“The White Lotus” 2. sezon ihtimalleri üzerine Mike White’dan demeçler

Televizyon âleminden hangi yapımın şu sıralar eleştirmen gözdesi olduğunu merak ediyorsanız eğer, farklı mecralardan gelen oklar, sosyal hicve doyuran yeni mini dizi The White Lotus’u işaret ediyor.

Lokasyonumuz Hawaii’deki bir tatil beldesinde bulunan, tropikal bir resort otel. Güler yüzlü çalışanları ve muhteşem manzarasıyla, görünürde bir cennet adeta. Acayiplik dozu her bölümde daha da arttıkça, hayatları dışarıdan mükemmel görünen müşterilerin (ve pek profesyonel personelin) karanlık yüzleri kendilerini açık etmeye başlıyor. Henüz sezon finali yayımlanmadı fakat dizinin sosyoekonomik açıdan ayrıcalıklı sınıfın portresini başarıyla çizdiği; insan ırkının zaaflarını ve aptallıklarını incelikle aktardığı ağız birliğiyle söyleniyor.

90’lardan beri sürdürdüğü oyunculuk ve senaristlik kariyeriyle gönlümüzde ayrı bir yer edinen, uzun yıllar önce reji tarafına da geçiş yapan Mike White, serinin topladığı takdirin asıl sebebi. Daha tanıtım aşamasında The White Lotus’un mini dizi formatında olacağı duyurulduğu için, yeni bir sezon onayı gelmesi beklenmiyordu aslında. TV Line’a konuşan yazar/yönetmen; Mare of Easttown ve Big Little Lies gibi diğer limitli HBO yapımları gibi, olası bir yeni sezon için fikir alışverişlerinin devam ettiğini söylüyor.

White’ın verdiği demeçlere göre kimi ön görüşmeler yapılmış olsa da nihai karardan söz etmek için henüz çok erken. 2. sezon için somut adımlar atılması durumunda ise hem oyuncu kadrosunun hem de lokasyonun değişmesi gerektiğini düşünüyor. “Farklı bir otel olmalı” diyor, “The White Lotus: San Tropez ya da onun gibi bir şeyler…” Ayrıca tüm misafirlerin aynı tatile inandırıcı bir şekilde dâhil edilemeyeceğini, fakat bazı karakterlerin geri dönüş yapabileceğine dair ipuçları veriyor. Aklındaki konsepti de Marvel sinematik evreni üzerinden örneklendiriyor.

Türkiye’deki izleyiciler diziyi ABD’den 24 saat sonra, her pazartesi beIN CONNECT’ten takip etmişti. Final bölümünü ise 16 Ağustos’ta izleyebilecekler.

Mike White’ın maharetli ellerinden çıkan 3 şahane yapım daha
Chuck & Buck (2000)

Chuck, artık Buck’ın çocukluğunda tanıdığı o sıkı dostu değil. Bir plak şirketinin patronu; gösterişli hayata sahip, havalı biri. White’ın başrolde yer alıp senaryosunu da yazdığı bu gizli hazine; bir zamanlar birbirinden ayrılmasalar da yetişkinlikte bambaşka yollara sapan 2 karakter üzerinden, çocukluğa sıkıca tutunmanın ya da ondan tamamen vazgeçmenin sonuçları hakkında düşünüyor.

The School of Rock (2003)

Üyeleri arasında bulunduğu rock grubu ile yolları ayıran Dewey Finn, sıkı kurallarla yönetilen bir ilkokula vekil öğretmen olur ve yanına öğrencilerini alıp bir rock yarışmasına katılmayı kafasına koyar. Kültürel bir fenomene dönüşen The School of Rock; daha sonraları ödüllü bir Broadway müzikaline ve pek matah olmayan bir seriye de ilham oldu.

Enlightened (2011 – 2013)

Hırslı bir şirket yöneticisi olan Amy Jellicoe iflas bayrağını çekince yeni arayışlara girer ve  tası tarağı toplayıp Hawaii’de bulunan bir tedavi merkezinde 3 ay geçirir. Daha “aydınlanmış” bir şekilde geri döndüğünü sansa da çevresinde konumlanan insanlarda bir kargaşaya sebep olur. Laura Dern’den Emmy adaylığı elde etmiş bir performans…