Bant Mag. No:40'tan // Bir yol gösterici olarak “Serpent": Baysan Yüksel

İnsanoğlu olarak içinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde, varoluşsal sıkıntılarımıza deva olması için “yılan”a başvuran, senelerdir Bant sayfalarında da birçok işiyle karşılaşmış olduğunuz, pek yetenekli ressam Baysan Yüksel, bugün ArtNext’te açılacak Serpent isimli sergisinin yaratım süreci, tekniği ve evriminin detaylarına giriyor.

Röp: Ege Yorulmaz

Öncelikle seni tanıyalım, Baysan Yüksel kimdir, çoğunlukla ne çizer ve neden çizer?
Sanatçı ve bir insan türü. Anlamlandırmak için çizer, anlayabilmek için, farkına varabilmek ve bunları aktarabilmek için çizer ve bunlarla ilgili şeyler çizer.

Bildiğimiz kadarıyla ikinci kişisel sergin Serpent, bir önceki kişisel sergin Vahşi Batı’dan tamamen farklıbir konuya odaklanıyor. İşlerinin temasını nasıl seçiyorsun, ya da tema mı seni seçiyor?
Vahşi Batı sınırları aramakla ilgiliydi, Serpent ise sınırları aşmak üzerine. Yanımda sürekli defter bulundururum ve bir süre sonra çizdiklerim ve yazdıklarımın bir noktada yoğunlaştığını fark ederim. Yani hem temayı seçen benim hem de tema beni seçiyor, biraz yumurta tavuk meselesi gibi..

bant-40-baysan_03

Resimlerindeki baskın görsel dil çok çocuksu, basit, dokulu ve karanlık. O anlamda çok karakteristik. Tekniğin bugünkü hâline nasıl geldi? Söylemek istediğini söylemek için doğru yolun bu olduğuna nasıl karar verdin?
Benim için bir şeyler anlatma isteğinin altında yatan şey hep varoluşsal sıkıntılar oldu. Bunlar da oldukça karmaşık ve yoğun şeyler ve retorik sorulara bile cevap bulma isteğinden şekilleniyor ve katmanlanıyor. Varoluşun kendisi zaten karanlık bir olgu. Bir anlamı var gibi ve aynı zamanda yok gibi. Bu da tek başına hayatın bütününü çok çelişkili bir hâle getiriyor. Bu karmaşayı ve yoğunluğu da daha da karmaşık bir dille aktarmaya çalışmak o karanlığı daha da karanlık hâle getirir diye düşünüyorum o yüzden karmaşık olanı basit çizgilerle aktarmak ve yalınlaştırmak benim için önemli. Çok uzun zamandır çiziyorum ve resim yapıyorum. Teknik yıllar içinde kendiliğinden gelişti. Benim için samimiyet çok önemli, o yüzden anlatım dilimin samimi olmasını istedim ve üretirken kendimi hep akışa bıraktım. Kendimi bildim bileli hep bir şeyler yaratan, üreten biriyim. Hikâye anlatmak benim için çok önemliydi. Birçok farklı yöntem denedim ve en yalın, bununla birlikte en derin anlatım şekli benim için bu oldu ve süreç içinde kendiliğinden gelişti.

Serpent’teki yılan sembolizmiyle ilgili olarak, yılan çok güçlü bir metafor. Aynı değerleri aktarabilecek başka semboller var mıydı aklında? En son nasıl yılanda karar kılındı?
Yılan, çok-anlamlılığı açısından tam da hayatın kendisindeki çelişkileri karşılıyor benim için. Döngüsel ve kültürlerarası negatif ve pozitif olarak anlam değiştiriyor. Hattâ aynı kültürün içinde bile bu çift kutupluluğu barındırıyor. Bu kadar çelişkili ve başka anlamları üst üste ve katman katman barındıran bir başka sembole denk gelmedim. En çok kullandığım bir başka sembol de gözdür mesela ama o bu kadar geniş bir çerçeveyi kapsamaz. Şu an durduğum yerden geçmiş, bugün ve geleceğin şekillenişine baktığımda gördüğüm şey de bu, çelişki ve yılan sembolü bu noktada devreye girdi.

Röportajın tamamını okumak için buraya tıklayarak Bant Mag. No:40’a ulaşabilirsiniz.