AI Haber Hattı: Kanser araştırmalarında gelişmeler, yapay zekâ figüranlar, Tinder profili düzenleyen asistanlar

Hazırlayan: Biçem Kaya

Yapay zekâ ve dijitalleşen dünyanın nefes kesen bir hızla dönüştüğü güncelden kimi ilgi çeken başlıkları konuşuyoruz.


Kanser teşhisinde yapay zekâ çalışmaları

İsveç’deki Lund Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışma yapay zekâ destekli mamografi analizlerinin, meme kanserini tespit etmede yüzde 20 oranında daha başarılı olduğunu ortaya koydu. 80 bin kadın üzerinde yapılan çalışma, katılımcıların yarısının iki radyolog tarafından taramaları analiz edilirken; diğer yarısı yapay zekâ ve bir radyolog tarafından analiz edilerek yürütülmüş. Sonuç olarak ikinci grupta başarılı tanı oranı daha fazla olmuş ve analiz işlemleri daha kısa sürmüş. Ancak çalışmanın yürütücüsü olan Kristina Lång, henüz kesin bir çıkarım yapmak için erken olduğunu söylüyor. Çünkü yapay zekâ destekli analizlerin zararsız lezyonları tanımlamada başarı oranı düşük.

Kanser konusundaki çalışmalarla ilgili tek gelişme bu araştırmayla sınırlı değil. OncoNPC isimli yapay zekâ modeli, primeri bilinmeyen kanser (CUP) olarak tanımlanan, ilk olarak vücudun hangi organında başladığı tespit edilemeyen bu nedenle de doğru ilacın kullanılması konusunda zorluk yaratan kimi kanser vakaları konusunda bir umut ışığı niteliğinde. Bu model, 400 gen dizisini inceleyerek tümörün nerede oluşmaya başladığına dair tahminleri paylaşıyor. OncoNPC için yapılan çalışmalarda 900 hasta incelenmiş ve başlangıcı bilinmeyen tümörlerin kaynağı yüzde 40 oranında başarılı bir şekilde tespit edilebilmiş.


Chatbotların anoreksiyaya yönlendirebilecek diyet listeleri 

Geoffrey A. Fowler’ınThe Washington Post’ta yayımlanan, chatbotların kullanıcıları anoreksiyaya yönlendirebilecek cevaplar ürettiğine ilişkin özel haberi, Center for Countering Digital Hate (CCDH) isimli kâr amacı gütmeyen bir platformun çalışmasına dayanıyor. CCDH ve Fowler, önde gelen altı chatbot modeline (ChatGPT, Bard, My AI, DreamStudio, Dall-E ve Midjourney) beslenme bozukluklarına ilişkin sorular yönlendiriyor. Chatbotlar başlangıçta yeme bozukluklarının olumsuz yönlerine karşı kimi genel geçer uyarı cümleleriyle cevap hazırlıyor ancak hemen ardından günde 700 kalori altında değere sahip “diyet”ler sıralıyor. Hatta Fowler, thinspo olarak da adlandırılan anoreksiyaya özendirici görseller üretmesini istediğinde de bu botlar geri durmamış. Beslenme bozukluğu ile mücadele eden bireylerleri kolaylıkla etkisi altına alabilecek, insan sağlığını tehlikeye atan önerileri art arda sıralayabilecek “el altındaki bir kaynak” olması son derece endişe verici. Ancak Fowler’ın yukarıda sıralanan altı şirketle olan görüşmelerine bakılırsa, neden oldukları tehlikeye karşı uyarılmış olsalar dahi bu durum şirketleri daha sorumlu davranmaya henüz yöneltmemiş.


Olası pandemilere yönelik erken uyarı sistemi 

Scripps Research ve Northwestern Üniversitesi ortaklığında hazırlanan ve Anomali Tespiti Erken Uyarı Sistemi (EWAD – Early Warning Anomaly Detection) adı verilen yeni sistem, olası bir pandemiye karşı insanlığa önceden uyarıda bulunabilmesi amacıyla geliştirilmiş. Sistemin, SARS-CoV-2 virüsüyle başlayan COVID-19 salgınına ilişkin verilerle işlenerek, literatürde “kaygı uyandıran yeni varyantlar” (VOCs – variants of concern) olarak geçen, virüsün mutasyonla dönüşebileceği olası varyasyonlarını saptamada başarılı olduğu ortaya konmuş. SARS-CoV-2 virüsünün ilk varyasyonlarının genetik dizilimi sisteme işlenmiş. Sistem de bu varyasyonların oluşum aralığı, küresel boyutta yaşanacak ölüm oranı gibi verileri gerçeğe yakın oranda tespit edebilmiş. Projeyi geliştiren bilim insanları, EWAD’ın sadece ileriye dönük oranları açıklamakta değil; aynı zamanda virüs biyolojisini anlamak gibi çok önemli bir konuda yardım sağladığı ve tedavilerin bulunmasını kolaylaştıracağı görüşünde.


