Ay’a ikinci yolculuk belgesel oluyor

NASA’nın ikinci kez Ay’a inmek üzere hazırladığı Artemis programını konu edecek Return to the Moon isimli belgesel serisi, National Geographic’te yayımlanacak.

İsmini Yunan mitolojisinin ay tanrıçası Artemis’ten alan program, 2024’e kadar Ay’a ayak basacak ilk kadını ve ikinci erkeği göndermeyi hedefliyor. Return to the Moon, görevin tüm aşamalarını aktaracak. Bugünden inişe kadar uzanacak süreçte astronotların çabalarını, bu iş için feda ettiklerini ve nefes kesen ilk adımlarını izleyeceğiz. Seri, bir çoklu-ortam olarak tasarlanmış ve süreç boyunca hazırlanacak dijital yayınlar ve podcastlerin yanı sıra, proje başarıya ulaştığında özel bir dergi sayısıyla kapanış yapılacak.

Ödüllü belgeselcilerden oluşan kadro

Gelelim efsane kadroya… Serinin prodüksiyonu Lightbox’ın kurucularından, Man on Wire ve Searching for Sugar Man belgeselleriyle iki kez Akademi Ödülü kazanann Simon Chinn, American High ve Whitney belgeselleriyle iki Emmy sahibi Jonathan Chinn ile iki Emmy adaylığında sahip Suzanne Lavery’ye emanet. 

Yönetmen koltuğunda How to Change the World ve 39. İstanbul Film Festivali’nin aralık seçkisinde de yer alan The Reason I Jump belgeselleriyle Sundance’de ödüllendirilen Jerry Rothwell oturacak.

Yapımcılardan Simon ve Jonathan Chinn serideki dair yaklaşımlarını şöyle anlatıyor:

Return to the Moon’un kalbinde şaşırtıcı bir insan dramı yatıyor: Yeni jenerasyon astronotların hayatlarının en sıra dışı yolculuklarına hazırlanışları. Belgeselcilik arka planımızı ve hassasiyetimizi onların hikâyeleriyle buluşturarak, belki de başka kimsenin ön plana almayacağı şeye; astronotların en duygusal anlarına odaklanacağız. NASA ve National Geographic ile birlikte çalışacağımız ve bu epik hikâyeyi dünya çapında izleyiciyle buluşturacağımız için çok heyecanlıyız.”

Jerry Rothwell de, Apollo’nun Ay’a inişinin üzerinden 50 yıldan fazla geçmişken, Ay’a adım atacak ilk kadının yolculuğunun takip edilebileceği bu serinin gençlere limitlerin ötesinde hayal kurmaları için ilham vereceği umudunda.

Yazı: Damla Tüfekli