Bant Mag. No:39'dan // Belgesel sınırlarını zorlayacak bir gazetecilik başarısı: Citizenfour

Geçtiğimiz ay Akademi Ödülleri’nde En İyi Belgesel dalı da dahil çok sayıda ödül ve övgünün sahibiCitizenfour, bu ay İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yaptıktan hemen sonra vizyona giriyor. Film bugün saat 16.00’da Atlas’ta gösteriliyor!

Yazı: Deniz Cuylan, İllüstrasyon: Sedat Girgin

Citizenfour, gazeteci ve belgeselci Laura Poitras’ın, ABD Ulusal Güvenlik Dairesi’nin (NSA) tüyler ürpertici çalışmalarını dışarıya sızdıran Edward J. Snowden hakkındaki Oscar’lı belgeseli. Konu tabii ki çok büyük ve sadece Amerika’da yaşayanları değil, tüm dünyayı yakından ilgilendiriyor. Artık duymayan kalmadı ama tekrarlamakta fayda var: Snowden’ın sızdırdığı bilgiler, 11 Eylül sonrası dünyada, ABD’nin istihbarat çalışmalarıyla ilgili genel paranoyanın ve komplo teorilerinin ne kadar temelli olduğunu kanıtlar nitelikte.

NSA, diğer ülkelerin istihbarat örgütleriyle de ortaklaşa çalışarak, kamuoyuna karşı şeffaflıktan uzak ve çoğu zaman yasalara aykırı bir şekilde, kişisel hakları ihlal ederek, tüm dünyadan kesintisiz bilgi topluyor. Bu istihbarat çalışması öyle bir boyutta ki, akla hemen distopik bilimkurgu hikâyelerini getiriyor.

Google’da arama yaptığınız kelimelerden, telefon görüşmelerinize, kredi kartı harcamalarınızdan, kişisel e-postalarınıza kadar her şey takip ediliyor. Hattâ Snowden’ın belgeselde bir noktada dediği gibi insansız hava araçlarının ve güvenlik kameralarının sağladığı kesintisiz video görüntüleri NSA çalışanları tarafından sadece bir klikle masaüstü bilgisayarlarından rahatça izlenebiliyor.

bant-39-c4_02

Denebilir ki, bu kadar bilgi nasıl tek bir kurum tarafından işlenebilir? Snowden’ın açığa çıkarttığı sistem, tüm bu bilgilere retroaktif bir şekilde ulaşılabilmesini sağlıyor. Yani tüm bilgi zaten orada. Eğer en ufak bir şüphe altında kalırsanız, veya bir şekilde devletin hedefe yerleştirdiği bir insan hâline gelirseniz (ki buna bazı yakından tanıdığımız ülkelerde olduğu gibi, sadece muhalif olmak da eklenebilir) tüm bu “metadata” sizin aleyhinize kullanılabiliyor. Bunun nasıl sonuçlarının olabileceği çok korkutucu olmakla beraber, başka bir kapsamlı yazının konusu.

Bizim konumuz ise, belgeselin asıl odaklandığı konu. Dünyanın en güçlü devletinin sırlarını afişe etmekten çekinmeyen genç bir adamın motivasyonu, korkuları ve harekete geçmeye karar verdiği andan itibaren başına gelenler. Citizenfour bu açıdan bakıldığında belgesel sınırlarını zorlayan bir gazetecilik başarısı olarak karşımıza çıkıyor. Bu yapımdan sonra kurgusal casus filmi izlemek artık bizi kesmeyecek.

Yazının tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:39’a ulaşabilirsiniz.