Aylin Zaptçıoğlu ve sevgiden geçen bir yol arayışı

Aylin Zaptçıoğlu, 6 Nisan’da x-ist‘te ziyarete açılacak yeni sergisi Seni Seviyorum/Beni Sev ile sevilme ve kabul görme ihtiyaçlarının alt katmanlarını ele alıyor. Seramikten pirince kadar pek çok malzemenin bir arada kullanıldığı, sanatçının üç boyutlu olarak kurguladığı bu dünyada yumurta, bitkiler, çiçekler ve gözler gibi son zamanlarda Zaptçıoğlu’nun işlerinde sıklıkla karşımıza çıkan, yaşama ve içe bakışa dair imgeler görülüyor. 

Hayvan ya da insan figürleri yeni doğurmuş ya da hamile hâlleriyle yaratım temsilleri olarak yerlerini almışken, tek başına duran figürlerde bir memnuniyetsizlik sezilmiyor; aksine kendini tanımaya çalışan bu karakterler, iç dünyalarında huzurlu bir yalnızlığa sahipler. Onların asıl amacı belki de kendilerini sevecek kadar iyi tanıyabilmek.

13 Mayıs’a kadar sürecek olan Seni Seviyorum/Beni Sev insanın kendi iç dünyasına dürüstçe bakmasıyla başlayıp varlığını bir bütün olarak kabul etmesiyle biten bir yol arayışı üzerine. Sergi metni hemen aşağıda:

“Bak, sana çiçek getirdim. Tohumlarını kendim ektim, suladım, tohumun filiz vermesini bekledim; sana layık olacağını düşündüğüm bir çiçek açana kadar baktım ona. Şimdi onu sana veriyorum. Seni seviyorum, (beni sev).”

Söylemesi gerçekten zor mu? Bunu söylerken karşımızdakinden ne bekliyoruz, ona nasıl bir anlam yüklüyoruz? Ya da aslında duymak istediğimiz ne? Sevilme isteği; görülme, kabul edilme ihtiyacının izdüşümü olan, epey tanıdık bir his. Bu yolda kendiliğimizden vazgeçtiklerimiz ve öğrendiklerimiz zamanla kişiliğimizi oluşturuyor.

Her kişi olgunluğa eriştiğinde, öncelikle çocuklukta karşılaştığı bu sevilme isteğiyle farklı baş ediyor. Güvende hissetmediğimizde katmanlarımızı kapatıp ara yüzler oluşturabiliyoruz. Bu yarattığımız kişiliğe inanmak için kendi duygularımıza da yabancılaşabiliyoruz.