Çocuk istismarı şüphelilerini tespit etmede yapay zekâ kullanımı ve soru işaretleri

ABD İç Güvenlik Soruşturması Birimi’nin (Depratment of Homeland Security DHS) geçtiğimiz temmuz ayında, bir çocuğun cinsel istismara uğradığı görüntüleri içeren bir video hakkında başlattığı soruşturma üzerine Forbes özel bir haber yayımladı.  Bu habere göre, videodaki yüzler üzerinden yapay zekâ destekli yüz tanıma sistemi araması yapan polis, şüphelinin Missouri’deki bir özel lisede beden eğitimi öğretmenliği yapan Scott Baker olduğunu tespit ederek bu kişiyi gözaltına aldı. Haber, kullanılan yapay zekâ modelinin ismini de açık ediyor; Clearview AI. Bu sistem sayesinde yıllar önce soruşturması başlamış olan ancak hâlâ şüpheli tespiti yapılamadığı için çözülemeyen benzer dosyalarda da sonuç getirdiğine dikkat çekiliyor. Üstelik araştırmalar ve gözaltına ilerleyen süreç artık sadece üç hafta gibi bir sürede tamamlanabiliyor. Söz konusu teknoloji, çocuklara yönelik cinsel istismar gibi ağır suçlar konusunda suçlunun yakalanmasını kolaylaştırmış olsa da haberi hazırlayan Forbes editörü Thomas Brewster, geçtiğimiz hafta Detroit’te benzer bir yüz tanıma sistemiyle tespit edilen ve aralarında sekiz aylık hamile bir kadının da yer aldığı altı masum kişinin haksız yere tutuklandığına ilişkin The New York Times haberini hatırlatıyor ve bu altı kişinin de Siyah olmasının bir tesadüf olmadığının altını çizerek sistemin barındırdığı tehlikelere karşı önemli bir uyarıda bulunuyor. 


Amazon işçileri: “Robotlara daha iyi davranılıyor”

Amazon’un CEO’su Andy Jassy, şirketin medyaya açık iktisat toplantısında mega şirketin bünyesindeki her iş kolunun birden fazla üretici yapay zekâ modeliyle çalıştığını açıkladı. Jassy bu sayede, harcamalar konusunda daha efektif bir sistem sağlanığından, müşteriye daha iyi hizmet sunabildiklerinden söz etmiş. Amazon’un bulut temelli yapay zekâ modeli Alexa konusunda da kimi gelişmelerin yolda olduğunu açıklamış. Tabii Jassy’nin yapay zekâ destekli projeleri konusundaki sözlerinin âdeta ninni gibi olduğunu söylemek gerek. Daha verimli bir çalışma ortamı ve daha iyi müşteri hizmeti sağlandığına ilişkin cümlelerle dolu açıklamalar, şirket çalışanlarının şartlarını açık eden korkunç haberlerin dumanını gizlemeye yetmiyor. Geçtiğimiz temmuz ayında Coventry deposunda 900 işçi “Biz robot değiliz”, “Robotlara daha iyi davranılıyor” sloganları atarak greve gitmişti. Özellikle Amazon’un mega depolarında çalışan işçiler, insani şartların üstünde bir tempoda, çok yüksek ya da düşük sıcaklıkların olduğu depolarda çalıştırılıyor. ABD’deki işçiler şartlarında iyileştirme yapılmadığı için, 1 Nisan 2022’de Amazon Labor Union başlığında sendikalaşmıştı. Durum Amazon’un kuryeleri için de farklı değil. Çalıştıkları süre boyunca araç-içi yapay zekâ destekli kameralarla her hareketi kaydedilen kuryeler, durumun çalışma koşullarını bir hayli zorlaştırdığını belirtiyor ve yüzlerini içeren görüntülerin üçüncü taraflarla paylaşılıp paylaşılmadığına ilişkin haklı kaygılarını ifade ediyorlar.


