilk albümleri ile en iyi ilk albümler arasında mutlaka hatırlanacak.
Neneh Cherry – Blank Project
(Smalltown Supersound)
18 yıl aradan sonra gelen bu ilk solo albüm, konsantre ve kararlı orkestrasyonu ve Cherry’nin çıplak sesine yaptığı vurguyla sersemletici bir etkiye sahip.
