Tuğçe Şenoğul ile hislerin karmaşık ve değişken dünyasında

Röportaj: Dila Senem Haznedar - Fotoğraf: Berk Çakmakçı

Tuğçe Şenoğul, ikinci uzunçaları olacak Atlas’a doğru seferleri 2023 sonbaharında “Yerdeniz” koleksiyonuyla başlatmıştı. Sırada ikinci halka olan “Gökdeniz” var. Beş şarkılık EP’de bir parça Sezen Aksu cover’ı, bir parça Mabel Matiz bestesi. Kapanışı ile yıllardır cebinde taşıdığı eskizimsi bir kayıt yapıyor. Şenoğul yine elinizden sımsıkı tutarak hikâyeleriyle ördüğü kasvetli bir labirente savuruyor: “Sen benden eksik, ben senden uzak. Yollar izlerimizden ayrı kaldı.”

Tuğçe Şenoğul ile EP’nin temas ettiği duyguları ve yoldaki albüme dair ipuçlarını konuştuk; Dead Chic düeti “Mirage”ın da hikâyesini ondan dinledik. Bir de havadisimiz var: Tuğçe Şenoğul, yılın son günlerinde Bant Mag. Havuz / Bina’da olacak. Detaylar için gözünüz buralarda olsun!


Bu EP’yi önceki üretimlerine bağlayan; üzerinde durmak istediklerin, seni bu yolculukta yönlendirenler neler? 

Atlas (Ruhun Haritası) 2025‘te yayımlanmasını planladığımız ikinci albümüm. Hislerin renklere, elementlere dönüştüğü alternatif bir harita. Temelde bu hislerin bizi düşündüğümüzden çok daha yakın ve benzer tutmasına odaklanıyor. Sınırlar, dil, ırk gibi konular sadece bir etken bu haritada. Hepimiz ağlıyoruz ve gülüyoruz. Genelde de oldukça benzer şekilde! Hepimiz kaybolmuş hissedebiliyoruz. Yalnız değilsin. Hislerini izlersen buluşacağız ve yalnız olmadığını göreceksin. Tüm dünya orada yanında. 

Atlas – Yerdeniz ateş ve toprak elementiydi. Şimdi Atlas – Gökdeniz ile hava ve su elementleri geldi. 

EP’nin son parçası olan “Bu Yaz ve Sonra”’, aslında yıllar önce yazılmış. Senin için bu melodiyi özel kılan, onu bugüne taşımak istemene neden olan nüans neydi? 

“Bu Yaz Ve Sonra” 2012 civarında yaşadığım kalabalık bir evde bulunan, çoğu tuşu çalışmayan, antika bir duvar piyanosu ile doğaçlama olarak çalıp kaydettiğim bi şarkı. Sokağımızdan gelen sesler de duyuluyor kayıtta. İlk albümüm Gölgelerine’deki Senden Korktum Ben ile aynı döneme ait. Aslında farkında olmadan solo dünyamın ilk tohumlarını attığım dönem. Bu nedenle ayrı bir değeri var ve albümde de olmasını istedim. Element ve renk olarak da Gökdeniz’e aitti. 

Bu EP’de Sezen Aksu’nun “Bu Gece” parçasına yer veriyorsun, bir Mabel Matiz bestesini seslendiriyorsun. Başka sanatçılarla iş birliği içinde ürettiğin parçalar var. Bu bir araya gelişler seni sanatsal açıdan nasıl besliyor?

Sevdiğim, ilham aldığım sanatçılarla ya da arkadaşlarımla birlikte üretmek konfor alanım. Enerjim yükseliyor, çok eğleniyorum ve hiç yorulmuyorum.

Kariyerime de böyle başladım ben. Solo kariyerim daha sonra geldi. Buna daha alışkınım bir taraftan. Tabii ki zamanla yalnız üretmenin derinlikleri ve keyfi ile tanıştım. Çok da mutluyum bundan ama birlikte olmanın güzelliği de ayrı. Cover konusu ise biraz daha farklı. Genel olarak anlayıp bağ kurabildiğim, kendi duygularımı aktarabileceğimi hissettiğim, birbirimizi iyi misafir edeceğimizi düşündüğüm şarkılara çekiliyorum diyebilirim.

