Bazı tahminlerimiz var: True Detective 4. sezon finali

Yazı: Meltem Demiraran

Çocukluğumda ekrana kitlendiğim saatlerin çoğunu Inspector Gadget ile başlayıp The X-Files, Cold Case, Twin Peaks ile devam eden bir gizem ve dedektiflik merakına borçluyum. Geçtiğimiz yıl The Watcherda Theodora Birch’ü izledikten sonra da iştahım epey kabarmıştı. Sonunda da True Detective: Night Country’yi izlerken dedektifçilik oynamaya karar verdim. 

14 Ocak’ta yayımlanan ilk bölümden beri her hafta delilleri takip ediyorum, notlar alıyorum. İpler bağladığım bir dedektif tahtam bile vardı bu süreçte. (İp meselesine neden bu kadar yüksek olduğumu ben de bilmiyorum. Ama öyle.) O tahtanın benimkinden çok çok daha iyi görünen hâli de Sadi’nin elinden çıktı. Aşağıdaki görselin detaylarını incelemek için dilerseniz tarayıcınızdan zoom-in yapabilir ya da buraya tıklayarak dosyaya ulaşabilirsiniz.

Hikâyedeki gedikleri ve dizinin bütünüyle ne noktaya evrildiğini de konuşmak lazım finalin ardından elbette. Oraya da geleceğiz ancak öncelikle sezonun cinayetlerine dair biraz derinlere dalalım istiyorum. Evet, cinayetlerine.

Çünkü her ikisini de çözdüğümü düşünüyorum. 

Çözemediysem de sürecin tadını çıkardım diyelim.

*Bu yazı, True Detective Night Country sezonunu henüz izlememiş olanlar için bütün sürprizleri bozabilir.

Zaman dilimi ve mekân 

17 Aralık, yılın son gün batımı. 

Alaska, Ennis: Kuzey Kutup Dairesinin 240 km yakını. 

Neler oluyor?

Kuzeybatıya zifiri karanlık çökmeden hemen önce, bir ren geyiği sürüsünün hızla bir şeyden (?) kaçışını izliyoruz. Öyle bir kaçmak ki bir yamaçtan öbürüne sürü hâlinde atlayacak kadar. 

Tsalal Arktik Araştırma Merkezi gizemin de merkezi. Bir grup araştırmacının bir arada yaşadığı ve “yaşamın kaynağını” araştırdığı bir yer burası. Rutin görünen hayatları içlerinden birinin, Raymond Clark, “She’s awake.” (Uyandı.) demesinin peşine tepetaklak oluyor.

Yaşamın kaynağını araştıran bu sekiz araştırmacı aniden kayıplara karışıyor. Liz Danvers (Jodie Foster), Peter Prior (Finn Bennett) ve Hank Prior (John Hawkes) ise delil toplamak üzere 20 Aralık’ta Tsalal’a intikal ediyor. 

Sandviçteki mayonezin sıvılaşmış hâli araştırmacıların kayboluşunun üzerinden birkaç gün geçtiğini anlamasına yetiyor Danvers’ın. Odalardan birinde, bir yatağın üzerinde bırakılmış Cormac McCarthy’nin Blood Meridian kitabı ilişiyor gözüne. Ardından da masanın altındaki dile geliyor sıra. Danvers’a göre en az iki gündür bu masanın altında duruyor dil çünkü rengi atmaya başlamış. Bir çıkarımı daha var Danvers’ın, o da dilin Yerli bir kadına ait olduğu. Çünkü balıkçı ağlarını ağzıyla koparan Yerli kadınların dilinde rastlanan (tekrar eden bir davranış sonucu oluşan) izler var bu kesik dilde. 

Bu da Evangeline Navarro’nun (Kali Reis), “Bir upiaq kadının dili bulunmuş!” diyerek olaya ışık hızıyla dâhil olmasını sağlıyor. Çünkü bu dil Tsalal kayıplarının bir soğuk dosya hâline gelmiş Annie Kowtok cinayeti ile bağlantılı olabileceğinin oldukça somut bir kanıtı. (Soğuk Dosya, malum dizi Cold Case de adını buradan alıyor aslında, çözülememiş suç dosyalarına verilen bir isim.)