Hollywood’un yapay zekâ figüran kullanımına dair yeni gelişmeler

WGA ve SAG-AFTRA’nın, senaristlerin – aktörlerin işlerini elinden alabilecek dijital varlıkların gelişiminin ve kullanımının sınırlandırılmasını / düzenlenmesini talep ederek başlattıkları grevler gündemdeki yerini korurken, Disney+’ın  Marvel projesi WandaVision’dan gelen haberlerle bu grevlerin ne kadar haklı sebeplere dayandığı bir kere daha ortaya çıkardı. Marvel sinematik evreninin hit dizilerinden WandaVision’da figüran olarak yer alan Alexandria Rubalcaba, NPR’ın konuyla ilgili hazırladığı haberde, onlarca figüranın bir çekim odasına alınarak, farklı mimik ve jestlerde poz vermeleri istenerek dijital kopyalarının bu figüranların rızası sorulmadan çıkarıldığını açıklamış. Üstelik bu kopyalama işlemi sonucunda herhangi bir ödeme dahi yapılmamış. Rubalcaba, artık Hollywood’un figüran aktörlere ihtiyacı kalmadığını, yakın bir gelecekte bu aktörlerin tamamen işsiz kalacağını düşünüyor. 

Marvel, yapay zekâ ile dijital kopyalar üreterek bugün aktörlerden, gelecekte belki de çizerlerinden kurtulmayı planlıyor olabilir ancak Dungeons & Dragons yaratıcıları, bu çığ gibi büyüyen dünyayla arasına net sınırlar çekmekte kararlı. Önde gelen RPG oyunlarından olan D&D, gelecek kitapları Bigby Presents: Glory of the Giants“ta çizer kadrosunda yer alan bir kişinin, çizimlerini yapay zekâ yardımıyla oluşturduğunun ortaya çıkması üzerine politikalarında kimi düzenlemeler yapma kararı aldıklarını açıkladı. Söz konusu çizere ulaşarak bir daha yapay zekâ kullanmaması konusunda uyarıda bulunduklarını açıklayan şirket, ileride benzer bir durumu yaşamamak adına çizerlere ilişkin yönergelerini de güncelleyeceklerini duyurdu.


HADAR TeX zifiri karanlık bir ortamı, öğle vakti gibi görebilmeyi sağlıyor

Purdue Üniversitesi’ndeki bilim insanları, geleneksel termal kameraların çevredeki nesnelerden yayılan ısıl ışınımı algılayarak görüntüleme yapan sistemini; termodinamik, kızılötesi görüntüleme ve makine öğrenmesi gibi farklı dallardaki çalışmalarla daha ileriye taşımayı başardı. Nature dergisinin son sayısının da kapak görseli olan HADAR TeX adını verdikleri bu yeni sistem kullanıcıya, termal kameralardaki hayaletimsi görüntüden çok daha net bir manzara çıkarıyor. Projenin yürütücüleri Zubin Jacob ve Fanglin Bao, insanlığın gün ışığına duyarlı olacak şekilde evrimleşmesi sebebiyle gündüz-gece görüş alanında meydana gelen dikotominin yapay zekâ ile aşılabilmesini mümkün kılmaya çalıştıklarını belirtiyor. HADAR, zifiri karanlık ortamdaki nesnelerden yayılan ışınımı doğru bir şekilde ayırt edebiliyor. Dokuları ve derinlik bilgisini de koruyarak kullanıcıya, gündüz vakti ortamın nasıl görüneceğine dair bir çeviri yapıyor. Şimdilik HADAR büyük boyutlara sahip bir model olsa da zaman içinde daha küçük ebatlara getirilmesi mümkün olacak. Bu ürünün tarım, savunma, jeoloji, sağlık, yaban hayatı gözleme sistemleri gibi pek çok alanda kullanılması planlanıyor.


Kullanıcılara ait tüm veriler artık Zoom’un kullanımına açık 

Zoom’un Mart 2023’te yenilediği Hükümler ve Koşullar politikasına ilişkin geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir inceleme büyük bir tartışmanın başlangıcı oldu. Çünkü madde 10.2 ve 10.4’e göre Zoom, müşteri verilerine erişebilecek, saklayabilecek, modifiye edebilecek, dağıtıma sunabilecek, paylaşabilecek; bunları makine öğrenmesi ve yapay zekâ çalışmaları için kullanılabilecek. Üstelik kullanıcılar kendi bilgilerini ve verilerini sınırsız süreyle, dünya çapında, telifsiz, alt lisanslanabilir ve devredilebilir şekilde Zoom’a devretmeyi kabul etmiş olacak. Yani Zoom kullanıldığı takdirde, görüşmelerinizi, toplantılarınızı, buradaki ifadelerinizi, sesinizi, görüntünüzü, mesajlarınızı jest ve mimiklerinizi, kişisel bilgilerinizi Zoom’un sınırsız ve süresiz kullanımına sunmayı kabul etmiş oluyorsunuz. Hâliyle Zoom, bu durumun ortaya çıkarılmasıyla birlikte dünya çapında bir tepki yağmuruna tutuldu. Ardından Ürün Geliştirme departmanının başındaki isim Smita Hashim’den endişeleri pek de gideremeyen bir açıklama geldi. Buna göre, Zoom kullanıcı rızası olmadan kişisel görüntüleri, videoları, ses kayıtlarını, mesajlaşma verilerini yapay zekâ modellerini eğitmek için kullanmayacak. Toplantı kaydı özelliği için bu maddelerin eklendiğini, kayıtların sahipliğinin hâlâ kullanıcıya ait olduğuna vurgu yaptı Hashim. Nitekim Zoom’un yapay zekâ destekli Team Chat isimli yeni bir uygulamayı kullanıma sunduğu biliniyor. Bu uygulamayla toplantıyı kaçırsanız dahi geriye dönük olarak katılıp dinleyebiliyor, uygulamadan toplantı özeti çıkarmasını isteyebiliyorsunuz.


