Arşivden: İkimiz birimiz, birimiz hepimiz için - OSGEMEOS

São Paulo sokaklarını arşlınlayan birinin ister istemez karşılacağı en sıradışı görüntüler, şehrin duvarlarında nakşedilmiş durumda. Şehre yeni ulaşmış ve onca keşmekeşin ortasında, bir taksinin içinde otelini arayan bir gezginin şehrin göbeğinde, yirmi katlı bir ofis binasının üzerinde göreceklerine bir göz atalım: Rengarenk Brezilya elbiseleri içinde, ellerini ve ayaklarını tıpkı bir bebek gibi birbirine vuran bir çocuk olanca garabetiyle size bakmaktadır.

Yazı: Ulus Atayurt

Bant No: 19 / Mart 2006

Bu ve bunun gibi devasa resimlerin yaratıcısı Os Gemeos (Portekizce ‘ikizler’ anlamına geliyor) tek yumurta ikizlerinden müteşekkil bir graffiti gurusu. Demin söz ettiğimiz binaya ne yapacaklarını haftalarca tasarlayan ikizler, bir akşam, karanlık bastırdıktan sonra faaliyete geçerler ve şehirliler sabah işlerine giderken çatıdan aşağı süzülerek evlerine yollanırlar. Sıkı bir tempoyla çalıştıkları akşamlardan sonra bu devasa çocuk vücut bulur.

İkizlerin hangisinin Flavio, hangisinin Gustavo olduğunu araştırmak beyhude ve yersiz bir çaba olacaktır, zira Graffiti dünyasının bu dahi kardeşleri, aralarında yaratı, malzeme ya da fikir açısından herhangi bir ayrıma gitmiyorlar. Bazen birinin başlayıp diğerinin bitirdiği, bazen de aynı anda yaptıkları resimlerinde olduğu gibi röportajlarında da yek vücut davranıyorlar.

New York kökenli graffiti sanatı dünyaya sızmaya başladığında, Brezilya diğer merkezlerden ayrı, müstesna bir yer olarak karşımıza çıktı. Brezilya, diktatörlük zamanından, özellikle de 60’lardan kalma bir geleneğe sahipti: Pichacao (‘piikasoo’ diye okunuyor). Devlet merciilerinin böyle adlandırdığı bir gotik slogan sanatı olan ‘pichacao’, diktatörlüğün demir ökçesi altında ezilen yoksul gençlerin icat ettiği bir baş kaldırı kültürüydü. Boya dolu kovalar, iptidai fırçalarla kaçamak olarak yazılan bu duvar sanatı, Brezilya sokak ikonografisinin temelini teşkil ediyordu. Bu açıdan bakıldığında, belki bu yazının konusu olmasa da, benzer merhalelerden geçmiş Türkiye politik tarihinde böyle estetik bir başkaldırının niye vücut bulmadığını sorgulamak ilginç olabilir.

80’li yıllara gelindiğinde, dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi sosyal fikir üretiminden liberal politikalarla koparılmış Brezilya gençliği, belki slogan atmaya ara verdi, ancak ‘picahacao’ başka formlar, amaçlar alarak varlığını sürdürdü. Gençler artık ün kazanmak ya da kişiselliklerini, yalnızlıklarını ifade etmek için duvar resmi yapıyorlardı.

‘Zaten isteseler de New York tarzını uygulayamazlardı’ diyor Os Gemeos, Brezilyalı genç kuşak için. Bir kere her şeyde önce cafcaflı graffiti yapacak malzemeyi elde edecek paradan yoksundular. İkincisi, kitlesel iletişimden uzak, sadece kendi mahallesini ve komşularını tanıyan graffiticiler ister istemez özgün bir tarza, kendilerini ifade etmeye yönelmişti. Anlayacağınız, tıpkı Detroit Techno ya da blues müziğinde olduğu gibi, ekonomik ve sosyal yoksunluk özgün, güçlü bir ifade tarzının müjdeliyicisi olmuştu.

Henüz 80’lerin ortalarında, daha ergenliğe yeni adım atmışken graffiti sanatına bulaşan Os Gemeos, São Paulo’nun özgün duvarlarını şöyle yorumluyor: ‘Brezilyalı yoksul kitle için Grafitti, dünyanın acı gerçeklerinden kaçmak için bir araçtır. Bu duvar resimlerini görenler, dünyanın geri kalanından dışlanmadıklarını bilirler. Biz resim yapıyoruz, çünkü bu insanlara daha güzel bir dünyaya geçmek için bir portal yaratıyor.”

Tabii tüm bu sözler Os Gemeos’un sözcüklerle ifade edilemeyecek dehasını sergilemekte kifayetsiz kalıyor. Hem ucuz, hem de kullanışlı olduğu için lateks kalıplar üzerine, insanların içini açmak için sarı ve kırmızı renkleri kullandıkları resimlerinin hakkını vermek için São Paulo sokaklarını arşınlamak pek yerinde olur.

Os Gemeos dünyaya mal olmadan önce de São Paulo’nun kült karakterlerindendi. Ancak ikilinin de ifade ettiği gibi, 1993 senesinde, yine ünlü bir graffitici olan Barry McGee’nin Brezilya ziyareti zihin ufuklarını gerçekten oldukça genişletti. Bundan sonra yaptıkları yüzlerce resim, kendi tabirleriyle ‘coğrafi, estetik ve organizasyon açısından darmadağan bir kenti’ güzelliğe boca etti. 1999’da 12oz graffiti dergisi tarafından tanıtılmaları, ünlerinin alıp yürümesini sağladı. Bir ara çıkarttıkları “Fiz” adlı graffiti dergisiyle tüm Latin Amerika’nın graffiti bayraktarlığını da üstelenen ikilinin sanatsal etkinliklerini graffiti ile sınırlamak haksızlık olur. Tuval resmi, heykel, grafik tasarım, fotoğraf alanında da ciddi anlamda faal olan ikizler, 1999’dan sonra dünyanın çeşitli köşelerinde (ABD, Portekiz, Almanya) sürüsüne bereket sergi açtılar. 2005’de New York’da açtıkları enstelasyon sergisi akıllara durgunluk verir nitelikte: Sanki galerinin içine sığmak için dizlerini bükmüş dev bir çocuk. Dirtdörtgenler prizması şeklindeki kafasının içinde, minik tahtadan kayıkta duran, yine minik bir kız çocuğu. Duvarlardaki pofuduk bulutlara ek olarak koskoca bir pullu balık ve arkasında tavuskuşu tüylerinden izler vs. Anlamaya çalışmaktan ziyade güzelliğini takdir etmekten kendinizi alamayacağınız bir şölen.

Dünyayı eserleriyle arşınlaya dursunlar, Os Gemeos asli görevinden asla ödün vermiyor, ve sosyalist hükümetin gelmesiyle biraz olsun şenlenen São Paulo halkının parlayan güneşi olmaya devam ediyor. İkiz olmalarıyla ilgili tipik telepati sorularına da gayet müstehzi bir edayla cevap veriyor: “Biz sessizliğin bazen daha çok şey söylediğini düşünüyoruz.” Tıpkı yaptıkları harika resimler gibi.