2024: En iyi 10 bilim kurgu / fantastik dizi
Yazı: Burcu Teker, Elif Yılmaz
Galaksiler arası yolculuklardan büyünün hüküm sürdüğü âlemlere, tarih ötesi kehanetlerden post-apokaliptik distopyalara… Bilim kurgu ve fantastik diziler adına yaratıcılığın sınırlarını zorlayan, capcanlı bir yılı bıraktık. Seçkide yalnızca ekran macerasına 2024’te başlamış dizilere yer verildiğini belirtelim; sıralama alfabetik.
3 Body Problem (Netflix)
Game of Thrones’un yaratıcı zihinlerinin başını çektiği bir ekip tarafından, Çinli yazar Liu Cixin’in şimdiden klasikler arasına girmeyi başaran Remembrance of Earth’s Past adlı bilim kurgu üçlemesinden uyarlanan seri; Trisolarans olarak adlandırılan dünya dışı varlıklar ile temasın getirilerinin farklı coğrafyalar ve devirlere yansıması üzerine inşa ediliyor. Bu ölümcül tehditle mücadele etmek için beş bilim insanının bir araya gelişi; doğa ve fizik kanunlarının tepetaklak olmasına, baş döndürücü keşiflerin gün yüzüne çıkmasına vesile oluyor. Yalnızca pek ihtişamlı bir görsel bir deneyime ortak eden evren tasarımı nedeniyle değil, zamanında “uyarlanamaz” denilen bir modern klasiği uyarlama iddiasının altında ezilmemesi nedeniyle de yılın şans verilesi yapımlarından 3 Body Problem.
Meltem Demiraran ve Zeynep Naz Günsal’ın 3 Body Problem üzerine sohbetini okumak isteyenleri buraya alalım.
Agatha All Along (Disney+)
Scarlet Witch’in kontrolünü kaybetmesinden üç yıl sonraya, şimdiki zamana konumlanıyor WandaVision spin-off’u Agatha All Along. Kapan görevi gören Westview’da hikâyeye gizemli bir şekilde dâhil olan Teen’in, Agatha Harkness üzerindeki büyüyü bozup karşılığında kendisini Cadılar Yolu’na götürmesini talep etmesi etrafında şekilleniyor. Agatha’nın bu “yol”a girebilmesi için kendine bir cadı meclisi oluşturması, karizmatik cadı grubunun ise Cadılar Yolu’na adım atıp arzu ettiklerine kavuşabilmeleri için kabına sığmayan kötücül cadı Agatha’ya bir şekilde güvenip takip etmesi gerekiyor. Bu herkes için bir kazan-kazan, tabii eğer yolun sonu görülebilirse! Janr ve tonla oynamaktan keyif alan; korku unsurları ile komediyi, müzikal ile dramı bir potada eriten yapımın temel motivasyonu keyif vermek. Ve hedeflediğini elde ettiği de rahatlıkla söylenebilir!
Burcu Teker’in Agatha All Along oyuncuları ve yapımcıları ile gerçekleştirdiği röportaj buradan okunabilir.
Cien Años de Soledad / One Hundred Years of Solitude (Netflix)
Büyülü gerçekçilik akımının ve Latin Amerika edebiyatının medarıiftiharı Gabriel García Márquez’in başyapıtının küçük ekran uyarlaması. José ve Úrsula’nın yazgılarını geride bıraktıkları yeni bir yuva arayışıyla, kuşaklar boyu neşe ve umutsuzluğun birlikte hüküm süreceği mistik Macondo kasabasını kurmalarını ve Buendía ailesine mensup yedi kuşağın başlarından geçenleri konu ediniyor. Tam 16 bölüme yayılan seyirliğin temeli, baş yapımcı sıfatıyla künyede isimleri bulunan oğulları Rodrigo García ve Gonzalo García Barcha’nın “Kolombiya’da, Kolombiyalı oyuncularla İspanyolca olarak çekilmesi” şartlarının kabulü ve onaylarıyla atılmış. Son yılların en sadık roman adaptasyonlarından biri olduğu şüphe getirmez One Hundred Years of Solitude, yıkıma mahkûm bu kasabanın öykülerini titizlikle görselleştirken, ikonik bir metnin ruhunu da büyük oranda yakalamayı başarıyor.