Günün ilerleyen saatlerinde Rose Aguineau’nun (Fiona Shaw) ölen kardeşi Travis’in kendisine sekiz araştırmacının buzdan bir kütle hâlinde bir arada duran cesetlerini işaret etmesiyle kayıptan cinayet şüphesi duyulan bir vakaya evriliyor mesele.

Tsalal ve Annie K. cinayetlerinin ortak noktası

Şimdi elimizdekilere bir bakalım. Öncelikle Tsalal araştırmacıları ile başlayalım. 

Ralph Emerson, jeoloji.
Anton Kotov, jeofizik.
Li Jie, jeobiyoloji.
Raymond Clark, paleomikrobiyoloji.
Lucas Merens, çevre kimyası.
Facundo Molina ve Veer Mehta, biyofizik.
Anders Lund, kurucu-direktör, yapısal biyoloji.

Ralph Emerson adı gözüme ilk çarpan şey oldu. İster istemez bu adın aşkıncılığın başını çeken figürlerden biri olan Amerikan şair ve filozof Ralph Waldo Emerson’dan geldiğini düşündüm. Meşhur makalesi Nature’da insanlar ve doğa arasındaki ilişki üzerine farklı bir bakış açısı sunuyor Emerson. Doğa ile bütün olmamız gerektiğini, toplum tarafından insanlara dayatılanlardan ve dikkat dağıtıcı unsurlardan kurtulmamız gerektiğini açıklıyor. Doğanın sürekli bir devinim hâlinde olduğunu ve ruhu değiştirip dönüştürdüğünden bahsediyor.

Emerson’ın “transparent eyeball,” birebir çevirecek olursak “şeffaf göz küresi” metaforunu da biraz dolambaçlı da olsa dizide olup bitenlerle bağdaştırıyorum. Üstelik hem Tsalal araştırmacılarının hem de Otis Heiss’ın tek gözünde oluşan şeffaflık da işin “kör göze parmak” kısmı diyebiliriz belki. Night Country’nin insan ve doğa arasındaki ilişkiyi merkezine aldığı ve vardığı noktanın da Emerson’ın fikirlerini yansıttığını söylemek bence oldukça mümkün.

İkinci bir edebiyat göndermesi olarak McCarthy’nin Blood Meridian’ı var elimizde. Hayatımda okuduğum en rahatsız edici metinlerden biri olabilir. Blood Meridian için bir “anti-western” demek de yanlış olmayacaktır bana kalırsa. Baş karakter “the kid”in ABD-Meksika sınırında ödül karşılığında Amerikan Yerlilerinii hedef alan gerçek bir grup olan Glanton çetesi ile yaşadığı karşılaşmalar var anlatının odağında. Anlatının katili ise Judge Holden, ne tesadüftür ki Danvers’ın ölen oğlunun adı da Holden. 

Gelelim Raymond Clark’a; kendisi bir paleomikrobiyolog, yani antik mikroorganizmaları inceliyor. (Buraya dikkat ama bu konuya daha sonra değineceğiz.) Danvers, Clark’ın Annie K.’in montuna benzer bir mont giydiğini fark etmişti. Bu da aralarındaki gizli aşkı açığa çıkarmıştı. Buluşmaları için kullandıkları karavanın tavanında bir spiral bulunmuştu ki bu Annie’nin vücudunda bulunan spiral dövmesinin birebir bir kopyası. Ayrıca Clark’ın Annie’nin ölümünden dört gün sonra vücuduna bir spiral dövmesi yaptırdığını da öğrenmiştik.

Annie, Ennis’te gerçekleşen maden faaliyetlerine karşı çıkan ve endüstriyi yürütenlerle epey ters düşmüş bir aktivist. Dolayısıyla aktivizminin bölgede yarattığı dalga, madende çalışanları ve madenin sahiplerinin keyfi biraz kaçtığından öldürülmüş olması kuvvetle muhtemel. Ancak cinayeti aydınlatacak somut deliller bulunamamış ve bir soğuk dosyaya dönüşmüş mesele. 

Danvers’ın kızı Leah’nın ve bölgedeki Yerliler çoğunlukta olmak üzere pek çok kişinin madenin çevreye ve insanlara verdiği zarardan şikayetçi olduğunu ve protestolar düzenlediğini görüyoruz. Madenin zararlarına dair suyun kirlendiği, deniz mahsulünün azaldığı, bölgedeki ölü doğan bebeklerin sayısında ciddi bir artış yaşandığı gibi net kanıtlar var. Ancak Silver Sky Mining ve Kate McKittrick’e güçlerinin yettiğini şimdilik söyleyemiyoruz.

