Yeni yıl hediyeleri dağıtımımız başladı!

Yılbaşına kadar her gün soru sorarak, gelen cevaplardan seçtiklerimizin sahiplerine farklı hediyeler dağıttığımız Bant Mag.’ın (geleneksel) yeni yıl hediyeleri dağıtımı sona erdi. Katılan herkese çok teşekkürler! Yarışmaların kazananları ve verdikleri yanıtlar aşağıda. Herkese güzel seneler!

31 Aralık 2019

Soru: 31 Aralık gecesi kozmik bir kriz çıksa ve zamanın akışı kaysa, 2020’ye değil de hangi yıla girmek isterdin? Neden?
Ödül: 2 kişiye Gerekli Şeyler Yayınları’ndan Gyo ve Incal kitapları

Kazanan cevaplar:

“Selamlar Bant Mag ekibi,
Kozmik bir kriz sonucu zaman akışı kaysa yılbaşını 4000 yıl önce antik Babilonda kutlamak isterdim.
Antik Babilon döneminde yılbaşı Nisan ayında ve 11 gün-gece olarak kutlanırmış. Çeşitli pagan kutlamalarıyla geçmiş ve gelecek zamanlar kutsanırmış. Bunu öğrendiğimden beri yılbaşının bahar ayında kutlanması bana hep daha mantıklı gelmiştir. Kışın, soğuğun bitişi ve güneşli bereketli yazın adım adım yaklaşması. Yeni yılda muhtemelen insanların ortak dileğidir, zor ve kötü günlerin arkada kalıp, umut dolu günlerin önümüzde olması. Bu dileğin somut bir şekilde hissedilmesi ve kutlanması gerçekten daha iyi olurmuş gibi hissediyorum.” – Ceren Ataç

“Bu gece kozmik bir kriz olup zaman kayması yaşansaydı 2008’e girmek isterdim. 15. yaşgünümde aileme klasik gitar yerine en ucuz elektro gitarı aldırırdım. Böylece gitar öğrenmekten soğumamış olurdum ve 26 yaşımda gitar altyapısı oluşturmak için bu kadar çabalamayıp beste yapmaya odaklanırdım.”– Adem Yılmaz Yazar

30 Aralık 2019 

Soru: 2019’da en sevdiğin kelime ne oldu? Neden? 
Ödül: 2 kişiye KaraKarga Yayınları’ndan üç kitaplık set

Kazanan cevaplar:

“Kesinlikle boomer.
Popüler kültür, kendisinden önceki nesillere zekice baş kaldırabildiğinde daha tatlı bir şeye dönüşüyor.” – Deniz Ekim Tilif

“Merhaba,
Sözlükte yer almamakla birlikte birinin uydurduğu bir kelime olan “brexiting”.
Definition: Saying goodbye to everyone at a party and then proceeding to stick around.
A: What’s up with Boris, I thought he was leaving.
B: Apparently he’s brexiting.” – Aysun Akan

29 Aralık 2019 

Soru: Yılbaşı gecesi saat 12:00’de hangi parçayı dinleyeceksin? Neden?
Ödül: Shalgam Records etiketiyle yayınlanan Can Tan – Soul Path plağı

Kazanan cevap:

“Kid Cudi – Pursuit of Happiness ft. MGMT
Bana göre 2010larda gençliğini geçirmiş jenerasyonun anthemı denebilir. En yakın arkadaşlarla dinlendiğinde tadından yenmez. 2020ye girerken her dinlendiğinde en mutlu anınmış gibi hissettiren bu parçadan daha başka bir seçenek düşünemezdim.” – Alin Pınar Seleskoviç

28 Aralık 2019 

Soru: Yeni yıldan ne BEKLEMİYORSUN? 
Ödül: 2 kişiye Gerekli Şeyler Yayınları’ndan Kahramanlık Akademim  serisinin ilk üç cildi.

Kazanan cevaplar:

“Tövbe edip edip sonra yine dating app’e düşmemeyi bekliyorum bu yıldan.” – Nihal Demir

“Stabillik.” – Deniz Ekim Tilif

27 Aralık 2019

Soru: 2019’un sence en iyi albümü hangisiydi? Neden? (Seçkinizi yerli ya da yabancı albüm formatındaki yayınlar arasından yapınız.)
Ödül: 2 kişiye Tantana Records etiketli Taner Öngür ve 43,75 – Asrî Sadâ plağı

Kazanan cevaplar:

“2019’un en iyi albümü IGOR – Tyler The Creator
Albüm bana “dinlemiş olmak için dinlemek”ten çok uzak bir deneyim yaşattı. Hatta o denli akıcıydı ki bittiğinde buna şaşırtmıştı. Dinlediğim süre boyunca bütünlüğüyle ele geçirici, tekrar ettirici ve bunu hâlâ koruyor. Ayrıca bu albümün sinematik aurası ve baştan sona anlattığı hikayeyi seviyorum. Kullanılan sample’larla, lirikler ve prodüksiyonun türler arası bir zeminde buluşmasıyla IGOR benim için bu yılın en iyi albümüydü.” – Jahzzy Beats

