“1989” gazetesi ile Beyoğlu Sineması yerinde kalabilir

COVID-19 süreciyle pek çok işletme gibi sinema salonları için de hayat durdu. Kadıköy’deki simge sinemalardan Rexx ve Beyoğlu’ndaki köklü salonlardan Atlas Sineması’ndan kötü haberler aldık. Bundan 3 sene önce Utku Ögetürk tarafından devralınan Beyoğlu Sineması ise aynı kaderi paylaşmamak için abonelik gerektiren 1989 Gazetesi’ni lanse etti. Sabit giderleri karşılamak için 3 bin aboneye ihtiyacı olan gazete; içerik olarak da çok iyi yazılar ve dosyalarla destekleniyor. 1989’a abone olmak için buraya tıklayabilirsiniz. Pek yakın zamanda atölyeler ve sinema buluşmaları da anons edeceklerini açıklayan Utku Ögetürk’e bu süreçle ilgili sorular yönelttik.

Röportaj: Hande Sönmez

Beyoğlu Sineması bundan 3 sene önce kapanma haberleriyle gündemdeyken deyim yerindeyse senin öncülüğünde kurtarılmıştı. Öncelikle bu süreçte neler oldu, neler hayata geçirildi, sinema nasıl ayağa kalktı, onları dinlemek isteriz…

Bu üç senenin her biri farklı deneyimlerle geçti diyebilirim sanırım. İlk sene tam bir koşuşturmaydı; ciddi anlamda yüklü bir borç ve bu borcu kapatmak için söz verdiğimiz belli başlı kurumlar vardı. Üstelik, her ne kadar o dönemde büyük bir ilgi olsa da, Beyoğlu Sineması’nın üzerindeki ölü toprağını da atmamız gerekiyordu. Bu noktada, ilk senenin öncelikleri bu yöndeydi. Şimdi bu soruyu cevaplarken şöyle bir geriye dönüp bakıyorum da, 365 günü 24 saatte yaşamış gibi hissediyorum. İkinci sene, biraz daha rehavete kapıldığımız ve bu doğrultuda sinemanın olağan akışında ilerlediğimiz bir sene olsa da, içerisinde bulunduğumuz bu üçüncü sene kendi adıma sinema işletmeciliğini öğrenmeye başladığım ve bundan keyif aldığım bir yıl oldu. Daha öncesinde, Beyoğlu Sineması’nın açık kalması yeterliymiş gibi gelirken, üçüncü yıl sinemanın potansiyelini ve yapılabileceklerin sınırı olmadığını fark ettiğimiz bir yıl oldu. Bu son bir yıl içerisinde, FilmLoverss ve Kutsal Motor ekiplerinin de Beyoğlu Sineması’na profesyonel anlamda destek olmasıyla birlikte, kolektif bilinçle üreten, çok daha büyük bir ekip olduk. Fuayemizi ve kafemizi yeniledik; en net görüntüyü sunmak için mevcut teknolojik gelişmelere ayak uydurmaya başladık. Hayatı sinema olan ve film izlemekten keyif alan bir ekibin aynı heyecanı sinemaseverlere yansıtmak için heyecanla çalışmaya başlaması, daha önce Beyoğlu Sineması’na gelmeyen genç bir kitleyi de Beyoğlu Sineması’yla tanıştırdı. Bunların yanı sıra hem Başka Sinema’nın bu sene hazırladığı olağanüstü program, hem de kendi küratörlüğümüzde yaptığımız seçkiler Beyoğlu Sineması’nın, kalabalık bir kitlenin geldiği gerçek bir sinema merkezine dönüşmeye başlamasını sağladı. Başlaması diyorum, çünkü henüz bu konuda çok yolun başındaydık ki, corona virüsü salgını sebebiyle tüm projelerimizi askıya almak durumunda kaldık. Oysa öncesinde, artık kapanacak mı sorusuyla değil; yaptığımız film seçkileri ve yeniliklerle gündemde kalmak üzerine çalışıyorduk.

COVID-19 öncesi Beyoğlu Sineması’nda hayat nasıldı?

Beyoğlu Sineması’nı en dolu gördüğümüz günlerdi. Gerek Parazit ve Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi gibi vizyon filmlerinin büyük ilgi görmesi gerekse klasiklerden hazırladığımız seçkilerin kapalı gişe olması bizi çok motive ediyordu.

COVID-19 ile beraber eve kapandığımız için sinemalar da kapandı. Ne yazık ki Rexx ve Atlas’tan da kötü haberler geldi. Beyoğlu Sineması için hemen harekete geçip 1989’u lanse ettiniz; içerikten biraz bahsetmeni rica etsek? Kimler yer alıyor, ne tarz özel dosyalar yapılıyor?