Peter, Silver Sky Mining ve Tsalal’ın Tuttle United tarafından fonlandığını bu nedenle de Tsalal’ın bölgedeki kirlilik oranlarında oynamalar yaparak Silver Sky Mining’i çevre kirliliğine dair akladığını ortaya çıkarmıştı. 

Annie tanımlanamayan bir suç aleti ile 32 yerinden darbe alarak öldürülmüş. Mağarada öldürüldüğünü ancak cesedinin yanıltma amaçlı başka bir alana taşındığını biliyoruz. Hank’in Kate McKittrick’ten aldığı Emniyet Amiri olma sözü üzerine Annie K.’in cesedini mağaradan çıkardığını ancak “katilin kendisi olmadığını” net bir şekilde ifade ettiğini de biliyoruz. Azmettirenin Silver Sky Mining ve Kate McKittrick olma ihtimali yüksek fakat cinayeti işleyenin kim olduğu hâlâ belirsiz. 

Sezonun ilk bölümlerinde Raymond Clark’ın hem Annie’yi hem de Tsalal araştırmacılarını öldürdüğüne dair yanıltıcı ipuçlarıyla karşılaşmış olsak da durum bundan çok daha karmaşık fikrimce. Başından beri de böyle düşünüyorum. Bu kadar kolay katile işaret edileceğine inanmamam bir yana; Raymond Clark’ın Annie’ye yardım etmeye çalıştığını, gerçeklere dair belki de en fazla şey bilen kişi olduğunu ve bir şekilde canından şüphe ettiğini, ayrıca bir şeylerin peşinde olduğu için ortalıklarda görünmediğini de düşünüyorum.

Oklar Raymond Clark’a yönelir yönelmez Hank’in devreye girip Clark’ı ortadan kaldırmaya çalışması da bana Clark’ın bu meselede McKittrick ve Silver Sky Mining ile aynı tarafta olmadığını düşündürmüştü. Ne var ki Hank’in katil olduğunu da asla düşünmemiştim. Otis Heiss meselesinin bu noktaya gelmiş olması bile benim için şaşırtıcı oldu, Hank’in gözünü bu kadar karartacağını sanmıyordum. Yine de büyük koz oldu ellerinde bu Wheeler meselesi. 

Annie’nin Clark’ın karavanında bulunan telefonunda buzdan bir mağaraya girdiğini ve burada bir şey keşfettiğini gördüğümüz bir video bulunuyor. Sonrası ise çığlıklar. Ancak videoda spiral yapıda, bir deniz canlısının, hatta bir balinanın kemiklerini andıran bir şey var. 

Semboller ve deliller

Spiral meselesiyle başlayıp biraz da sezon boyunca tekrarlanan sembollerden bahsedelim. Karavan ve mağaradaki spirallerin haricinde buz kütlesi hâlinde bir arada duran cesetlerden birinde, yani araştırmacılardan birinin alnında da bu spiral sembolünü görüyoruz. Birinci sezonda bulunan geyik boynuzlarıyla süslenmiş cesedin sırtında da görmüştük bu spiralin aynısını.

Spiral, sarmal demek aslında; bu elbette düşünmesi çok zor bir şey değil. Zaten anlatıdaki cinayet de oldukça karmaşık ve insanlar ile kurumların dinamikleri sebepli sarmal ilişkiler var ortada. Fakat hem Anasaziler gibi pek çok Yerli halkın spirale yüklediği anlamlar olduğunu biliyoruz hem de dizide spirale atfedilen bir anlam daha var. Anasaziler için spiraller ekinoksları ifade ediyor. Yaptıkları çizimlerde spiralleri, gecesi gündüzüne eşit olan günleri ifade etmek için kullandıkları düşünülüyor. 

Night Country’de ise Qavvik’in (Navarro’nun yavuklusu) bulup getirdiği Kenny, büyükbabasının spirallerin avcılara bir işaret olması için çizildiğini ve spirallerden uzak durması gerektiğini söylediğini iletmişti Navarro’ya.  

