3 soru: İrem Sözen

Gittikçe pratikleşen bir düzlemde izleyici ile fotoğrafçı arasındaki perdenin daha çok aralandığı fotoğraf dünyasında; yazdığı hikâyeleri kendi üretimi kitaplarla bizlerle paylaşan İrem Sözen‘e merak ettiklerimizi sorduk.

‘YAPTIĞIM ŞEYİ DAHA ÇOK YENİDEN YAZMAK OLARAK TANIMLAYABİLİRİM. ZİHNİMİN ANILARI KAYBEDİP, UNUTUP YENİDEN YAZDIĞINI KABUL EDEREK BUNU DAHA BİLİNÇLİ BİR DÜZEYDE YAPMAYA ÇALIŞIYORUM.’

Röp: Öncü Hrant Gültekin

irem-aralik-01
irem-aralik-02

Çalışmalarının otantik bir şekilde zihninde manipüle olmuş anılarından esinlenen dekonstrüktif imajlar olduğunu söyleyebilir miyiz? Sence bu görüntüleri herkesin bir şeyler bulabileceği beynelmilel bir yüzeye çıkaran faktör nedir?

Yaptığım şeyi daha çok yeniden yazmak olarak tanımlayabilirim. Zihnimin anıları kaybedip, unutup yeniden yazdığını kabul ederek bunu daha bilinçli bir düzeyde yapmaya çalışıyorum. Eğer böyle bir yüzeye çıkabiliyorsa yeniden yazma sürecinde anlatının kendisine odaklanmam etkili oluyor sanırım. Yaptığım şeyi başta kendim için yapıyor olsam da yine de bir ilişki kurma ihtiyacım var herkes gibi.

irem-so%cc%88zen-open-cluster-03
irem-so%cc%88zen-open-cluster-02

Hemen hemen her çalışmanı bir fotoğraf kitabı formuna sokup, kendin yayınlamışsın. Projelerinde ortaya çıkan bu görsel dili fotoğraf kitaplarından daha uygun bir şekilde izleyiciye buluşturabileceğin bir medya ya da format var mı?

Kitap çalışmam için çok elverişli bir ortam sunuyor. Bağımsız çalışabiliyorum ve izleyici için de birebir ilişki kurulan bir nesne olmasının insanların işle daha çok zaman geçirmesini sağladığını görüyorum. Bir sergi mekanında da bunu yapabilmeyi çok isterim. Mekanın kendisi ve zaman gibi kısıtlamalar olsa da izleyiciyle kurduğu ilişki açısından bazı açılardan daha etkili de olabiliyor. Hayalimde bazı sergileme biçimleri oluşuyor zamanla. Ve bir de işlerimi müzikle birlikte video formatında da sunmayı seviyorum, henüz bir kez denediğim bir şey bu.

‘YAŞANMIŞ BİR OLAYI KARMAKARIŞIK ANILARIN İÇİNDEN ONLARA BENZER HİSLER UYANDIRAN BAŞKA ANI PARÇALARIYLA BİRLİKTE ÇIKARIP ANIMSAYABİLİYORUZ. VE YENİ YAŞANANLAR, GÖRÜLENLER HELE FOTOĞRAFLAR TÜM BU ANILARI TEKRAR TEKRAR DÖNÜŞTÜRMEMİZİ SAĞLIYOR.’

Fotoğraf kitaplarının tasarımlarından bahsetmek ister misin? Fotoğraflarının kronolojik bir olay örgüsüne sahip olmaması demek, seçkinin rastgele yapıldığı anlamına mı gelmeli? Seni ilk fotoğraftan son fotoğrafı seçene kadar etkileyen, ilham veren şeyler nedir?

Aslında kollektif kitapları, sergi katalogunu vs. çıkarınca tamamını kendim ürettiğim tek kitap ‘recall’. Recall’u tasarlarken birkaç ay boyunca her akşam bilgisayar başında müzik eşliğinde dizilimle uğraşarak, kağıt ve cildi gözümde canlandırarak zaman geçirdim. Sadık kaldığım tek bir şey var o da yaşadığım bir deneyime dair hislerim. Fotoğraflar bende var olan hissi uyandıracak şekilde seçilmeli, boyutlandırılmalı ve dizilmeliydi. Belki daha ilginç fotoğraflarla başka anlatılar oluşturulabilir fakat çıkış noktam bir kitap yapmak değil, hatırlamaya çalıştığım hikayenin benim için tamamlanmış bir versiyonunu görüntülerle yazmaktı. O yüzden fotoğrafları seçerken zaman ve yer konusunda bir ayrım yapmadım. Aslında bu edebiyatta çok sık yapılan bir şey. Bence zihin tam da bu şekilde çalışıyor. Yaşanmış bir olayı karmakarışık anıların içinden onlara benzer hisler uyandıran başka anı parçalarıyla birlikte çıkarıp anımsayabiliyoruz. Ve yeni yaşananlar, görülenler hele fotoğraflar tüm bu anıları tekrar tekrar dönüştürmemizi sağlıyor. Dizilimi yaparken hikayeyi bir hatırlama ve dönüştürme süreci içinde anlatmaya çalıştım.

Bu şekilde yazan yazarlardan (Pessoa, Sebald) ve çalışırken dinlediğim müzikten (recall sürecinde belki en çok ‘memory loss, radio dept) de etkileniyorum.

recall
5975_recall_serisinden_8380
recall1