“Vanishing Twin – The Age of Immunology. Uzun süredir yaşadığım
kıstırılma duygusunu ifade eden bir albüm dinledikçe rahatlıyorum
birilerinin beni anlayabildiğini görüyorum. çok yalnızlım lan” – Hakan Özkan

26 Aralık 2019

Soru: 2019’u bir çırpıda özetleyecek bir fotoğraf seç. (İsteyen kendi “meme”ini de hazırlayabilir.)
Ödül: 2 kişiye Aylin Güngör’ün fotoğraf kitabı This Magical Depression

Kazanan cevaplar:

“2019’u en iyi anlatan görsel, Parasite filminden. ” – Tuna Yüksel

Hasan Alp Tosyalı

25 Aralık 2019

Soru: 2019’un sence en iyi filmi hangisiydi? Neden? (Festival ve vizyon prömiyerini 2019’da yapmış filmler arasından seçiniz.)
Ödül: 2 kişiye Melikşah Altuntaş’ın Bazı Nefis Filmler defteri.

Kazanan cevaplar:

“Benim için Capharnaüm. Filmi izlemeyi başardım ama neden en iyisi olduğunu anlatması zor.Kadın yönetmen gerçeğin ortasından haykırmış. Çok cesur bi filmdi. ” –Ayşen Güleç

“Merhaba,
Bence 2019’un en iyi filmi Portrait of A Lady on Fire’dı. Film o kadar güzeldi ki, şu an ne kadar översem öveyim film hak ettiği övgüyü alamayacak gibi hissediyorum. Film iki kadın arasındaki aşkı konu aldığından çoğu yerde sadece queer filmler arasında değerlendiriliyor fakat bence film iki insan arasındaki aşkı anlatan romantik janrındaki filmler arasında izlediğim en iyi filmlerden biriydi. İki kişi arasındaki aşkın bu kadar mesafeli bir şekilde bu kadar yoğun anlatılabilmesi ve aşkın bakmak-görmek-izlemek üzerinden anlatılması benim için çok etkileyiciydi. Karakterlerin bakışları üzerinden giden yapıya da az ama vurucu diyaloglar eşlik ediyordu. İki karakterin birbirlerine “Utanınca dudağını ısırıyorsun, ne diyeceğini bilemeyince alnına dokunuyorsun.” dedikleri sahnede ben bittim mesela. Filmde Vivaldi dışında müzik olmaması da güzeldi. Onlar sahile gittiğinde sadece dalga seslerini duymak, evde sadece şömine çıtırtısını duymak, sanki hizmetçi bizmişiz de bu güzel aşka bizzat şahit oluyormuşuz gibi hissettirdi.
Filmde bu aşkın yanında hizmetçi ve diğer unsurlarla verilen o dönemdeki kadınların konumuna dair detaylar da çok yerinde ve güzeldi. Bırakın 1800’leri, 2020’ye girerken bile hala tartışılan bir mesele olan (üstelik ne hadlerineyse erkeklerin daha çok tartıştığı) kürtajın ele alınması, başarı bir ressamın kendi imzasını değil babasının imzasını kullanmak durumunda olması gibi konulara da yer verilmesi çok hoştu. Ay biz ne çektik kadınlar olarak, bi günyüzü göremedik canım. Bitmedi şu ataerkil düzen. Filmde hiç erkek yoktu bir kere, 2019’un en iyi filmi olması için yeterli bir neden bence.

Son olarak filmdeki bazı sahneler çok klişe gibiydi, hani başka bi filmde izlesem “Üff yani bu ne şimdi?” diyebilirdim ama bu filmde o kadar güzel yedirilmiş ve o kadar güzel çekilmiş ki, sahneyi eziklemeyi geçtim aksine hayran kaldım. Galiba olay sahnedeki fikrin klişe olması değil o fikrin nasıl yedirildiği. Mesela bir önceki ressamın karalanmış portresini incelerken portrenin kalbinin yanması, ya da 28. sayfa sahnesi. İki sahneyi de kendi başına düşündüğünüzde sıradan gelebilir ama filmde portrenin kalbi yandığında sizin de kalbiniz yanıyor, ya da 28. sayfa detayını gördüğünüzde siz de yıkılıyorsunuz. Yanmak demişken filme de adını veren ateş başı sahnesine hiç girmek istemiyorum ama girmeden de duramayacağım. Héloïse’in  Marianne’e bakarken gözlerinin dolu dolu olması, eteği yanınca hiçbir şey yapmadan bakmaya devam etmesi, asıl yananın etek değil bu ikilinin kalplerinin olmasını anlayıp bizim de kalbimizin yanması… oy oy oy ne sahneydi böyle. Son sahneye de değinmek isterdim ama buna yüreğim dayanmaz.” –Anna Dewitt