Z Raporu: Ece Yüksel

Kendi kuşağının öne çıkan yeteneklerinden Ece Yüksel’i belki Emin Alper’in Kız Kardeşler’inde, belki Emine Emel Balcı’nın Nefesim Kesilene Kadar’ında, belki de Aşk 101 ve Yargı gibi dizi projelerinde izlediniz. Son olarak, Ziya Demirel’in yönettiği Ela ile Hilmi ve Ali filmindeki performansıyla 41. İstanbul Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu ödülüne uzandı, henüz 25 yaşında olmasına rağmen ikinci kez bu ödülün sahibi oldu. Biz de kendisinin kapısını çaldık; hem dinleme, izleme, okuma alışkanlıklarına hem de yaşantısına dair merak ettiklerimizi sorduğumuz anketimize yanıtlar aldık. Buyrunuz Ece Yüksel Z Raporu’na.

Hafızana kazınmış ilk film?

Monsters, Inc. sanırım. Animasyonların birçoğunu çocukken sinemada izleme şansım oldu ve neredeyse hepsi hafızama ilk kazınan filmlerden. Hâlâ da animasyonları çok severek izlerim.

Zuhal

Son zamanlarda izlediğin filmlerden favorilerin?

Di jiu tianchang / So Long, My Son’ı geç de olsa izledim son dönemde. Özellikle bir oyuncu için izlemesi oldukça keyifli bir film bence. Karakterlerin yıllar içindeki değişimlerini, etkileyici oyunculuk performanslarıyla izlemek ilham vericiydi. The Lost Daughter’ı da çok sevdim. Olivia Colman’a zaten hayranım, bu filmde de bayıldım kendisine. En yeni favorim ise Nazlı Elif Durlu’nun Zuhal filmi oldu. Festivalde izleme şansı buldum ve çok beğendim.

Son zamanlarda izlediğin dizilerden favorilerin?

Biraz garip olacak ama ben The Office‘i daha yeni izledim, dilimden düşüremiyorum. Komedi izlemeyi çok severim, o yüzden geç de olsa bir cevher bulmuş gibi hissediyorum kendimi.

Belgesel çekecek olsan neyle ilgili olurdu?

Yeni bir ülkeye yerleşmek, oradaki kimliğini ve ait olduğun yeri bulma durumu ilgimi çekiyor. Son yıllarda yurt dışında yaşadığım için sanırım, bu beni en çok çeken konu. Bu süreci yaşayan başkalarıyla da konuşup onların süreçlerine şahit olmak ve yakından incelemek enteresan olabilirdi.

Hayatta yaptığın ilk iş neydi? Anlatır mısın?

Oyunculuğa çocukken başladığım için ilk para kazandığım işim oyunculuktu. İlk olarak 8 yaşımda, bir dizinin bir bölümünde oynamıştım.

Küçükken nasıl bir öğrenciydin?

Fazla konuşan, enerjik ve klasik eğitim sistemine uyamayan bir öğrenciydim. Hatta sürekli dersten atıldığım için ilkokulu pek sınıfta geçirdiğimi söyleyemeyeceğim. 40 dakika boyunca sıkıcı bir konuyu sessizce oturarak dinlemeyi çok zor öğrendim. Tabii yıllar içinde bununla başa çıkmayı daha iyi becerdim. Derslere pek odaklanamasam da notlarım kötü değildi hiçbir zaman.

Küçükken bir idolün var mıydı?

Küçükken idolüm ablamdı. Benden 11 yaş büyüktü, ben çocukken o üniversitedeydi yani ve büyüyünce onun gibi olmak istiyordum. Yaptığı her şeyi hayranlıkla izlerdim.

Son zamanlarda içinde en çok vakit geçirdiğin kitap?

Gabriel García Márquez’in Kolera Günlerinde Aşk’ıyla vakit geçirdim son dönemlerde.  Márquez’in diğer kitaplarıyla da vakit geçirmeyi çok seviyorum. Kurduğu büyülü atmosferi hayal etmek çok keyifli bence.

Son zamanlarda en çok dinlediğin müzikler (albüm, şarkılar)?

The Alan Parsons Project – Eye In The Sky
Parcels – Withorwithout
Two Door Cinema Club – Sun
Karsu – Sonunda
Mormor – Pass The Hours
Spinvis – Ik wil Alleen Maar Zwemmen

En iyi yaptığın yemek?

Asya mutfağına düşkünüm ben, o yüzden köri diyeceğim sanırım. Çeşitli iyi yaptığım köri yemekleri var.

Son zamanlarda edindiğin bir mutfak alışkanlığı?

Et yemeyi çok severim normalde ama son dönemde daha az et yemeye çalışıyorum. O yüzden vejetaryen yemekler deniyorum, sebzeleri daha fazla kullanmaya başladım. 

En çok söylediğin yalan?

“Yoo, problem değil.”

Yeniden yaşamak isteyeceğin bir gün/an?

Kız Kardeşler filmimizi Berlin Film Festivali’nde gösterdiğimiz günü tekrar yaşamak çok isterim. O kadar büyüleyici bir gündü ki heyecandan günün çoğunu hatırlamıyorum. Baştan sona, daha sakin bir hâlde yaşamak isterdim.

Bu aralar sana en iyi gelen şey?

Tığ ile bir şeyler örmek bana çok iyi geliyor. Bir şeyler tasarlayıp üretmeyi seviyorum, bana çok rahatlatıcı geliyor.

Giriş görselindeki fotoğraf: Tayfun Çetinkaya