Oliver Tagaq’ın evinde de yine aynı spiral sembolüne ve üzerine spiral çizilmiş bir fosile denk gelmişti Navarro ve Peter, üstelik Tagaq göçebelerle yaşayan bir avcı.

Kenny aynı zamanda çocukken arkadaşlarıyla bu buz mağaralarına girmek için buzları kırdıklarını, bu nedenle de büyükannesinin Night Country’nin onları yutacağını söyleyip kızdığını da anlatmıştı Navarro’ya. Navarro da buradan Night Country denen yerin aslında bu buz mağaraları olduğu çıkarımını yapıvermişti.

Otis Heiss da Raymond Clark’ın Night Country’de saklandığını iddia etmişti hatırlarsak. Ne diyorduk, evet sarmal.

Sezonun beşinci bölümü de Otis’in mağara girişini Danvers’a gösterip üstüne Hank tarafından katledilmesi, peşine Peter’ın babasını öldürmesi ve kendisi temizliğe koyulurken Danvers ve Navarro’yu Night Country’e uğurlamasıyla bitmişti. Hank, Kate McKittrick ve Peter üçgeninde, Hank ölmüş olsa da, açığa çıkacak bir iki sır daha var gibi görünüyor bence, onu da söylemiş olayım. 

Sürekli karşımıza çıkan şeylerden biri de tek gözü olmayan kutup ayısı. Geyikler kadar basit bir metafor değil gibi bu kutup ayısı. Çünkü defalarca karşımıza çıkıyor. Holden’ın oyuncağı bir tarafa, hem Navarro’ya hem Danvers’a birer kez görünen devasa kutup ayısı var bir de. 

Inuit inanışında Nanook olarak adlandırılan ve insansı özellikler atfedilen kutup ayısı figürünü görüyoruz. Inuit avcıları tarafından oldukça saygı duyulan bir figür Nanook. Aynı zamanda Sedna mitinde de yeri var kutup ayılarının. Sedna’ya sadık canlılardan kutup ayıları, tıpkı balinalar ve diğer deniz canlıları gibi.

E madem gelelim Sedna meselesine. Sedna genç bir Inuit kadını ve bir dizi trajik olayın kurbanı oluyor. Farklı versiyonlara göre babası veya kocası tarafından ihanete uğruyor ve kendini okyanusun derinliklerinde buluyor. Kaçmak için bir tekneye tutunmaya çalıştığı sırada parmakları kesiliyor ve okyanusun derinliklerinde hüküm süren güçlü bir tanrıça hâline geliyor. Genellikle denizdeki hayvanların bolluğu veya kıtlığı, fırtınalar ya da mevsimlerin değişimi gibi doğal olaylarının bağlandığı bir figür Sedna. Aynı zamanda insan eylemlerinin sonuçları, doğaya gösterilmesi gereken saygı gibi öğütleri de var mitin. 

Her sezon kuru boyalarla yapılmış basit resimlerin bizim için birer ipucu olduğunu biliyoruz artık. Bu sezonun kuru boyalı ipucu da ilk bölümdeki Sedna çiziminde saklı gibi. 

Gelelim cinayetleri kimin işlediğine. 

Annie’yi kim öldürdü?

Bu Tuttle United meselesi Tsalal’ın kurucusu olarak elbette Lund’un başının altından da bir şeylerin çıktığına işaret ediyor olmalı. Buz mağaralarının kendileri için kesinlikle bir işlevi var gibi. Bir ceset difrizi olarak kullanılıyor olması ihtimalini aklımdan atamıyorum. Annie K. mağarayı keşfetmişti ancak içeride ne olduğunu bilmiyordu bence. Gerçekle yüzleştiği ânın ardından da Lund ve Tagaq tarafından öldürüldüğünü düşünüyorum Annie’nin.  

