Toni Morrison (1931-2019)

“Aramızda kalsın ama, 1941 güzünde topraktan hiç kadife çiçeği çıkmadı. Kadife çiçeklerinin yetişmemesinin sebebinin, Pecola’nın öz babasının çocuğuna hamile kalması olduğunu düşünmüştük o zamanlar…”

Bu cümleler, okuyanların zihnine kazındığı üzere, Toni Morrison’un ilk olarak 1970 yılında 2 bin kopyayla sınırlı bir baskı yapmış, bekâr bir anne olarak her sabah saat 04.00’te uyanarak beş yılda tamamladığı ilk romanı En Mavi Göz’ün ilk cümleleri. Dünyaya gelmiş en özel hikâye anlatıcılarından birinin kaleminden dökülen her satırın benzersiz bir enerji açığa çıkardığının sayısız göstergesinden de yalnızca bir tanesi.

Çağdaş dünya edebiyatının efsanevi yazarı Toni Morrison, 5 Ağustos 2019’da New York’ta, 88 yaşında hayata veda etti. Toni Morrison, kariyeri boyunca Sevilen, En Mavi Göz, Süleyman’ın Şarkısı, Merhamet, Tanrı Çocuğu Korusun ve Sula gibi eserleriyle Amerika’da yaşayan siyahların tarihine ve yaşantılarına ışık tutan eşsiz bir külliyat ortaya koydu. Amerika’nın kimliğine dair belki de en değerli hikâyeleri onun satırlarında bulmak mümkün.

Nobel ve Pulitzer ödüllü Toni Morrison’un anısına, kitapları ve röportajlarından, onun gücünü ve dünyaya kattığı “zenginliği” kutlayan alıntılardan bir derleme hazırladık.

GÜZELLİK ÜZERİNE

“Hayatın bir noktasında dünyadaki güzellikler kendi başlarına yeterli gelmeye başlar. Fotoğraf çekmeye, resim yapmaya hatta hatırlamaya bile ihtiyaç duymazsınız. Tek başına yeter.”

ÖFKE ÜZERİNE

“Öfke… Paralize eden bir duygudur… Öfkeliyken hiçbir şey yapamazsınız. İnsanlar bir şekilde ilgi çekici, tutku dolu, ateşli bir duygu olduğunu düşünüyor ama ben asla öyle düşünmüyorum. Öfke, çaresizdir. Kontrolün yitmesidir. Oysa ben tüm yeteneklerime, tam bir kontrole ve tüm güçlerime ihtiyaç duyuyorum. Ancak öfke bunların hiçbirine imkân sağlamaz. Öfkeye hiç ama hiç ihtiyaç duymuyorum.”

IRKÇILIK ÜZERİNE

“Irkçılığın en temel işlevi dikkat dağıtmaktır. Sizi işinizi yapmaktan alıkoyar. Sizi sürekli var oluşunuzu açıklamaya mahkûm eder. Biri size ana diliniz olmadığını söyler ve siz olduğunu kanıtlamak için 20 yılınızı verirsiniz. Biri size kafanızın şeklinin bozuk olduğunu söyler. Bilim insanlarınız düzgün olduğunu kanıtlamak için çalışırlar. Biri size sanatınızın var olmadığını söyler ve siz onu araştırmaya koyulursunuz… Ama aslında bunların hepsi çok gereksizdir.”

KORKU ÜZERİNE

“Korktuğunuz şeyin gerçek olup olmadığı ne değiştirir ki?”

ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE

“Özgürlüğün işlevi, bir başkasını özgürleştirmektir.”

AŞK ÜZERİNE

“Sizsiz bir hiç olan bir kimseyi gerçekten sevebilir misiniz? Gerçekten böyle birini ister misiniz? Kapıdan çıktığınız anda paramparça olan birini? Sevmezsiniz, öyle değil mi?”

YAZMAK ÜZERİNE

“Eğer bir kitabı okumak istiyorsanız ancak bu kitap henüz yazılmamışsa, o zaman onu siz yazmalısınız.” 

Kitaplarımın ‘şiirsel’ olduğunun söylenmesi hoşuma gitmiyor çünkü zenginliği öven bir çağrışımı var. Ben ise siyahların konuştuğu dili eski gücüne kavuşturmanın peşindeyim. Bu da zengin fakat gösterişten uzak bir dili gerektirir.”

“Nasıl Tolstoy benim gibi Ohio Lorain’den gelme 14 yaşındaki siyah bir kız için yazmadıysa, ben de beyazlar için değil, siyahlar için yazıyorum. Beyaz insanlarla ilgili yazmadığım için özür dilemek ya da kendimi kısıtlı hissetmek zorunda değilim ki bu kesinlikle doğru değil; kitaplarımda birçok beyaz karakter de var. Asıl mesele, omuzunuzun arkasına oturup kitabı onaylayan bir beyaz eleştirmenin olmaması.”

HATA ÜZERİNE

“Eskiden yapılan hatalar ne olursa olsun, bugünü mahvetmeye hak kazanamaz.”