Soyuz Microphones ve son Brazzaville albümü üzerine: David Brown

Brazzaville’le iki yılın ardından yeni bir albüm yayınlayan David Brown’la hem albüm hem de son iki yıldır epey mesai harcadığı Soyuz Microphones’u konuştuk.

Röp: Busen Dostgül – Cem Kayıran

Brazzaville projesiyle Türkiye’de sayısız konser veren, Türkiye’den müzisyenlerle birlikte birçok parça kaydeden ve bunları sonrasında albüm yapan David Brown, son yıllarda müzik üretiminin yanına heyecan verici bir projeyi daha ekledi. Kendisini uzun zamandır etkileyen eski Rus mikrofonlarındaki teknikle Batılı tasarım ve pazarlama tekniklerini kesiştirdiği Soyuz Microphones isimli özel tasarım mikrofonları satışa sunan Brown, birçok müzisyen ve prodüktörün son yıllardaki tercihi haline gelen yeni bir marka yaratmış oldu. Bu yılın başlarında The Oceans of Ganymede isimli yeni bir Brazzaville albümü yayınlayan David Brown’la hem albüm hem de Soyuz Microphones üzerine konuştuk.

Senden haber alalı epey fazla zaman oldu. Bugünlerde neler yapıyorsun? Barcelona nasıl?

Barcelona, tıpkı buraya on üç yıl önce taşındığım gibi, nadir ve harika bir yer olmaya devam ediyor. Burada yaşadığım için ne kadar şükran duysam az. Başka kimseye zarar vermediğin sürece ne yaptığının kimsenin umurunda olmadığı yeryüzündeki nadir şehirlerden biri. Buradaki yaşlı kadınlar bile eşcinsellerden ve transseksüellerden rahatsız olmuyor. Hiç umursamıyorlar. Bu harika.

İki yıllık aranın ardından The Oceans of Ganymede isimli albümünü bu yılın başlarında yayınladın. Albümün kayıtlarına ne zaman başladın ve nasıl bir kayıt süreci geçirdin? Bu sefer Roman Urazov’la çalıştığın için çok mutlu olduğunu söylemişsin.

Korkunç bir hafızam var. Sanırım kayıtlar iki yıl önce başladı. Bu genel olarak benim bir kaydı tamamlamama kadar geçen süre. Albümün büyük kısmını Calle Casanova’daki eski stüdyomda kaydettim. Ama bazı bölümler Barcelona’daki bir başka stüdyoda, Los Angeles’ta ve Roman’ın yaşadığı St. Petersburg’daki DGray isimli stüdyoda kaydedildi. Ve albümdeki ilk şarkıyı da Barcelona’da henüz yarısı tamamlanmış yeni stüdyomda kaydettim. Vokalleri terasta bir SM-57 mikrofonla kaydettim çünkü stüdyodaki ana odada gürültülü bir ortam vardı.

Bu albümün miksini yapması için gerçek bir teknisyenle çalışmak istedim. Genelde albümlerin mikslerini kendim yapıyorum ama bir noktadan sonra hepsi benzer tınlıyor. Bu yüzden albümü mikslerken ne yaptığını bilen biriyle çalışmak eğlenceli olur diye düşündüm.

Albümde çeşitli düetler de yer alıyor. Rus şarkıcı Jenia Lubich de albümdeki konuklardan biri. Seni daha çok yalnız dinlemeye alışmıştık ama bu parçalar da harika tınlıyor gerçekten. Bu aşamada sen nasıl hissettin?

Her zaman kadın şarkıcıların benimle şarkı söylemesini sevmişimdir ama genellikle geri vokalleri yapıyorlardı. Bazı gerçek düetler yapmak çok keyifliydi. Gelecekte daha fazla düet yapmayı planlıyorum.

Albümün ismini koyarken Jüpiter’den ilham aldığını okudum. Gökyüzündeki bir okyanus fikri gerçekten harika. Sana bu albüm için şarkı yazım aşamalarında ilham veren diğer şeyler nelerdi?

Evet! Ganymede’in buz tabakasının altında geniş ve sıvı bir okyanusun olduğuna dair bir makale okumuştum. Bu fikri bir şekilde rahatlatıcı buldum. Orada hayaletlerimizin seyahat ettiğini ve öldükten sonra sonsuza dek, gökyüzündeki bu güzel okyanusta vakit geçirdiğimizi hayal ettim. Her zaman bana ilham veren bir sürü şey olmuştur. Sanırım şarkı şarkı gitmezsem bunları saymak sonsuza kadar uzayabilir! Bana ilham veren şeylerden bazıları Suriye’deki savaş, ruhlarımızın bir gün bir maymundan başka bir formda yaşaması fikri, uzakta olduğun birilerini özlemek, vs vs.

soyuz

Bildiğim kadarıyla Rus teknolojilerine ve mikrofonlarına olan ilgin yıllar öncesine dayanıyor. Bu mikrofonlarda seni en çok etkileyen detay neydi?

Benim için her zaman bir şekilde sıcak bir seslerinin olması. Tizlerde belirli bir yumuşaklıkları var ve bunu çok seviyorum. Ruslar iş bilim ve teknolojiye geldiği zaman şaşırtıcı bir şekilde çok iyiler ama askeri düzeyde olmayan başarılarını tanıtmakta pek iyi değiller.

Soyuz Microphones’u hayata geçirmek üzere Pasha’yla yollarınız nasıl kesişti?

Pasha bir zamanlar bir Brazzaville hayranıydı (umarım hâlâ öyledir!).  Bir konser sonrasında tanışmıştık. Beni yaşadığı kasabada solo konser vermem için beni davet etmişti ben de o kasabadaki eski mikrofon fabrikasında beni gezdirmesini rica etmiştim. Bunu hemen ayarladı! Rusların teknolojisiyle Batı’nın tasarımı, kalite kontrolü ve pazarlamasını harmanlarsak halihazırda batıda yapılan mikrofonlardan çok daha iyisini yapabileceğimize karar verdik.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:51’e ulaşabilirsiniz.