Danjon meshi / Delicious in Dungeon (Netflix)
Çok sevilen Kill la Kill animesinin stüdyosu olan Studio Trigger’ın bu yılki hit işi, altı kişilik bir ekibin, gizemli Altın Krallığı’nı bulmayı umarak sefere çıkmasıyla başlıyor ancak ekibin lideri Laios Touden’ın kız kardeşi Falin, bir ejderhanın midesine yem olmaktan kurtulamıyor. Laios ve yoldaşları Chilchuck ile Marcille, ejderhanın karnında olan Falin’i sindirilmeden kurtarmak amacıyla beyin fırtınası yapıyorken, erzaksızlık ve parasızlığı da göz önünde bulunduruyorlar ve tüm kısıtlı imkânlar, akıllarına bir çıkış yolu getiriyor: Savaştıkları canavarları yemek! Geleneksel fantastik macera kalıplarına yenilikçi bir bakış getirip, türün klişelerini ters yüz etmeye niyetlenen Delicious in Dungeon; özellikle kendini ciddiye almayan tavrıyla bir şansı hak ediyor.
Dark Matter (Apple TV+)
Blake Crouch’un 2016 tarihli aynı adlı romanını temel alan bir distopik bilim kurgu. Kendi yaşamının alternatif bir versiyonuna kaçırılan fizikçi Jason Dessen; bir yandan kendi gerçekliğindeki esas ailesine dönmenin savaşını verirken, diğer yandan ailesini tahayyül edilebilecek en esaslı ve ürkütücü düşmandan, kendisinden kurtarmak için zorlu bir maceraya atılıyor. Heraklitos’un “Kendimi aradım.” deyişinin hem metaforik hem gerçek anlamını kuantum mekaniği üzerinden deneyimleten izlence, sürükleyici zihin bulmacası arayışında olanlara ilaç gibi gelmeye aday. Gereksiz gizem yaratmaya çalışmamasıyla takdirimizi toplayan yapım, bilim kurgu türünün sınırlarını genişletmekten ziyade, “kararlar ve sonuçları” üzerinden yürüyen insani bir hikâye anlatmakla ilgileniyor.
Utkan Çınar’ın Dark Matter yorumları hemen burada.
Dune: Prophecy (Max / BluTV)
Brian Herbert ve Kevin J. Anderson’ın Frank Herbert’ın vefatını takiben külliyatı genişletmek gayesiyle kaleme aldıkları Sisterhood of Dune romanından uyarlama dizi, çöl gezegeni Arrakis’te cereyan eden siyasî ve ruhani çekişmeleri takip ediyor. Paul Atreides’in, Harkonnen Hanesi’ni alaşağı etmek maksadıyla ayaklanmaya liderlik etmek üzere Fremenlere katılmasından 10 bin yıl önceye ışınlanıyoruz. İmparator Javicco Corrino tahtı ve gezegeni elinde tutmak için mücadele ederken, iki kız kardeş Valya ile Tula Harkonnen, insanlığın geleceğini tehdit eden güçlere karşı savaşmak için Bene Gesserit adlı tamamı kadınlardan oluşan bir örgüt kurarak dengeleri değiştiriyor. Patriyarkal bir evrende güç inşa etme ve inisiyatif alma mücadelelerini izlediğimiz bu kadınların öyküsü, özellikle külliyata hâkim olmayan genel izleyici için olay örgüsü hususunda sabırlı bir seyir talep ediyor.
