Bağımsız duyguların kıyısında: Aybüke Poçan

Röportaj: Güven Yalın

İlk albümü Dedim Merhaba (2018) ve peşi sıra yayımlanan teklileriyle hikâyeciliğin farklı sularına dalan Aybüke Poçan, müzik üretimlerine verdiği aradan 2022’de döndü. BBI Music Co. etiketli “Bi’ Bilsen” ve “Keyfe Keder” parçalarıyla, ses paletinin merkezine synthesizer’ı yerleştiği taptaze atmosferle damaklarda kalıcı tatlar bıraktı. 

Müzisyenle hem geride kalan yılı hem üretim pratiklerini konuştuk. Bir de güzel haber aldık: Aybüke Poçan, 2023’te ikinci albümünü yayımlamaya hazırlanıyor. 

2022 senin için bir anlamda müziğe dönüş yılı oldu. Yazma, üretme, paylaşma motivasyonun yeniden canlanmasını neler tetikledi?

Aslında bir süredir kendimi her şeye kapatmış hâldeydim. İçimde bir şeyler üretebilmek için verebileceğim bir enerji bulamamıştım ve bunu yapay olarak yapmaktansa yapmamayı tercih ettim. Ama benim için çok anlamlı bir süreç oldu. Bana çok fazla beste yaptırdı. Gerçekten hayatta çoğu şeyin sebep sonuç ilişkisi olduğuna inanıyorum. Bu bir senelik süreçte yayımlayacağım çoğu şarkının sebebi oldu o dönem.

Bu sene yayımladığın ilk tekli “Bi’ Bilsen”, Cake Mosq’tan ilhamla yazılmış bir şarkıydı. Bu sene tanıştığın ya da keşfettiğin, sana bir şeyler yaratmak konusunda ilham veren başka biri oldu mu? 

Ben çoğunlukla aklımda kurguladığım hikâyelere ve karakterlere beste yapıyorum. Çok az sayıda bestemi gerçek insanlardan etkilenip yazabiliyorum. “Bi’ Bilsen” onlardan biri oldu. Benim için onu bu kadar özel kılan da bu sanırım. Ama başka bir örnek daha vermem gerekirse bir yolculukta karşımda oturan birinin gözünden “Başka Hayatlarda” şarkısını yazmıştım. Genelde çok tanımadığım insanlardan ilham alıyorum sanırım. Bu durum bana daha eğlenceli geliyor, kurgulamaya açık olma hâli.

Son şarkılarında ötekileştirilenler ve nefret gibi konu başlıklarına kendine has bir yorumla temas ediyorsun. Müziğinin sence yanaştığı duygular neler?

Tek kelimeyle “hayat” diye cevap vermek istiyorum bu soruya. Hayatta nasıl tek bir duygudan beslenmezsek ve tek bir duyguyla devam edemezsek müzik de öyle. Ben müziğimde hayattan bağımsız duygulara yer vermeyi sevmiyorum. Ama kişisel olarak itildiğim nokta çoğunlukla melankolik yerler oluyor. Konu o melankolikliğin desteğinin ne olduğu, o destek her parçada ve her geçen günde değişiyor.

Nasıl bir ortamda üretiyorsun? Senin için şarkı yazım sürecinin olmazsa olmazları neler?

Beste yapabilmem için o ortamda yalnız olmam gerekiyor ve bu yer hep evim oluyor. Beste yaparken ihtiyacım olan şeyler kesinlikle gitarım, piyanom, yalnızlık ve yedi senedir kullandığım aynı defterlerim. Bu defterlerim bana farklı hissettiriyor. Bir sürü yeni defter aldım ama onlara yazamıyorum. Çok garip ama bu konuda takıntılıyım galiba.

Bir şarkının tamamlandığına ikna olmak senin için nasıl bir süreç?

Çok zor. Ben çok kararsız bir insanım. Bu yüzden Anıl’la (Ulusoy) çalışmak benim için çok büyük bir şans. Uzun süredir birlikte çalıştığımız için Anıl beni çok iyi anlıyor bu konuda ve her aşamada birlikte ilerliyoruz; bu çok güzel bir rahatlık. Şarkının sonuna geldiğimizde yaklaşık bir hafta dinliyoruz, içimize sinmeyen yerleri konuşuyoruz, değiştiriyoruz. Bu şekilde şarkının son draftına geliyoruz bu kısımda da daha ufak detaylarla ilgileniyoruz. Miks ve master sürecinden önce bir süre daha dinliyoruz ve aklımızda soru işareti yoksa miks ve master sürecine giriyoruz; aynı süreçleri tekrar ediyoruz  Uzun bir süreç. Bazen çok yorucu bazen çok keyifli ama her zaman işin sonunda huzurlu ve mutlu olduğum bir sonla bitiyor.

Synth müziğine yönelik merakın nasıl şekillendi? Senin için dönüm noktası olan bir isim, şarkı, albümden bahseder misin?

Uzun süredir dinlemekten çok keyif aldığım bir tür, müziğime de güzel etkileri oldu. Dönüm noktası diyebilir miyim, emin değilim ama en sevdiğim ve etkilendiğim kesinlikle The Weeknd ve özellikle After Hours albümü. Ekstra Tame Impala – Currents albümünü de söylemeden geçmek istemem. Bence tüm müzik dünyasına çok güzel bakış açıları kattılar. 

Müziğinin yaşadığın yerden beslenen yanları var mı? 

Kesinlikle, İstanbul kendi başına bir ilham kaynağı zaten. Uzun zamandır yaşadığım yer ve evimde beni çok besleyenlerden biri. Bu benim için çok büyük bir şans. Ve tabii ki Türkiye gündemi de beni en çok etkileyen şeylerden biri.

Aybüke Poçan 2022’de en çok hangi parçaları dinledi? Bu yılı hangi albümle hatırlayacak?

Bu yıl en çok Lana Del Rey dinledim. Bu yılı galiba Lana Del Rey’den “Fuck it I love you” ile hatırlayacağım. En çok dinlediğim albüm olarak da The Weeknd – Dawn FM ve Kid Cudi – Entergalactic diyebilirim. 

2023 için nasıl planların var? Seni en çok ne heyecanlandırıyor?

2023 beni çok heyecanlandırıyor çünkü gelecek sene için her şey şimdiden planlı. Beni en çok heyecanlandıran ikinci albümümün çıkacak olması. Çok ayrıntılı çalışıyoruz bu konuda. Albümden önce çıkacak iki single daha var. Onları beklemek de benim için çok heyecan verici. 2023 için çok sabırsızlanıyorum. Şimdiden yeni yılın hepimiz için güzel şeyler getirmesini diliyorum. Sevgiler…