The Bear, Made in England ve bu hafta başka ne izlesek?

Yazı: Burcu Teker

Vizyon takviminden ve farklı platformların kataloglarından film, dizi, belgesel ve şov tavsiyelerimizi içeren ne izlesek seçkimizde yaratıcı zihin Chris Storer’ın ödüle doymayan komedi draması The Bear, dünya prömiyeri Berlinale’de gerçekleşen David Hinton belgeseli Made in England: The Films of Powell and Pressburger, Noora Niasari’nin En İyi Uluslararası Film kategorisinde Avustralya temsilcisi ilk uzun metrajı Shayda ve çok daha fazlası yer alıyor.


The Bear – 3. sezon (Hulu, 27 Haziran)

Nedir: Ramy’nin yaratıcı ekibinden Christopher Storer’ın vizyonuyla hayata geçen seri; gastronomi dünyasında umut vadeden bir gençken, yaşadığı trajedi sonrası Chicago’ya dönüp aileden miras bir restoranı işletmek durumunda kalan Carmen “Carmy” Berzatto’yu odağa alıyor. 2. sezonun sonunda Carmy, Sydney ile el ele fine-dining işletmesi açma hayallerini gerçekleştirmişti. Şimdi ise ekipçe tüm baskı ve çalkantıya göğüs gererek kusursuz bir deneyim sunma, işletmeyi devam ettirme mücadelesi verecekler. Bu da ciddi derecede zihinsel ve fiziksel metanet gerektirecek. Ha, bir de soğutucu dolabın içinde kırdığı potu bir şekilde düzeltse iyi olur sanki…

Neye benzer: The Bear kurgusu ve oyunculukları ile sık karşılaşmayacağımız kalibrede, benzerine az rastlanan türden bir anlatı. Fatih Akın’ın Venedik’te Jüri Özel Ödülü kazanan Soul Kitchen’ı benzer lezzette.

Kimler var: 75. Emmy Ödülleri’nden Komedi Dalında En İyi Erkek Oyuncu ödülünü kapan Jeremy Allen White, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ödülüyle Ayo Edebiri ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülüne uzanan, 2. sezonun Forks isimli 7. bölümünde Olivia Colman ile karşılıklı döktürerek kalplerimizi çarptıran “takım elbiseli filinta” Ebon Moss-Bachrach başrolleri paylaşıyor. Serinin yaratıcısı ve yazarlarından Christopher Storer aynı zamanda yönetmen koltuğunda otururken yeni sezonun Napkins isimli bölümünde kameranın arkasına Ayo Edebiri geçmiş.

*The Bear 3. sezon, tüm bölümleriyle 17 Temmuz’da Disney+ kataloğunda olacak.

Made in England: The Films of Powell and Pressburger (MUBI, 28 Haziran)

Nedir: Martin Scorsese’nin kendi ağzından; 1940’larda İngiliz sinemasına öncülük eden Michael Powell ve Emeric Pressburger’in filmlerinden ne şekilde etkilendiğini, iki büyük ismin filmografisinin kendi film yapımcılığını ne yönde şekillendirdiğini ve ilerleyen yıllarda Powell ile kurduğu dostluğun hayatı üzerinde nasıl kalıcı bir etki yarattığını dinlediğimiz David Hinton belgeseli. Yapım, tavizsiz ve özgün yaklaşım paydasında buluşmuş; endüstrinin haklarını vermediği iki idealist sinema dehasının filmlerinin imgesel ve teknik gücünü ortaya koymanın ötesinde, insanların üzerinde bıraktıkları yaratıcı etkinin de altını çiziyor.

Neye benzer: Scorsese’nin sessiz filmlerden 70’lere Amerikan sineması ve kendi sanatsal vizyonunu nasıl şekillendirdiğine dair yaklaşımlarını paylaştığı kitabı A Personal Journey with Martin Scorsese Through American Movies.

Kimler var: Scorsese’nin anlattıklarına hem kendisinin hem de Powell, Pressburger’in kişisel koleksiyonlarından nadir arşiv görüntüleri eşlik ediyor. Müzikler de Bant Mag. favorilerinden Giri/Haji’de de harikalar yaratan Adrian Johnston’dan.


