Use Poetry: Şair ve çizer İsmail Sertaç Yılmaz ile kısa bir sohbet

Çocuk yaşta ‘büyücü kargaların saldırısı’ sonrasında çizimle uğraşmaya başlayan ve şiirle çizimi iç içe kullanan İsmail Sertaç Yılmaz, Varlık, Şiirden, Akatalpa gibi dergilerde yayınlanan şiirlerinden sonra geçtiğimiz sene İyi Yetişmiş Bir Hayvan isimli şiir kitabını yayınladı. The Poet House isimli Instagram hesabından da çizimlerini paylaşan ve geçtiğimiz haftalarda günümüz şiirine ve şairine eleştirilerine yer verdiği Use Poetry isimli illüstratif kitabını Sub Press etiketiyle yayınlayan Yılmaz ile kısa kısa lafladık.

Sub Press etiketiyle yayınlanan Use Poetry kitabının çıkış noktasını “günümüz şiiri ve şairine bir eleştiri getirmek” olduğunu söylüyorsun. Bu eleştiriye ve onu bir kitaba dönüştürmeye geliş sürecinden bahseder misin?
İlk gençliğimde şiirin ve şairin duruşu bende daha arabesk bir noktadaydı. Sigarayla verilmiş pozlar, fötr şapkalar, ölmeme masaları, rakılar, parkalar, ağdalı ya da bıyıklı şeyler. Sağlığına dikkat eden bir şair aklıma gelmezdi. Bütün şairler hastalıklı, intihara meyilli, yalnız ve kesinlikle mutsuz olmalıymış gibi gelirdi. Bu düşüncelerimde suçlu değilim aslında, pompalanan şey buydu. Bana bir şair duruşu gibi görünürdü tüm bunlar. Sonra bunun bir şekilde yanlış olduğunu hissettim ve uzaklaştım. Bu uzaklaşma benim şiirimi de değiştirdi ve günümüz şiirini, şiirlerimin başlıklarıyla eleştirmeye başladım. Mesela, ‘‘İstanbul’da Bir Bankamatikte Şiir’’, ‘‘Kuzeyin Soğuk Karnındaki Ceninin Şiiri’’ diye başlıklar atıyorum. Bir şeye şiir ya da bir şeyin şiiri işte. 

Düşüncem bu noktadayken yurt dışına çıktım, bir yıl boyunca Toronto’da yaşadım. Orada gördüğüm bir sürü işaret, şiiri ve şairin konumunu sorgulamaya beni yeniden itti. Mesela bisikletimi bağlamak için durduğum yerde “poet” yazısına denk geliyordum ya da trafik lambasının kenarına küçücük yazılmış “poem” sözcüğüyle karşılaşıyordum. On iki yaşındaki bir çocuk elini uzatarak, “I am Ezra. Poet,” dedi. Queer çift ev arkadaşlarımdan biri şairdi, etrafımda bir anda o yaşıma kadar tanımadığım bir sürü queer şair olmaya başladı. Poetry Slam dünyasıyla tanışınca da şiirin, şairin duruşu muazzam renklere kavuştu. Oradaki şair kavramının ve şiirin özgürlüğü, buraların bende yarattığı algıyı tamamen kırdı ve şair ruhunun ne olduğuna dair düşüncelerime daha kuvvetli kanatlar taktı, ortaya böylece Use Poetry çıktı. 

Use Poetry öncesinde yayınlanan İyi Yetişmiş Bir Hayvan isimli bir şiir kitabın bulunuyor. Ayrıca gene belli başlı şiir ve edebiyat dergilerinde de yayınlanan şiirlerin mevcut. Kendin bir eleştiri getirdiğin günümüz şiirine ve şair kimliğine senin bireysel yaklaşımın nedir?
Benim şiirde görüşüm şu: Ağaç şiir olabilir, fareler şiir yazabilir ve bir fil dünyanın en büyük şairi olabilir. Ki öyle. “Şair önce dili iyi kullanacak, önce diline sahip çıkmalı, şiir bir imge işidir,” diyenlerin eski kafalı şair, kötü şair, hadi bilemediniz suçlu olduklarını düşünüyorum.

Son dönemde çeşitli kitap ve dergilere kapak çizimleri yapıyorsun. Ayrıca Instagram’da “The Poet House” profilinden paylaştığın çizimlerin var. Öyle ki üretim yolculuğuna bakıldığında çizim giderek daha geniş bir yer kaplıyor gibi gözüküyor. Bu yeni bir gelişme mi, yoksa çizim senin için hep esas olmuş bir üretim biçimi mi?
Dört yaşındayken balkonda oyun oynarken iki karga birden gözlerime saldırdı. Bu nedenle hem göz hem de kuş fobim var. Kimseye gözlerimi elletmem, bir de kuş görünce kaldırım değiştiririm. Ancak yaşadığım bu olayla beraber o yaşımda hiç durmadan kuş çizmeye başlamışım. Evde herkes uyurken kalkıp sayfa sayfa kuşlar çizdiğimi de hatırlıyorum. O iki karganın büyücü olduğunu sonradan anladım. Yani büyü yapmışlar bana, bu nedenle o olaydan beri yazı ve çizi iç içedir.

Bu aralar nelerle uğraşıyorsun? Bizimle paylaşabileceğini, yakın geleceğe dair planların ve projelerin var mı?
Şu sıralar Şenol Erdoğan ile beraber ortak bir kitap hazırlığımız var. Şenol abi yazdı, ben de çiziyorum. Bir de şiiri ve şairi kovaladığım bir çizgi roman işi var kafamda.