2019: En İyi 10 mini dizi

Bant Mag. 2019 değerlendirmelerinde sıra mini dizilerde… İşte bizce geçtiğimiz yılın Top 10’u!

Değerlendirme: Aylin Güngör, Cem Kayıran, Deniz Bankal, Ekin Sanaç, Ekrem Buğra Büte, Hande Sönmez, İlayda Tenim, James Hakan Dedeoğlu, Melikşah Altuntaş, Mine Metin, Sadi Güran

Yazı: Ekrem Buğra Büte, İlayda Tenim, Melikşah Altuntaş, Mine Metin

10. Good Omens

Neil Gaiman ve Terry Pratchett gibi iki çılgın beynin ortaklaşa ürünü olan roman, en son Camping’de izlediğimiz favori doktorumuz David Tennant ve Michel Sheen ikilisinin çoğu zaman serinin önüne geçen uyumuyla Amazon uyarlamasına kavuştu. Queen şarkıları eşliğinde Frances McDormand’ın Tanrı’yı seslendirdiği, Jon Hamm’in Melek Cebrail’e hayat verdiği ve bol İncil referanslı bu absürt komedi harikası 2019’da başımıza gelen en güzel şeylerden. İ.T.

9. Modern Love

Kadrosunda Anne Hathaway, Tina Fey, Dev Patel, Andy Garcia, Olivia Cooke, Andrew Scott, Sofia Boutella, John Gallagher Jr. gibi birbirinden şahane isimleri barındıran romantik komedi dizisi, New York Times’ın Modern Love köşesinde yer alan gerçek hikâyelerden esinleniyor. Iskalamamanızı önerdiğimiz serinin sekiz bölümündeki sekiz farklı hikâyeyle, insanların ve aşka dair deneyimlerin özgünlüklerini, aşkın belli bir kalıba sığmayan karmaşık yönlerini keşfedeceksiniz. M.M.

8. Too Old to Die Young

Yönetmen koltuğunda Nicolas Winding Refn’in oturduğu cesur suç dramasının başrolünde başarılı performansıyla Miles Teller yer alıyor. Şerif Yardımcısı Martin Jones’un, ortağının öldürülmesiyle olayın derinlerine inmesine, Rus mafyaları, Yakuzalar ve Meksika kartellerinin ait olduğu yeraltı dünyasına uzanarak şahit oluyoruz. Neon ışıkların eşlik ettiği bu karanlık seri, duraklamalara, bekleyişlere ve yavaş geçen sahnelere rağmen sürükleyici ve estetik bir seyir zevki sunmayı başarıyor. M.M.

7. Fosse / Verdon

FX’in, efsanevi Broadway dansçıları Bob Fosse ve Gwen Verdon’dan yola çıkarak hazırladığı serinin başrollerini Michelle Williams ve Sam Rockwell paylaşıyor. Düzenli olmayan bir kronolojiyle ilerleyen sahnelerle, ikilinin aşkını, tutkuyla bağlı oldukları sanatlarını, iniş çıkışlarını ve zaaflarını Broadway dünyasına uzanarak seyrediyor; aşkın ve sanatın kalp atışlarını dans ve müzik eşliğinde âdeta mest olarak izliyoruz. M.M.

6. Unbelievable

2008-2011 yılları arasında yaşanmış bir seri tecavüz vakası hakkında yayınlanmış bir makaleden uyarlanan Unbelievable, adının hakkını veren ve meselesine dair söz söylemeyi başaran bir dizi. Kadınların toplumsal hayatta uğradığı çeşitli biçimlerdeki şiddeti sert bir açık sözlülükle dile getiren Unbelievable, tecavüz mağduru kadınlara kadınların gözünden bakıyor ve çözümü de kadınların aklında arıyor. Baş rollerinde Toni Collette, Merritt Wever, and Kaitlyn Dever’ın yer aldığı dizi, başarıyla kullandığı polisiye anlatı yapısı ve akıcı senaryo kurgusuyla 2019’un en iyilerinden birisi. E.B.B.