Fallout (Prime Video)
Piyasaya sürüldüğü 1997’den bu yana sektörün en popülerlerinden biri hâline gelip fenomen rütbesine yükselen RPG oyunu Fallout’un, Westworld‘ün yaratıcıları Jonathan Nolan ve Lisa Joy’un mutfağında yer edindiği küçük ekran uyarlaması; izleyicisini, doğal kaynaklarını tüketen dünyada nükleer yıkımla karşı karşıya kalan insanların radyasyondan, mutantlardan ve türlü kanun kaçağından korunmak için yeraltı sığınaklarında yaşamak zorunda kaldığı kıyamet sonrası Los Angeles’ına götüren post-apokaliptik bir distopya vadediyor. En İyi Dizi (Drama) dâhil 16 dalda Emmy adaylığı kazanmasıyla dikkat çeken ilk sezon; alabildiğine eğlenceli, kaosa kucak açan ve şaşırtmaktan hiç sıkılmayan sekiz bölümüyle yılın en iyileri arasında yerini üst sıralardan alıyor.
Gisaengsu: Deo geurei / Parasyte: The Grey (Netflix)
Train to Busan ve Hellbound gibi yapımların ödüllü yönetmeni Yeon Sang-ho tarafından, Japon sanatçı Hitoshi Iwaaki’nin Kiseijū isimli manga serisini temel alır şekilde uyarlanan bilim kurgu korku dizisi. İnsan vücuduna yerleşip kontrolü ele alan dünya dışı parazit ile tuhaf bir ilişki kurmayı başaran Jeong Su-in’in eşlikçisi, kayıp kardeşinin izini sürerken parazitleri al aşağı etmeyi hedefleyen Seol Kang-woo. Anlatı biraz yavaş ilerliyor, bunu kabul edelim. Fakat künyedeki Yeon Sang-ho ismi nedeniyle yer verilen tüm bilim kurgu ve korku ögelerinin arkasında -şaşırtıcı olmayacağı üzere- insan doğasının karanlık noktalarını, ahlaki ikilemleri, varoluşsal kaygıları işliyor ve bu esnada ilgimizi de ayakta tutmakta zorlanmıyor Parasyte: The Grey.
KAOS (Netflix)
Modern dünya, eski bir kehanet ışığında saltanatının sona ermesinden korkan Zeus liderliğindeki Yunan tanrıları tarafından yönetilse nasıl olurdu? Kaderlerinde Yunan tanrılarını dize getirecek bir kehanet olan üç insanı takip eden, espri dozu yüksek, muzip bir hikâye KAOS ve mitolojisinin en karanlık ve çarpık noktalarını son derece başarılı bir nüktedanlıkla işliyor. Bilgiyi refere eden ateşi tanrılardan çalıp insanlara verdiği için cezalandırılan Prometheus’un anlatıcılığı, dizinin alaycı tonunu ortaya koyan bir diğer ince detay örneğin. Bu, tam da The End of the F***ing World’ün de yaratıcı zihni olan Charlie Covell işi! Geniş referans havuzuyla, keskin diyaloglarıyla, Jeff Goldblum’un önderlik ettiği oyuncu kadrosu ve rengarenk karakter kataloğuyla; tüm eksiklerini görmezden geldirecek kadar seyir zevki yüksek bir iş KAOS.
X-Men ’97 (Disney+)
Marvel’ın 90’lara yön veren ikonik çizgi dizisi, başlattığı hikâyeyi kaldığı yerden devam ettirmek üzere geri döndü. 1992-1997 arasında kitleleri peşine takan orijinal animasyon serisine sadık kalarak mutant kahramanların maceralarına yenilerini eklemeyi hedefleyen yapım, onların Profesör Xavier’in kaybının ardından verdikleri mücadele ve karşı karşıya kaldıkları sıkıntılar ekseninde şekilleniyor. Duygusal damarı yoğun, temposu baş döndürücü ve hem çok tanıdık hem çok taze hissettirmeyi başarmakta oldukça maharetli olan X-Men ’97; sadece bu yılın değil, belki de son yılların en iyi Marvel işi olmaya aday. Hele bir 5. bölümü var ki!
Değerlendirme: Aylin Güngör, Banu Üsküdarlı, Biçem Kaya, Burcu Teker, Cem Kayıran, Deniz Cuylan, Elif Yılmaz, Ekin Sanaç, Esin Çalışkan, J. Hakan Dedeoğlu, Mehmet Ekinci, Melikşah Altuntaş, Melis Tire, Meltem Demiraran, Merdan Çaba Geçer, Utkan Çınar, Zeynep Naz Günsal