Oldukça ağır bir yas hâli: Tiny Beautiful Things

Yazı: Olcay Özer

Kariyeri son yıllarda iyiden iyiye yükselişe geçen Kathryn Hahn, Reese Witherspoon‘un yürütücü yapımcılık görevini üstlendiği, çok satan Cheryl Strayed romanının uyarlamasında başrolde. Tiny Beautiful Things, Disney+ kataloğunda izlenebilir.

*Bu yazı henüz Tiny Beautiful Things dizisini izlememiş olanlar için bazı sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân 

2023-1993 ABD.

Konu nedir?

Cherly Strayed’in aynı adlı kitabından uyarlanan Tiny Beautiful Things, bitmeyen bir hesaplaşma ve yas hikâyesi anlatıyor. 20’lerinin başında annesini kaybeden Claire’in (Kathryn Hahn) öyküsünü bu dönem ile 50’li yaşları arasında gidip gelerek izliyoruz. Claire karşımıza eşiyle arası bozuk, eski bağımlı, şimdilerdeyse bir huzurevinde yaşlılarla ilgilenen ve evine “alınmayan” bir kadın olarak çıkıyor. Yazar olmak istemiş ama olamamış. Darmadağan olmuş hayatını ve kızı, eşi, kardeşi, babası ile ölmüş annesiyle ilişkisini Dear Sugar/Sevgili Şeker lakabıyla yazdığı tavsiye köşesinde sağaltmaya çalışıyor. Sekiz bölümlük dizi, hem Sugar’ın her bölümde yanıtladığı okuyucu mektupları vasıtasıyla hem de Claire’in inişli çıkışlı hayatının hesaplaşmalarını izleyicilere aktarırken hayatın her şeye rağmen devam ettiğini hatırlatıyor. Bir yandan da yasın bir süreç olduğunu, hayata yayıldığını vurguluyor sık sık.

İzlemeden önce bilmemiz gerekenler

Disney+’da “drama/komedi” olarak etiketlenen dizinin komedi ile hiçbir alakası yok. Ağır bir depresyon, dram, yas hissini her bölümde izleyiciye aktarıyor. Dağılmış bir hayatın nasıl devam ettiğini / edemediğini araştırıyor. Depresyonda ya da yas sürecinde olan biri diziden fazlasıyla tetiklenebilir.

İlk intiba?  

Tiny Beautiful Things’in baş karakteri; hatalar, pişmanlıklar ve kayıplar konusunda bir uzman olan Claire. Bunu da kendi dertlerinin üstüne bir de tüm ailesinin hatalarını üstlenerek yapıyor. Bir hayli yıpratıcı ve yorucu olan bu hikâye sekiz bölüm boyunca izleyiciyi ağlatıyor, sıkıyor, boğuyor.

En çok neyi sevdin? 

Claire’in tüm kırılganlığı ve öfkesiyle mücadele ederken kızı ile kurmaya çalıştığı ilişkisini sevdim. Tüm hayatına yayılan tepkiselliği ile kızına değer vermeyen kız arkadaşına gidip hesap sormasını, kızı kendisini suçladığında (ne kadar zorlansa da) onu sarmalamasını ve son bölümde kendi eski güzel günlerini tıpkı annesinin onu mutlu ettiği gibi kızı ile paylaşmasını sevdim. 

En az neyi sevdin? 

Dizi boyunca “idealize” edilen Danny’nin gitmeye Sugar’ın tavsiyesi ile cesaret etmesini sevmedim. Bir de tabii ki gitmeye karar verdiği kişiyi sevmedim… Claire’in bir kez daha haklı ama kırgın olacağı fikri ve bunun ona, en çok güvendiği insanlar tarafından yapılıyor olması beni üzdü.

En çok hangi sahneye yükseldin

Claire ile annesinin yeni yıl hediyesi olarak aldığı paltoyu beraber değiştirmeye gittikleri sahne ve sonra da özlemle o paltoyla uyuması çok güzeldi. Meselenin değiştirilen bir paltodan öte büyük bir boşluk ve özlem olduğu, küçücük ama çok derin birkaç sahneyle izleyiciye aktarılabilmiş.

Modunu nasıl etkiledi

Mod yükselmesinin asla beklenemeyeceği ağırlıkta bir dizi bu. Her bir ânında, bir kadının hayatına yayılmış yas hissi izleyiciye aktarılıyor. Dediğim gibi, oldukça ağır ve yorucu.

Karakterlere dair neler söyleyebilirsin? 

Claire karakterinin 50’li ve 20’li yaşlarını oynayan iki oyuncu da muazzam. Karakterler dizinin hissini gözlerindeki buğu ile geçirebiliyor. Gözlerdeki bu donukluk ve buğunun anne karakterinden geldiğini görmek de hikâyenin ve kastın başarısının bir kanıtı.

Bunu seven şunları da sever 

Yine bir yas ve hayatı yeniden kurma hikâyesi olan Yiyun Li’nin Akıl Ermeyince kitabını tavsiye ederim.