BUNLAR DA VAR! 
Gözden kaçmasın

Lucrecia: A Murder in Madrid (Disney+, 27 Haziran)

Kasım 1992’de Madrid’de terk edilmiş bir gece kulübünde vurularak öldürülen, İspanya’nın resmî olarak tanınmış ilk nefret suçu cinayetinin öznesi Dominikli göçmen Lucrecia Pérez’in başına gelenleri konu alan suç-belgesel tarzında mini dizi. Garbiñe Armentia ve David Cabrera, İspanya’nın Olimpiyatlar ve Expo 92 ile dünyaya yansıttığı “modern, demokratik ülke” imajının altındaki ırkçı ve şiddete meyilli nefret hareketine daha önce yayımlanmamış görüntüler eşliğinde şahitlik ettiriyor. Yaşananlar sonrasında İspanyol halkının ayaklandığı; bu durumun, ırkçılığı ortadan kaldırmaya yetmese de kimisi hâlâ varlığını sürdüren göçmenlere yardım amaçlı örgütler kurulmasına ilham verdiği de seride üzerinde durulanlar arasında.

Fancy Dance (Apple TV+, 28 Haziran)

Kendisi de bir Amerikan Yerlisi olan Erica Tremblay’in, senaryosunu da kaleme aldığı ilk uzun metraj yönetmenlik denemesi olan drama filmi, ilk bakışta ortadan kaybolan kız kardeşinin ardından yeğeni Roki’ye (Isabel Deroy-Olson) bakan Jax’in (Lily Gladstone) geçim ve velayet savaşının ortasında kardeşini bulmak için verdiği mücadele gibi görünüyor. Bir arayış öyküsünü andıran süreç özünde, başarısız adalet sisteminin merhametine kalmış Yerli kadınların yaşadıkları üzerine farkındalık yaratmayı hedefleyen, incelikli bir anlatı sunuyor.

A Family Affair (Netflix, 28 Haziran)

Richard La Gravenese’den biçilen rollerin dışına taşma, karmaşık flört dinamikleri, kalıplaşmış çetrefilli rom-com aile çatışması sunan çok kuşaklı romantik komedi. Herkesin kendi mutluluk arayışında olduğu bir atmosferdeyiz. Klişe bir Hollywood aktörü aradığı aşkı; tükenmişlikten muzdarip asistanı Zara’nın, partnerini 11 yıl önce kaybetmiş ve aşk meselelerinden elini ayağını çekmiş yazar annesi Brooke’ta buluyor. Başrollerde Nicole Kidman’a Joey King ve Zac Efron eşlik ediyor.

Shayda (Vizyon, 28 Haziran)

Noora Niasari’nin Sundance’de En iyi Uluslararası Film ödülüne uzanan çıkış filmi. Yönetmenin kendi deneyimlerinden yola çıkarak çektiği ve başrolü Holy Spider ile tanıdığımız ödüllü oyuncu Zar Amir Ebrahimi’nin üstlendiği yapım, şiddete maruz kaldığı ortamdan uzaklaşarak yeni bir başlangıç yapmak için altı yaşındaki kızı ile Avustralya’da bir kadın sığınma evine gitmek zorunda kalan İranlı Shayda’nın başından geçenleri, huzursuzluk, endişe ve geleneksel-modern tezatını, güçlü bir temsil üzerinden işliyor.

A Quiet Place: Day One (Vizyon, 28 Haziran)

Dünyanın sessizliğe gömülmesine sebep olan ölümcül istilacıları konu edinen A Quiet Place evreni, yeni filmiyle olayların en başına, ilk güne götürüyor izleyiciyi. Serinin yaratıcısı olan John Krasinski’nin senaryosunu kaleme aldığı A Quiet Place: Day One’ın yönetmen koltuğunda ise Michael Sarnoski var. Oyuncu kadrosunda Lupita Nyong’o, Joseph Quinn, Alex Wolff gibi tanıdık isimler görmek mümkün.

Beyza Yıldırım’ın A Quiet Place: Day One izlenimlerini buradan okuyabilirsiniz.

WondLa (Apple TV+, 28 Haziran)

Çocuk kitapları yazarı ve yapımcı Tony DiTerlizzi’nin çok satan roman üçlemesinden uyarlanan animasyon seri. Robot bakıcısı Muthr tarafından son teknoloji bir yeraltı sığınağında türlü eğitimlerden geçerek yetiştirilen ve yüzeye çıkıp diğer insanlarla tanışmanın hayalini kuran Eva’nın, sığınağa yapılan saldırının ardından kendini etrafta başka hiçbir insan izine rastlanmayan, dünya dışı vardıkların yaşadığı Orbona adlı gezegende bulması ile gelişen olaylar silsilesini takip ediyor. Seslendirme kadrosu da hayli iddialı: Alan Tudyk, D.C. Douglas, Jeanine Mason…


Agents of Mystery
Hâlâ izlemediyseniz

*Agents of Mystery (Netflix, 18 Haziran)

*Onun Kalesinde (MUBI, 19 Haziran)

*We Grown Now (Apple TV+, 22 Haziran)

*Out of Darkness (Showtime, 24 Haziran)

*I Am: Celine Dion (Prime Video, 25 Haziran)