5. Catherine the Great 

2007 yılında II. Elizabeth’i canlandırdığı The Queen ile En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı kazanan usta oyuncu Helen Mirren’in bu sefer Rusya tarihinin en önemli figürlerinden II. Katerina’ya hayat verdiği dört bölümlük seri, Rusya’nın Avrupa’da hatırı sayılır bir güç hâline gelmesinde büyük rol oynayan II. Katerina’nın son yıllarına ve Grigory Potemkin ile yaşadığı tutkulu aşka odaklanıyor. Catherine the Great, bize Chernobyl gibi bir harikayı sunan Sky ve HBO ortaklığının üçüncü meyvesi. İ.T.

4. When They See Us

 Martin Luther King biyografisi Selma ile adını geniş kitlelere duyuran Ava DuVernay’in yazıp yönettiği mini seri, 1989’da Central Park’ta yaşanan bir tecavüz olayından dolayı haksız yere suçlanan “Central Park Beşlisi”nin ilk sorgulanmalarından 2002’de aklanma ve 2014’te kazandıkları tazminatı almaya uzanan hikâyeyi derinlemesine inceliyor. Yapımcıları arasında Oprah Winfrey, Berry Welsh ve Robert De Niro gibi önemli isimlerin de yer aldığı dizi, yayınlandıktan sonra gerçek davada yer alan savcılardan Linda Fairstein’in kitap anlaşmalarının iptal olmasına ve bulunduğu derneklerden istifa etmesine sebep olmuştu. İ.T.

3. The Act

Dizinin yapımcıları arasında bulunan Michelle Dean’in Buzzfeed için yazdığı bir makaleden senaryolaştırılan The Act, Munchausen sendromuna sahip bir annenin ve yıllarca herkesi hasta olduğuna inandırdığı kızının cinayetle sonlanan gerçek hikâyesini anlatıyor. Kimin kurban kimin suçlu, kimin hasta kimin sağlıklı olduğuna karar vermenin pek de kolay olmadığı dizide; Oscar ve Emmy ödüllü oyuncu Patricia Arquette, Dee Dee Blanchard rolünde rahatsız edici bir şekilde harikalar yaratarak Altın Küre ve Emmy koleksiyonuna yenilerini ekledi. Genç yetenek Joey King’in de ileride adını sıkça duyacağımızın sinyalini vererek canlandırdığı Gypsy’nin inanması güç hikâyesinde sıkışıp kalanlar için, Erin Lee Carr’ın aynı konuya odaklanan Mommy Dead and Dearest adında bir HBO belgeseli olduğunu da not edelim. İ.T.  

2. Chernobyl

HBO’nun hayal kırıklığı yaratan Game of Thrones finalinden hemen sonra yayınladığı Chernobyl, 2019’un en büyük televizyon olaylarından birisiydi. Daha önce bu çapta bir prodüksiyonla sinema ya da televizyona uyarlanmamış olan Çernobil felaketini belgesele yaklaşan bir tarzda ve tarihsel gerçekliklere uygun olmaya gayretli bir detaycılıkla hikâyeleştiren Chernobyl, hikâyesini 1986’da yaşanan felaketin kurbanları ve ilk tanıkları gözünden aktarıyor. Jared Harris ve Stellan Skasgard’ın başrollerinde yer aldığı dizi, bilhassa sinematografisi ve sanat yönetimiyle 2019’un sinema lezzeti veren televizyon işlerinden birisiydi. E.B.B.

1. Years & Years

Birleşik Krallık’tan, son derece zekice yazılmış bilim-kurgu / drama harikası olarak karşımıza çıkan Years and Years, tartışmasız 2019’un en iyisi. Bu nefis distopya, önümüzdeki beş yıl içerisinde dünyadaki felaketleri öngördüğü, sürprizlerle dolu bir ilk bölüme sahip. Dizinin sürprizini açık etmemek için fazla detaya girmiyorum ama olağanüstü tuhaf ilk bölüm finaliyle birlikte tüm sezon birbirinden korkunç küresel gelişmeler, hikâyenin merkezinde yer alan kalabalık ailemizin yaşamı üzerinden yansıtılıyor dizide. Usta oyuncu Emma Thompson’ı başrole taşıyan ve yanına Black Mirror ilk bölümden ve Penny Dreadful’dan Rory Kinnear ile Being Human’dan ve Quantico’dan Russel Tovey’i ekleyen dizi, temposunu bir an bile düşürmeyen, nefis yazılmış bir iş. Amerikan dokunuşuyla yavanlaşan Black Mirror’ın ilk sezonlarına hasret kalmış olanlar, Years and Years’a muhakkak şans versin. M.A.