"Star Wars" mektupları: Barış Akpolat

“Sinema tarihinin en karizmatik karakteri Han Solo hâlâ filmin ilk üçlemesine hayranlığımı arttırır.”

İllüstrasyon: Burak Dak

BARIŞ AKPOLAT

Star Wars dünyasına girişim 1999 yılında gerçekleşti, yani 14 yaşımda. Biraz yanlış olsa da ve hattâ şu anda hiç sevmesem de The Phantom Menace ‘ın afişini bir AVM’de gördüğümde biraz heyecanlanmıştım. Sebebi çok basit… Yavru Anakin’in pod racer’ın üstündeki bir görseliydi bu. Sinemada o bölümü izleyip hiç beklenmeyecek şekilde etkilenmiştim. Bu bölüm bence serinin en sıkıcı ve uzun yarış sahneleriyle sündürülmüş bölümü olsa da beni büyülü Yıldız Savaşları dünyasına çekmeye başarmıştı. İlerleyen yıllarda bir büyük hevesle The Attack of the Clones ‘u izledim yine sinemada. Padme ve Anakin’in laubali ve kötü oyunculuklarla taçlandırdıkları yavan aşk sahnelerinden biraz sıkılsam da seriye ilgim arttı. Tüm seriyi hem çekim hem de hikâye sırasıyla her ay izlemişimdir uzun yıllar. Evde sürekli rastgele Star Wars DVD’lerinin döndüğü bir dönemim olmuştur. Günümüz insanlarının, idarecilerin, güçlülerin, iyilerin ve kötülerin bir karşılığını seride de bulduğumdan hâlâ çok severim. Fanatiğim dersem gerçek fanatiklere büyük ayıp olur ama kesin bir şekilde en sevdiğim film serisi olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki Jedi’lar değil Sith’lerin tutkusundan hep daha çok etkilendim. Kötülerin ve şeytani zekâlarına hep hayran kaldım. Bunun yanında sinema tarihinin en karizmatik karakteri Han Solo hâlâ filmin ilk üçlemesine hayranlığımı arttırır. Star Wars bana her zaman içinde yaşama isteği uyandıran bir his verir. İyilikle kötülük arasında ne kadar ince çizgiler olduğu ve bir bireyin kötülüğü seçerken aslında neler çektiği ve kısaca olaylara farklı açılardan bakabilmenin değerini anlatır. Yeni bölümle ilgili beklentimi düşük tutmaya çalışsam da ister istemez heyecanlıyım. J. J. Abrams sözüm sana! Bu işi batırma!!!

Bant Mag. No:45’te yer alan ‘Yıldız Savaşları’nı nasıl bilirdiniz?: Star Wars mektupları dosyasına buradan ulaşabilirsiniz.

SW2