İlk single’ların ve albümünden bu yana işitsel ve görsel ifadenin / stilinin belirgin bir şekilde çeşitlendiği aşikâr. Müzikle ilişkilenmek nasıl bir yolculuk oldu senin için? Gökdeniz, bu yolculuğun hangi durağını temsil ediyor sence?

Müzik ilk andan beri beni kendimle, insanlarla ve hayatla yakınlaştırdı. Kalbime, ruhuma iyi geldi. Benim için bir ev oldu. Doğal bir şekilde daha iyi duyabilmeye, daha iyi görebilmeye, daha iyi bir hâli olmaya yönlendiriyor insanı. Bu bir yarış gibi değil. Merakını tetikliyor. Gelişmek istiyorsun. 

Hikâye anlatıcılığı gibi bir taraftan. O hikâyenin anlattığı hissi, kendi estetik algımı ve deneyimlediklerimi dâhil ederek nasıl daha iyi ortaya çıkarabilirim? Sahne performansım için de niyetim bu. Hislerin, sınırları karmaşık ve değişken dünyasında, görülmeye ihtiyaç duyan o sırada hangisi ise en iyi şekilde ifade alanı bulmasını sağlayabilmek. O nedenle görsel veya işitsel gibi ayırmadan, bir bütün olarak yaklaşmaya çalışıyorum.

Önümüzdeki yıl dinleyeceğimiz Atlas albümü serüveninde seni sürükleyen, merkezine çeken temalar ve arayışlar neler oldu?            

Gökdeniz ve Yerdeniz EP’leri, Atlas (Ruhun Haritası) için birleşiyor, elementler tamamlanıyor. Artık elimizde hisleri pusulası olarak kullanan bir harita var. İstediğimiz her an birbirimize bağlanabileceğimiz, birbirimizi hissedeceğimiz, uzakları yakın eden, ayırımları, ayrılığı yok sayan, kayıpları kucaklayıp kapsayan bir harita. Arayışım ve hatta dileğim bu.

Bu hissin ferahlığı hepimizin kalbine değsin diliyorum. İstediğimiz her an kullanabileceğimiz, cebimizde katlanmış bir şekilde bizi bekleyen bir harita. 

Geçtiğimiz haftalarda bir de Fransız grup Dead Chic’le düetiniz “Mirage” yayımlandı. Onlarla yolunuz nasıl kesişti? Dead Chic’in sonik dünyasını, kendi ifade ve estetik anlayışına ne kadar yakın buluyorsun?

Dead Chic’le buluşmamız, “Mirage”, baştan sona çok keyifli bir süreçti. Bana ilk ulaştıklarında “Mirage”ın demosunu da yollamışlardı. Duyduğum anda sıcaklığıyla, rengi ve kokusuyla bir çöle ışınlanmış gibi hissettim. Sözler ve vokal melodisi çok hızlı bir şekilde geldi. Telefonla ilk demoyu kaydedip yolladım hemen. Onlar da sevdiler. Yazdığım sözleri, aklımdaki hikâyeyi anlattım. Sık sık online görüşmeler yaptık. Sonrasında Andy de kayıtlarını yaptı ve final hâline ulaştı. Sinematik, kabare hissinde güçlü bir müzikleri var ve hepsi gerçekten de çok iyi müzisyenler. Albüm yayımlandığı hafta Rolling Stone’da haftanın albümü seçildi. Yorumlar, geri dönüşler çok iyi gidiyor. Paylaşmak için sabırsızlandığım başka planlarımız da var. İfade ve estetiksel yakınlıklarımızın yanında yolculuklarını heyecanla takip ettiğim arkadaşlarım oldukları için çok mutluyum. Umarım İstanbul’da da onları izleme şansımız olur en kısa zamanda.