Evet, azmettiren Kate olsa da bana kalırsa Annie K.’in katili Lund ve Oliver Tagaq. Lund etikten uzak ve her şeyi yapabilecek biri ancak mağaraya tek başına girecek ve Annie’yi öldürecek biri değil. Tagaq’tan şüphelenme sebebim ise kendisini bütün sezon boyunca çok az görmüş olmamız, evinde bulduğumuz fosil, semboller ve dahası. Tagaq Tsalal’da malzeme mühendisiymiş ancak işi Annie K. öldükten bir süre sonra bırakıyor. İşi bıraktıktan sonra da hakkındaki her şey siliniveriyor, göçebelerin arasına yerleşip uzaklaşıyor herkesten. Peter bile hakkında tek bir bilgiye erişemedi. Bakın “bile” diyorum. Eski iş arkadaşlarının öldüğünü öğrendiğinde de Lund’dan başka pek kimse umrunda olmuyor gibi, neden olsa gerek?

Tsalal Cinayetlerinin arkasında kim var?

“She’s awake.” meselesiyle ilgili ise Clark’ın bir paleomikrobiyolog olmasından mütevellit antik bir mikroorganizmayı uyandırdığına dair teoriler dolaşıyordu ortalıkta. Hatta Navarro’nun ve Rose’un görüleri de “Bu mikroorganizma ile beraber antik bir varlık mı uyandırıldı acaba?” diye düşündürüyordu beni. Ancak şöyle bir yere vardım. Ortalıkta dolaşan kutup ayısı bence ölü bebekler doğurmuş bir anne ve bunun madenden, yani insanlardan kaynaklı olduğunun da bir şekilde farkında. Tsalal’da bir şekilde bu kutup ayısını esir ettiklerini ve üzerinde deneyler yaptıklarını da düşünüyorum hatta. Bence uyanan da kutup ayısıydı.

Danvers, balina kemiklerini andıran spiralleri keşfettiği sırada Tsalal’da çekilmiş videoda glitch sandığı şeyin aslında bir güç kesintisi olduğunu fark etmişti. 

Olay da işte tam şöyle oldu: Clark, kutup ayısının uyandığını fark etti. Bu sırada Yerliler kendi adaletlerini sağlamak üzere Tsalal’da bir güç kesintisi yarattı, kutup ayısını serbest bıraktı ve Clark haricindeki bütün araştırmacıları öldürdü. (Clark bir şekilde paçayı yırttı mı, yoksa Annie’den kaynaklı bir azad etme mi söz konusu oldu bilmiyorum.) Tsalal’dan kaybolan Noel ağacının Qavvik’in Navarro’nun verandasına bıraktığı Noel ağacına epey benzemesi, Navarro’yla ilk tanıştığımızı düşündüğümüz sahnede aslında bir elinde üç parmağı olan Blair ile de tanışmamız ve Peter’ın ikinci bölümde araştırmacıların ayakkabılarından birinde iki parmağı eksik birinin elinin izinin bulunduğunu söylemesi bence tesadüften daha fazlası olmalı. Bee’nin Navarro spiralden bahsettiğinde oldukça gerildiğini de gördük. Üstelik araştırmacıların cesetlerinin yengeçler için kullanılan bir buzlama tekniği ile bu hâle getirilmiş olma ihtimali de yok değil. Yengeç fabrikasındaki işçilerin ikinci bir iş olarak Tsalal’da temizlik görevlisi olarak çalıştığını biliyoruz. Annie’nin Lund tarafından üzerinde testler yapılmak için Tsalal’a getirilen kesik diline bir şekilde denk gelen temizlik görevlileri durumu anlayıp bir halk örgütlenmesi ile bu işi bitirmiş olabilir. Ennis’te herkesin kendi adaletini sağlaması, Peter’ın babasını öldürmesi ve Danvers ile Navarro’nun Wheeler intihar/cinayet olayında yeterince net gördüğümüz bir şey.

Navarro ve Rose’un görülerine gelirsek de şunları söyleyebilirim: Evangeline de annesi ve kız kardeşi gibi bir hastalıktan muzdarip olduğundan bunları görüyor olabilir. Annie K. cinayetini aydınlatamamış olmasının ve kız kardeşinin ölümünün üzerinde yarattığı ağırlık da ortada. Rose konusunda ise asla emin olamıyorum. Hem çok güvenli hem de çok tekinsiz geliyor bana Rose. Belki ortada görü falan yok, yalnızca Rose popüler bir Yerli hikâyesinin bölgede kabul göreceğini düşünüp erkek kardeşinin hayaletinin cesetleri işaret ettiğini uyduruverdi. Belki de Tsalal araştırmacılarını öldürüp kendi adaletini sağlayanlardan biri Rose.