Z Raporu: Ayça Damgacı
İlk sinema filmi Gitmek: Benim Marlon ve Brandom’un ardından oyunculuk kariyerini Yozgat Blues, Şimdiki Zaman, Avlu gibi farklı duraklarla zenginleştiren Ayça Damgacı, geçtiğimiz sene ilk kez yönetmen kimliğiyle karşımıza çıktı; Tümay Göktepe ile birlikte çektiği, “bir baba-kızın ailelerini, ortak geçmişlerini, atanmış aidiyet-kimliklerini sorgulama ve yeniden anlamlandırmaya çalışmalarının hikâyesi” Patrida ile çeşitli festivalleri arşınladı.
Damgacı’nın kapısını çaldık, 2021’i kurcalayan anketimizin bazı sorularına yanıtlar aldık. Buyrunuz Ayça Damgacı Z Raporu’na.
2021’de en çok dinlediğin albümler?
Orange Blossom, Jay-Jay Johanson, Yazz Ahmed, Nikos Papazoğlu’nun bütün albümleri. Ve bir dolu Arabic Funk playlisti.
2021’de en çok dinlediğin şarkılar?
Uçarı ve tasasız zamanlarımı, enerjimi geri çağırmak için bol bol Madonna; Donna Summer’dan da “I Feel Love” ve “On The Radio” dinledim. Dinlemeye de devam edeceğim 2022’de.
2021’de izlediğin filmlerden favorilerin?
The Painter and the Thief, And Then We Danced, Djam, The Kindergarten Teacher… Şimdi bir an düşündüm de bu saydığım filmleri birbirine bağlayan bir tema var; o da sanat/edebiyat eseri yaratmakla ilgili. Kurmaca ya da belgesel, bir film yapmanın ne kadar çetrefilli bir yaratım süreci olduğunu şahsen deneyimledikten sonra, belki de en çok bu süreci konu eden filmler ruhumda, zihnimde etki bıraktı. Kendi duygu dünyamın iniş çıkışlılığı yoğunluğundan mıdır bilmem, son dönemlerde bana dokunmayan hiçbir kurmacaya konsantre olamıyorum.
2021’de seni en çok etkileyen oyunculuk performansı?
The Kindergarten Teacher’da Maggie Gyllenhaal. Henüz The Lost Daughter’ı izleyemedim. Daha doğrusu duygusal gerilimine hazır değilim. Muhtemelen aynı zamanda yönetmen olarak da ona hayran kalacağım.
Tilda Swinton, Olivia Colman ve Frances McDormand’ın oynadıkları her şeyi izliyorum. Sadece kadın olduklarından saymıyorum bu isimleri, toplumsal cinsiyetlerinden azade olarak, benim için dünyanın en iyi oyuncuları onlar.
2021’de izlediğin çok iyi bir belgesel?
Ah Gözel İstanbul. O kadar çok sevdim ki bu filmi, üç kez izledim. Sonuncusu Heybeliada Değirmen Burnu’nda, açık havadaydı. Yaşadığım şehre neden bu kadar bağlı ve meftun olduğumu hatırlattı bana. Ve üzüldüm de ona bu denli hoyrat davranılmış olmasına bir kez daha. İyi ki onun bir parçasıyım, bir otuyum, taşıyım, mazgalıyım, dedim izlerken bir yandan.
Bu yıl en çok vakit geçirdiğin kitap?
Kırmızı Kitap (Carl Gustav Jung). Bazen bir pasaj açarım; Jung’un gündüz düşlerine dair notlarını diyaloglarını okurum. Bazen mandala ve çizimlerine dalarım. Keşke tanışsaydım onunla diye hayaller kurarım.
Bu yıl edindiğin bir mutfak alışkanlığı?
Soğanı kavurmadan yapıyorum sebze yemeklerini, zeytinyağlılar dâhil. Özetle sıvı yağı asla pişirmiyorum. Çünkü kanserojen etkisi artıyormuş. Soğanı suyla pişirip sonra sebzeleri atıyorum ve yemeği tabağıma aldıktan sonra üzerine zeytinyağını koyuyorum. Kızartma asla. Tabii şekeri de çoktan bıraktım.
2021’den unutamadığın bir meme?
Unutamadığım meme, kendi memem oldu. Sol mememden ameliyat geçirdim (kötü huylu bir kist saklanmıştı içeri), sonra radyoterapi oldum. Sonra üç ayda bir ultrason vs. çekildi ve meme benim için bir çekici, seksi bir varlıktan çok sağaltılması gereken bir organ hâlini aldı. Şimdi iyiyim, her şey eskisi gibi normal ama özellikle son zamanlarda sütyen ve bikini üstü giyme zorunluluğu beni nedense daha çok sinirlendiriyor. Cis-erkekler spor, yürüyüş, bilmemne ederken çıkaracak; bize tabu… “Biz” derken beyanı kadın olan ya da olmayan memelilerden bahsediyorum.
2021’i üç kelimeyle özetle
Hastalıklar, ölümler ve bir filmin –Patrida’nın- doğumu.
2021’den içinde kalan bir şey?
Herhalde filmimiz Patrida’nın ilk gösterimini fiziksel değil de online olarak yapmış olmamız. Babamın göç yolculuğu ve aidiyet üzerine bir filmdi, o hayattayken sinema perdesinde görebilmesini isterdim ama ne yazık ki onu bu sene kaybettik.
2022 seni heyecanlandırıyor mu?
Eveeeet! İçinde bir sürü iki var bu yılın. Bana çok uygun çünkü “dualite” benim bir adım, iki seçenek arasında “neurosis” göbek adım; demek ki harika bir yıl olacak!