27. İstanbul Tiyatro Festivali, Café Müller ile açılıyor

Dansı “yüzeysel güzelliğin” prangalarından kurtarıp gerçek hayata doğru yönelterek ona yeni özgürlük alanları kazandıran; çığır açan stili bugün hâlâ hem izleyiciler hem profesyoneller üzerindeki etkisini koruyan Pina Bausch imzalı Café Müller, Türkiye’de ilk kez sahnelenecek. Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde düzenlenecek 27. İstanbul Tiyatro Festivali’nin açılışını yapacak Bausch’un başyapıtı, Tanztheater Wuppertal’ın güncel kadrosu ve ilk günkü çarpıcılığıyla sahnede olacak.

Pina Bausch, topluluğu Tanztheater Wuppertal ile 1998’de Cam Temizleyicisi ve 2000’de Masurca Fogo’yu İstanbul Tiyatro Festivali’nde sahneledi; ardından 2003 yılında İKSV ve İstanbul Tiyatro Festivali ortak yapımı olan, İstanbul üzerine özel projesi Nefes’i üretti ve sahneledi. Bausch’un tüm dünyada halen izleyicileri derinden etkileyen eserlerini repertuvarında koruyan ve bu mirası büyük bir adanmışlıkla yaşatan Tanztheater Wuppertal, 20 yıl sonra bu kez Café Müller ile İstanbul Tiyatro Festivali’nin konuğu olacak.

25 ve 26 Ekim’de Zorlu Performans Sanatları Merkezi Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerle buluşacak gösterinin biletleri 10 Haziran’da satışa çıkıyor.

Café Müller hakkında

Çocukluğunda Almanya’da ailesinin işlettiği Café Müller’de saatlerce oturup savaş sonrası atmosferinde, yıkılmış bir toplumda yaşam mücadelesi veren bireyleri izleyen Pina Bausch, 1978’de bu deneyimlerinden, insan ruhunu okumadaki ustalığıyla, bir başyapıt çıkardı ve dans tarihinde bir dönüm noktasına imza attı. Café Müller gündelik hayatın mekânı: orada boşluk, üzüntü, beceriksizlik, korku ve anlaşılma arzusu var. Ama orası aynı zamanda aşka dair umudun da yeşerdiği yer. Gece olmuş; gündüzki müşterilerin hayaletleri masalar arasında körlemesine dolanıyor, sandalyelere takılıp duvarlara çarparken aslında birbirlerini bulmaya çalışıyorlar. Café Müller, arzunun ve yalnızlığın hikâyesini anlatan, duru olduğu kadar muhteşem bir dans tiyatrosu.