Twist yazımı 101: Squid Game 2

Yazı: Melis Tire

Squid Game, altı Emmy Ödülü kazandığı ilk sezonundan üç yıl sonra geri döndü. Konu malumunuz: Güney Kore’nin farklı noktalarında yaşayan ve tonlarca borcu olan insanlar kendi rızaları doğrultusunda bir koğuşa kapatılıyor, çocukluktan aşina olunan oyunlarda kaybedenler “eleniyor” ve kazananlar hayatta kalarak yüklü para ödülüne doğru ilerliyor. 

Netflix’in hit dizisinin iki ve üçüncü sezonları aynı anda çekildi. Yedi bölümden oluşan ikinci Squid Game sezonu, 26 Aralık itibarıyla platformda yerini aldı. 

*Bu yazı, henüz Squid Game 2 sezonunu izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.


Neredeyiz? Neler oluyor?

İlk sezonda yaşananlar üzerinden üç yıl geçmiş. 456 numaralı oyuncu (Seong Gi-hun) ve sürekli olarak paraya boğduğu mafya bir yandan; hayatta kaldığını hemen öğrendiğimiz (ve trafik polisi olarak sahalara dönen) Hwang Jun-ho bir yandan “oyunları” düzenleyen ekibi çökertmeye çabalıyor. Tabii ki hızlı bir şekilde yolları kesişiyor. Polis güçlerinin onlara olan inancını yitirmiş olmasının ardından türlü aksaklıklar yaşanıyor ve Gi-hun çözümü yeniden yeşil eşofmanları üzerine çekmekte buluyor.

İlk intiba?

Katmanlı ve sürprizli anlatıya ilk sezondan aşinayız. Fakat Squid Game 2 biraz aceleci bir kurguyla açılıyor. Yeni karakterlere dair bilgi yağmuruna tutuluyoruz özellikle ilk iki bölümde. Gelgelelim, tanıştığımız yeni yüzlerin büyük kısmı epey karikatür tiplemelerden öteye geçemiyor. Mafyanın en zevzek ferdi Woo-seok, sezon boyu her karşımıza çıktığında yavan bir mizahı da beraberinde getiriyor örneğin. Ya da rap yıldızı Thanos, antipatik biri olduğunu anlamamız için tüm tuşlara aynı anda ve defalarca basılmış bir karakter yazımından fazlasını vermiyor. Oyunların içi ve dışını aynı anda anlatmaya çalışan akışın da yer yer aksadığını söylemeli.

Majör yenilikler neler? Sürprizler var mı? 

Sürpriz çok. En majör yenilik de muhtemelen oyunlar akarken bir yandan pembe askerler arasında da bir olay örgüsünü takip ediyor oluşumuz olabilir. Tabii yeni oyunlar da dikkate değer. “Mingle” adlı üçüncü oyun, sezonun zirve noktalarından biriydi bana kalırsa.

En çok neyi sevdin?

Hakkını verelim, Squid Game twist seven izleyiciler için daima yüksek bir seyir keyfi vadediyor. Çözülmeler çoğunlukla tahmin edilebilir olsa da oraya varırken yaşattığı ani kırılmalar, tansiyonu hep yüksek tutuyor. Ha, “her twist iyidir” diyemeyiz elbette ama Squid Game, “binge-lenebilirlik” puanını da buradan alıyor.

120 numaralı oyuncunun da kulaklarını bu yanıtta çınlatmak yerinde olacaktır. You go girl!

En az neyi sevdin?

Büyük harflerle yazacağım: MÜZİKLER. Evet koca koca insanların çocuk oyunlarında kapışarak canlarından olduğu bir diziden bahsediyoruz ve absürtlüğe kaçan dokunuşlar kaçınılmaz. Ama “Six Legs” oyununda duyulan aşırı klişe sit-com müzikleri ya da ”Red Light Green Light“ sahnelerine eşlik eden “Fly Me To The Moon” remiksinin açıklaması bu olamaz. 

İzleyince kafanda soru işareti yaratan bir şey oldu mu? 

İki sezon aynı anda çekildiği için bittiğinde pek çok soru işareti bırakacağını en baştan biliyorsunuz zaten. Karakterlerle ilgili arkaplanların oluşturulduğu kimi sahnelerin neden bu kadar uzadığının yanıtını da herhâlde 2025’de yayımlanacak final sezonuyla alacağız.