Tinder profilinizi düzenleyen bir yapay zekâ asistanı

Tinder’ın ana firması olan Match Group geçtiğimiz günlerde, yeni bir yapay zekâ destekli hizmeti kullanıma sunacaklarını açıkladı. Artık Tinder, kullanıcıların fotoğrafları arasından “kullanıcıyı en iyi temsil eden beş fotoğrafı” seçerek profil fotoğrafı seçmesi konusunda önerilerde bulunabilecek. Üstelik hizmet bununla da sınırlı değil, daha fazla etkileşim alabilmeniz için profilinizde ne gibi değişikliklere gitmeniz gerektiğine dair “asistanlık” da yapabilecek. Kişisel verilerin kullanımına ilişkin bir hayli soru işareti barındıran bu yeni “hizmet”e, Tinder’ın paylaştığı verilere göre kullanıcılarının üçte biri sıcak bakıyor. Mashable’ın konuyla ilgili haberi, Gen-Z odaklı başka bir flört uygulaması olan Snack’ten de söz ediyor. Bu uygulama kullanıcıların, kişisel verileriyle besledikleri yapay zekâ modeliyle, ilişki kurma olasılığı yüksek adayların profilleriyle önden iletişim kurup ve sonuçlarını kullanıcıyla paylaşarak “zaman kazandıran” bir hizmet sunuyor. İletişim kurmanın zamansız kaldığı yeni dijital dünyaya hoş geldiniz! Uygulamalarınızdaki profillerinizi oluşturmak için de yorulmayın, yapay zekâya sırtınızı yaslayın, kemerlerinizi bağlayın!


Universal Music Group’tan “deep fake üreten sahtekârlara” yeşil ışık

Bu yılın başlarında bir TikTok hesabı, Drake ve the Weeknd’in vokallerini içeren yapay zekâ üretimi bir şarkı yayımlamış ve kısa sürede viral olmuştu. Ardından Drake’i ve The Weeknd’i temsil eden Universal Music Group (UMG), konuyla ilgili hukuki işlem başlatmış ve kamuoyuna “Hangi ekosistemde yer alacaksınız? Sanatçıların, ve dinleyicilerin mi yoksa deep fake üreten sahtekârların mı?” gibi sert bir soru yönlendirmişti. Aradan geçen aylar plak şirketinin 180 derece dönüş yaptığı bir haberi beraberinde getirdi. Buna göre Google, UMG’nin devasa lisans ücretlerini karşılayıp, kullanıcıların, UMG bünyesindeki müzisyenlerin sesleri ve melodileriyle yapay zekâ üretimi yeni besteler yapılabilmesine imkân tanıyacak. 

Haberlere göre bu proje henüz onaylanmadı, görüşmeler devam ediyor. Gelişmelerden anlaşılan o ki UMG deep fake ve yapay zekâ destekli ses üretici modellerin önüne geçilemez bir gelişme olduğunu idrak etmiş ve bunu bir kâr aracına dönüştürmenin yollarını arıyor. Ancak bu süreçte sanatçıların rızası ne kadar etkili olacağı ise belirsizliğini koruyor. İster istemez, paraların havada uçuştuğu bu “kâr”lı  endüstride, bir yandan “Hizmet ve Hükümler” politikalarıyla şirketler kendilerini ve kazançlarını güvence altına alırken bir yandan inşa edilmekte olan ekosistemlerin içine hapsolan sanatçılar ve bu üretimleri destekleyen takipçiler yani bizler, geleceğimize ilişkin endişelerimizle oradan oraya savruluyoruz, yönelttiğimiz temel sorular ise cevapsız kalmaya devam ediyor.