Son bir senedir, Kutsal Motor’daki ortağım Hasan Cömert, Beyoğlu Sineması’nı ayakta tutmamız ve yeniden eski ihtişamlı günlerine geri döndürmemiz konusunda bana çok destek oldu. 1989 da onun fikriydi. Haftalık olarak, mail yoluyla abonelerimize gönderdiğimiz sinema gazetesi 1989, Beyoğlu Sineması’nın mevcut ekibi tarafından hazırlanıyor. Editörlüğünü, sinemanın aynı zamanda müdürü de olan Oğuzhan Durmuş, koordinatörlüğünü ise yine sinemanın genel koordinatörü olan Gülşah Özük yapıyor. Şu an için dönemsel olarak hazırladığımız “Salgın Günlüğü” ile “Alternatif Sinema Gündemi” ve her yeni sayıda farklı bir ismin katkıda bulunduğu “Sonunu Değiştirmek İstediğim Film”, “Unutamadığım Sahne”, “Listeler” gibi bölümlerimiz, bir de “Film Neden Sinemada İzlenmeli” sorusunun cevabını aradığımız köşelerimiz bulunuyor. Bunların yanı sıra Beyoğlu Sineması’nın tarihinde bir yolculuğa çıktığımız içeriklerimiz, bülteni okurken dinlenebilecek müzik listemiz de mevcut. Yazarlarımız ise her sayıda değişiyor; sinema yazarları, yönetmenler, oyuncular… İlk dört sayımızda Ceren Moray’dan Tülin Özen’e, Hakan Bıçakcı’dan Berkay Ateş’e, Şenay Aydemir’den Kaan Karsan’a, Nil Kural’dan Engin Ertan’a, Yeşim Burul’dan Esen Tan’a, Burak Göral’dan Ali Ercivan’a, Evrim Kaya’dan Selin Gürel’e ve Uygar Şirin’e birçok önemli sinemacıdan yazılar aldık. Her yeni sayıda, sürpriz isimlerin yazıları yer almaya devam edecek.

1989 Gazetesi şu ana kadar nasıl bir ilgi gördü?

Sosyal medyadaki ilgi bizi çok mutlu ediyor. Özellikle abone olan sinemaseverlerden aldığımız dönüşler çok olumlu. Bunu bir destek olarak görüp, içeriği gördükten sonra fazlasını bulduklarını söyleyen çok fazla abonemiz var ki, bu bizim için çok kıymetli. Bir diğer yandan bugün itibarıyla 700’e yakın abonemiz var. Bence başlangıç için çok güzel bir sayı. Aylık 10 TL gibi bir ücreti var. Gerçekçi olmak gerekirse kapalı kaldığımız dönemde hedeflediğimiz maaş ve kira gibi sabit giderlerimizi karşılamak için 3.000 aboneye ulaşmamız gerekiyor.

1989’a kimler destek verdi, onlardan da detaylı bahsedelim dilerseniz?

Açıkçası, sinema dünyasından destek istediğimiz kimse bizi kırmıyor. Gerek yazılarıyla, gerekse sosyal medyada yaptığı çağrılarla bize destek olan çok fazla isim var. Bunun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Öte yandan bugüne kadar, Birlikte Güzel markasının sosyal medyadaki takipçilerine abonelik hediye eden Anadolu Efes, abonelerimiz arasından yaptığımız çekilişle atölyelerine katılım hakkı sağlayan Altyazı Dergisi, harika bir kitap seçkisi hediye eden Can Yayınları ve ilk günlerde sosyal medya paylaşımlarımızın daha fazla kişiye ulaşmasına yardımcı olan İstanbul Film Festivali ilk aşamada kurum olarak yanımızda olan markalar oldu. Ve tabii ki Beyoğlu Sineması’nın en büyük destekçilerinden biri her zaman Başka Sinema. Her konuda olduğu gibi bu konuda da, fikri hayata geçirmek istediğimiz ilk andan itibaren bize manevi olarak büyük destek oluyor.

1989 Gazetesi dışında hayata geçirmeyi düşündüğünüz şeyler var mı?

Beyoğlu Sineması’na sadece bir mekân olarak yaklaşmamak gerek. Beyoğlu Sineması, sinema kültürünün başladığı ortak bir toplumsal hafıza noktası aynı zamanda. Türkiye’nin en önemli sinemacılarına kapısını açan Beyoğlu Sineması’nın, Türkiye’deki sinema kültürünün gelişmesi hususunda bir misyonu olmalı. Bu doğrultuda 1989, bizim oluşturmak istediğimiz sinema kulübünün önemli bir parçası, bir başlangıç noktası. Salgın öncesinde de bu alanda çalışmalar yapıyorduk. 1989 markası altında atölyeler, sinemacı buluşmaları ve daha birçok yeni projeyi hayata geçirmek istiyoruz. Bunları da kısa süre içerisinde duyuracağız.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Sonunda aydınlığa kavuşmayı umduğumuz bu karanlık günlerde Beyoğlu Sineması’na ve 1989’a gösterilen ilgi için çok teşekkür ederiz. Belki de bireysel olarak bakıldığında küçük gibi gözüken bir desteğin, Beyoğlu Sineması’nın geleceği için çok önemli olduğunu özellikle söylemek isterim. Tüm çalışmalarımız, bu süreç sonrasında faaliyetlerimize devam edeceğimiz yönünde; yeniden sinema salonlarında buluşacağımız günleri heyecanla bekliyoruz.